Bizi Takip Edin

Gazete manşetleri

Dilek Gappi: Gazeteciler olarak işimiz gerçeğin peşinden gitmek

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, gazetecilerin işinin gerçeğin peşinden gitmek olduğunu söyledi: “Hakikatin peşinden koşmak çok çalışmayı, dürüst ve cesur olmayı gerektirir.”

Muhalefetin “sansür yasası,” iktidar blokunun “dezenformasyon yasası” olarak adlandırdığı yasa tasarısı Meclis’te onaylanarak yürürlüğe girdi. Özellikle hapis cezası getiren 29’uncu madde ana tartışma konusu oldu. Anayasa Mahkemesi de bu maddeyi esastan görüşme kararı aldı. Öte yandan gazeteciler hâlâ mahkemelerde haberleri nedeniyle yargılanırken, bir bölümü de hapishanelerde tutuluyor.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ile sansür yasasını, basın özgürlüğü ile demokrasi ilişkisini ve basının içinde bulunduğu sorunları konuştuk.

‘DOLAYLI BASKILARA MARUZ KALDIK’

Sansür yasası Meclis’te onaylandı. İzmir Gazeteciler Cemiyeti olarak bu yasanın çıkmaması için diğer meslek örgütleri ile birlikte mücadele verdiniz. Fakat hükümet tasarıyı Meclis’e getirerek onaylanmasını sağladı? Neler söylemek istersiniz? Hükümet kamuoyunun görüşlerini dikkate almıyor mu?

Kamuoyunda ‘dezenformasyon yasası’ olarak bilinen kanun karşımıza, ‘Basın Kanunu ile pek çok kanunda değişiklik yapan yasa teklifi’ olarak geldi ve itirazlarımıza rağmen Meclis Genel Kurulu’nda onaylanarak yürürlüğe girdi. Oysa adı üzerinde bu kanun, Basın Kanunu. Yani biz basın örgütlerini, basın mensuplarını doğrudan ilgilendiren bir kanun. Elbette söz hakkımız olmalıydı. Bizler neredeyse bir ömrü mesleğimiz içinde geçiren ve bağımsız gazetecilik adına örgütsel mücadele veren insanlarız. Yasaya karşı mücadele ederken, tasarıda yanlış ve doğru bulduğumuz noktaları açık açık dile getirdik. 10 meslek örgütü olarak mesleki mücadele içerisinde itirazlarımızı vurguladık ama maalesef sonuç alamadık. Bırakın görüşlerimizin alınmasını hatta mesleki kaygılarımızı dile getirdiğimiz için dolaylı baskılara maruz kaldık.

Sansür yasası neleri içeriyor, başlıca hangi noktalara karşısınız? Hükümet bu yasaya yaklaşan seçimler arifesinde neden ihtiyaç duymuş olabilir?

Sansür yasası, adeta torba yasa gibi çıkarıldı. Birçok yönden yeni süreçler getiriyor ve 40’ın üzerinde yasada değişiklik gerektiriyor. İtirazlarımızı birkaç noktada topladık ancak bizler için asla kabul edilemez olan 29’uncu maddeydi ve bildiğiniz gibi kamuoyunda çok tartışıldı. Türk Ceza Kanunu’nda ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ gibi bir yeni suç tanımı oluşturuldu. Özellikle bu madde için, muğlak ve ucu açık ifadeler olduğunu vurguladık ve defalarca itiraz ettik. Hangi savcının hangi bilgi için harekete geçeceği bilinmeyecek. Sosyal medyada eleştirel paylaşımlar, ‘dezenformasyon’ olarak suçlanabilecek dedik ve yasa yürürlüğe girer girmez uyarılarımız gerçek oldu. ‘Kamuoyunu yanıltıcı haber yapan’ın yanı sıra ‘yayan’ ifadesinin getirilmesiyle, demokrasiyi ve ifade özgürlüğü ilkesini temelinden sarsıp çökertecek pek çok uygulamayla karşı karşıya kalınacağı açık. ‘Hükümet bu yasayı yaklaşan seçimler arifesinde neden ihtiyaç duymuş olabilir?’ sorusunun yanıtı ise bence soruda saklı.

Sansür yasasının sonuçları neler olur? Özellikle hapis cezası getiren 29’uncu maddenin varlığı fikir ve ifade özgürlüğünün önünde ciddi bir engel olarak duruyor mu?

Yasanın getireceği sonuçları görmek için beklemeye gerek kalmadı. Hemen etkilerini hissetmeye başladık. Elbette basına karşı yasa çıkmadan önce de gözaltı ve tutuklanmalar oluyordu. Ancak yasa, süreci daha keskin hale getirdi. Asıl önemli olan ise otosansürün içselleştirilmesi. Retweet yaparken dahi artık tereddüt ediliyor ki arzulanan buydu. 29’uncu madde için bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi konuyu esastan görüşme kararı aldı. İptal edileceğini düşünüyorum çünkü insan haklarına aykırı.

‘İKTİDARLARIN AMACI İYİ GAZETECİLİĞİ BASKILAMAK’

Türkiye’de basının içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bölünmüş, kutuplaşmış bir basın, halkın doğru haber alma hakkının önünde bir engel oluşturmuyor mu?

Gazetecilik; aptallığa, cehalete, zorbalığa ve yalana karşı bir araçtır. İyi gazetecilik; değer ve fiyat, olgular ve yorumlar, gerçekler ve söylentiler, bilim ve batıl inanç arasında ayrım yapmamızı sağlar. İktidarların amacı genellikle iyi gazeteciliği baskılamaktır ki, bu ayrımlar yapılmasın. Mesele ‘hakikat sorunu’dur. Kutuplaştırıp, ayrıştırdıkça hakikatin üzerine gidecek basının gücü zayıflar. Türk basını olarak yaşadığımız tablo tam da budur.

Gazetecilerin çalışma koşulları giderek ağırlaşıyor. Basın sektörünün içinde bulunduğu durum neredeyse bir işsiz gazeteciler ordusu yarattı. Neler söylemek istersiniz?

Şu anda, farklı gazetecilik örgütlerine göre Türkiye cezaevlerindeki gazetecilerin sayısı 9 ila 35 arasında değişiyor. Uluslararası Basın Örgütü’nün basın özgürlüğü endeksinde Türkiye’nin yeri 180 ülke içinde 149’dur. Ülkemizde eleştirileri bastırmak için tüm olası araçlar kullanılıyor. Ancak gerçekler var ve gazeteciler olarak bizim işimiz gerçeğin peşinden gitmek. Gazetecilik gerçeklerin ne olursa olsun peşinden gitmektir. Hakikatin peşinden koşmak çok çalışmayı, dürüst ve cesur olmayı gerektirir. Elbette yaşadığımız süreçte bu çok zor. O nedenle çalışma koşullarımız artık kaldırılamayacak kadar ağır. Üzerine internet gezegeninin medya dünyasına çarpmasının getirdiği etkileri de koyarsak, bağımsız gazetecilik yaşamakta zorlanıyor. Sektörde kurumsallık da azaldığı için meslektaşlarımız her geçen gün daha çok işsiz kalıyor. Türkiye gibi demokrasinin içselleştirilmediği ülkelerde doğruyu söylemenin yarattığı en önemli sorun; başınıza çok iş çıkarmasıdır.

Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri ama Türkiye’de ikisi de eksik. Gelecekten umutlu musunuz? Demokrasi ve basın özgürlüğünde evrensel standartları ne zaman yakalarız?

Demokrasinin temelinde; yurttaşların, hatta bugün artık ekoloji ve dünyayı paylaştığımız diğer canlıların hakları var. “İnsan hakları, demokrasi ve medya” üçlemesi ile ancak gerçek bir demokrasiye ulaşılabilir. Bu üçlü tam ve gerçek anlamlarıyla var olduğunda evrensel standartlarda bir basın özgürlüğünden söz edebileceğiz.

‘İZMİR’DEKİ YEREL GAZETELER GÖRECE DAHA DİRENÇLİ’

Yerel basının sorunları nelerdir? Özgürce, ekonomik bağımsızlıklarını sağlamış olarak yayın yapabiliyorlar mı? Dokuz Eylül Gazetesi de basının içinde bulunduğu durumdan etkileniyor mu?

Dezenformasyon yasasının çıkartılmaya çalışıldığı süreçlerde itiraz noktalarımızdan biri de var olma sorunu yaşayan yerel basının alacağı darbelere yönelikti. Türkiye’de resmi ilan yayınlama hakkına sahip 953 gazetenin yaklaşık 30’u yaygın, geri kalanı yerel gazete. Yerel gazetelerimiz var olan ekonomik koşullar ve dijital gelişmelerden dolayı büyük zorluklarla boğuşuyor. Yeni kanun aynı havuza internet sitelerini de dahil edeceği için süreç oldukça belirsiz hale geldi. Yönetmelikler henüz çıkarılmadığından kimin nasıl hangi gösterge kapsamında destekleneceği belirsiz. Oysa yerel gazetelerimizin ana yaşam kaynağı resmi ilan gelirleri. Yerel gazeteler bu gelire kavuşmak için en az 11-22 arasında gazeteciyi çalıştırmak zorundalar ki bu da sektörde bitmek olan istihdamı bir nebze olsun koruyor. Ayrıca dijitalleşme toz bulutu içerisinde yazılı basını hâlâ önemseyenlerdenim. Arşivlerde belge niteliği olarak kalması önemli. Yerel basının kan kaybı durdurularak, dijitalleşmelerinin önünün açılması gerekir. Yoksa az sayıda olan istihdamı da kaybedeceğiz. Cemiyetimizin imtiyaz sahibi olduğu 9 Eylül Gazetesi de zorlu süreçlerde var olma savaşı veren yerel gazetelerimizden. Ancak İzmir’deki yerel gazetelerin genel tabloya göre görece daha dirençli olduğunu söyleyebilirim.

Devamını Oku
Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gazete manşetleri

Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.

14-28 Mayıs Genel Seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’a kaybetti.

Seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığı muhalif cephede tartışmalara neden oldu.

Kılıçdaroğlu’nu eleştiren isimlerden biri de Sözcü yazarı Uğur Dündar.

Uğur Dündar, katıldığı bir televizyon programında yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel seçimlerde aday olması ile muhalefetin tarihi bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak “Tarih onu asla affetmeyecek” dedi.

Dündar ayrıca geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında cumhurbaşkanlığı seçimi için ‘Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğini, CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini’ kaleme aldı.

Kılıçdaroğlu, kendisini ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef alan CHP yandaşı Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.

Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar’a açık mektubumdur…

Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü…

Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…

“Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; “İnadına mini etek, inadına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…

Sağlık skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” yapan, andıçların Uğur Dündar’ı…

“SİZİN ÇARKINIZ YİNE ‘ŞANLI ŞANLI’ DÖNER”

Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.

Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.

1960’lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…

İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik…

Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.

Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!

Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6’lı masanın liderleri ile yaptık.

Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de…

Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…

Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…Pislikler döküldü yürüdük…

“SİYASİ RÜŞVET ALDINIZ” İMASINA SUSMAM!

Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.

Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.

Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!

Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.

Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.

Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.

Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6’lı masa bileşenlerine “siyasi rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!

“TARİH KİMİ AFFEDECEK, KİMİ AFFETMEYECEK?”

Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey’in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır.

Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.

Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.”

Devamını Oku

Gazete manşetleri

Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti

Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.

Gazeteci Muhammed Tayyar Türkeş, muhafazakar yazar Abdurrahman Dilipak hakkında ilginç bir iddiayı sosyal medya hesabından paylaştı.

15 Temmuz sonrası röportaj yaptığı Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.

İddiaya göre Bursa TV’de yayınlanan röportaj sonrası Dilipak, Türkeş’ten oğlunun İsrailli ortakları ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde girdiği bir ihale konusunda yardım istedi.

Türkeş’in paylaşımı şöyle:

İŞİ İSRAİLLİ PARTNERİMLE YAPIYORUM

“Şimdi Dilipak..

15 Temmuz sonrası Abdurrahman Dilipak ile Bursa TV olarak evinde bir röportaj gerçekleştirdik.

Bu röportaj bitiminde Bursa’dan geldiğimizi bildiği için bize Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde oğlunun bir işinin olduğunu ve halle olması için yardım etmemi istedi.

Ve ertesi gün oğlu Taha ile Beylerbeyi Mado’da buluştuk.

Nasıl yardımcı olabileceğimi sorduğumda,

Bursa Büyükşehir belediyesine sanal şehir uygulaması için teklif verdiğini kamerayla tüm şehrin Sokak sokak adım adım dolaşılacağını kaydedeceklerini isterse insanların burada Bursa’ya gelmeden sanal ortamda gezebileceklerini anlattı.

Ben de kendisine Türkiye’de böyle bir teknolojinin olmadığını bu teknolojinin hangi ülke menşeili olduğunu sordum.

O da bana, “İsrailli bir ortağım var!

Bu teknoloji İsrail’e ait ben bu işi partnerim ile beraber yapıyorum” dedi.

“Bir bakacağım” diyerek yanından ayrıldım.

Bursa’ya döndüğümde ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki o dönem yetkili o işe bakan arkadaşla görüşerek aynen şu cümleleri söyledim. (Fehim)

“Bak” dedim “Bu Abdurrahman Dilipak Denen kişinin oğlunun kartı ve bu şirketin ortağı bir Yahudi eğer bu şirkete Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden herhangi bir iş verdiğinizi duyarsam canınızı okurum” diyerek elimden geleni yaptım.

Hikaye bu kadar..

Ne Dilipak, Ne de Elleri…”

https://x.com/tayyarturkes/status/1777640673275007384?s=46&t=36bb5QIaP8Zy2yh6yMBx_Q

Devamını Oku

Gazete manşetleri

Mustafa Sandal’dan Aleyna Tilki’ye tavsiye: Bırak dışarıyı, şarkılarına konsantre ol

Mustafa Sandal, Aleyna Tilki ve menajeri arasında yaşanan tartışma hakkında, “Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” dedi.

Mustafa Sandal, son dönemde Aleyna Tilki ile menajerinin arasında yaşanan tartışma hakkındaki konuştu. Sandal, “Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol” ifadesini kullandı.

Habertürk’ten Eren Gürel’in haberine göre, Tilki’ye tavsiyelerde bulunan Sandal, “Aleyna, çok özel bir yetenek. Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. İstemediğin yerlere sürüklendiğin anlar da olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Kendi yeteneğine güveneceksin bence. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol. Pozitif ol her zaman. Benim düşüncem bu yönde” dedi.

‘DAHA ÇOK HIRSLANIP, DAHA ÇOK İSTEMESİ LAZIM’

Sandal sözlerine, “Ben böyle bir zorbalığa maruz kaldıysam da umursamadım. Bana bile engel teşkil etmedi bu durumlar. Hep şarkılara konsantre oldum. Olmuşsa da teğet geçmiştir beni… Belki bizim için de haz etmeyenler olmuştur. Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” diye devam etti.

Muhabirlerin, “Yılbaşı ve özel günlerde sahnede oluyorsunuz. Bir özel günü evde geçirmek ister misiniz?” sorusuna yanıt veren Sandal, “Bizim işimiz bu. Nasıl ki hemşire, doktor işinin başında oluyorsa biz de sahnede olmak zorundayız. Özel günlere benim bakış açım biraz farklı. Hayat ile olan ilişkim, sağlıklı olduğum her gün aslında özel gün. Çocuklarınla olduğun bir günde pozitif bir gün geçirebiliyorsan zaten özel gün diyebiliriz buna. Ben öyle bakmıyorum hayata yani… Hayata her adımımı attığım gün, her sabaha uyandığım gün özel bir gün aslında…” ifadelerini kullandı.

‘TAMAMEN NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMIŞ BİR YIL OLSUN’
2023 yılını da değerlendiren Mustafa Sandal, “2024 ülkemize ve bütün dünyaya güzel enerjiler getirsin. Duyduğumuz abuk sabuk şeyler inşallah olmaz. Ben tamamen negatif enerjilerden arınmış bir yıl olsun istiyorum. 2023’te çok kötü günler yaşadık. Deprem canımızı çok yaktı. Birlikte kenetlenip, pozitif şeyler yaşamaya ihtiyacımız var” dedi.

Devamını Oku
Gazete manşetleri5 ay önce

Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş...

Gazete manşetleri5 ay önce

Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti

Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti....

Gazete manşetleri10 ay önce

Mustafa Sandal’dan Aleyna Tilki’ye tavsiye: Bırak dışarıyı, şarkılarına konsantre ol

Mustafa Sandal, Aleyna Tilki ve menajeri arasında yaşanan tartışma hakkında, “Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok...

Gazete manşetleri11 ay önce

Metin Uca trafik kazası geçirdi. Bir hafta yoğun bakımda tedavi görecek

Televizyon programcısı ve sunucusu Metin Uca trafik kazası geçirdi. Uca’nın sosyal medya hesabından “Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesi Nöroloji...

Gazete manşetleri11 ay önce

Şarkıcı Banu Parlak serbest bırakıldı

Kooperatif dolandırıcılığıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan şarkıcı ve sosyal medya fenomeni Banu Parlak, çıkarıldığı adli makamlarca serbest bırakıldı....

Gazete manşetleri11 ay önce

Gazeteci Cengiz Erdinç, yurtdışı yasağı konularak serbest bırakıldıv

Gözaltına alınan gazeteci Cengiz Erdinç, yurtdışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç açıkladı: 2 şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim

Serdar Ortaç TikTok’a küfür etme nedenini açıkladı. Sinir krizi geçirdiğini öne süren Ortaç, “TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Siyasete gireceğini söylemişti: Hakan Peker ilk hamlesini yaptı

Bir dönemin popüler şarkıcılarından Hakan Peker, siyasete gireceği yönündeki açıklamasının ardından ilk hamlesini yaptı. Safranbolu Belediye Başkanı olmak isteyen Peker,...

Gazete manşetleri1 yıl önce

TV programında evinin yenilendiğini gören ev sahibi mahkemeye gitti

Kiracı olan diş hekimliği öğrencisi, bir TV programıyla görüşüp oturduğu evi baştan aşağı değiştirtti. Program TV’de yayınlanınca ev sahibi evdeki...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Demirören Medya Grubu hakkında yeni iddia: Yurtdışı ofisleri kapatıldı

Bir süredir küçülme haberleriyle gündeme gelen Demirören grubunda Brüksel, Washington ve Atina bürolarının kapatıldığı iddia edildi. Medyaspot’un haberine göre; bulundukları...

Gazete manşetleri1 yıl önce

1 günlük yayın yönetmenliği yapan Celalettin Can tutuklandı

Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışma çerçevesinde 1 günlük yayın yönetmenliği yapan Celalettin Can’ın tutuklandığı bildirildi. 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can,...

Gazete manşetleri1 yıl önce

İddia: TRT, bikinili fotoğrafı sonrası Leyla Tanlar’ı diziden çıkardı

TRT’nin yeni dönem dizisi ‘Selahaddin Eyyubi’de yer alan Leyla Tanlar’ın sosyal medyada paylaştığı bikinili fotoğrafı sonrası kadrodan çıkarıldığı öne sürüldü....

Gazete manşetleri1 yıl önce

Gazeteci Gökhan Özbek gözaltına alındı

Gazeteci Gökhan Özbek, sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunarak gözaltına alındığını duyurdu. 23 Derece haber sitesinin sahibi gazeteci Gökhan Özbek,...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Oğuzhan Uğur ve Robot Sophia arasındaki diyalog sosyal medyada gündem oldu

Dünyada vatandaşlığa kabul edilen ilk robot olan Sophia, Oğuzhan Uğur’un sunduğu ‘Mevzular Açık Mikrofon’ programına katıldı. Programın tanıtım videosundaki diyaloglar,...

Gazete manşetleri1 yıl önce

TRT ABD’de vatandaşın parasını kimler için çarçur ediyor ?

ABD’de şirketleşen ‘TRT Amerika Inc’ Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun yaptığı harcamalar dudak uçuklatıyor. TRT-USA’ya her yıl milyonlarca dolar akıtılırken sadece...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Şebnem Paker müzik öğretmeni olarak Milas’a atandı

Eurovision Müzik Yarışması’nda üçüncülük elde eden Şebnem Paker, Milas’taki Kırcağız Ortaokulu’na müzik öğretmeni olarak atandı. 1997 yılında İrlanda’nın Dublin kentinde...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Kibariye, sahneden Erdoğan çiftine seslendi: Götürdük malları valla

Kibariye, sahneden Erdoğan çiftine seslendi: Götürdük malları vallahttps://t.co/izJ9wAIkwM pic.twitter.com/TGAenBaGxh — BirGün Gazetesi (@BirGun_Gazetesi) August 24, 2023 AKP’nin 22. Kuruluş Yıldönümü...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Serdar Ortaç: Namaza başlayacağım ama zamanı değil, 60’larda

Ünlü şarkıcı Serdar Ortaç, “Namaza başlayacağım ama zamanı değil, 60’larda” dedi. Ortaç ayrıca, köye yerleşeceğini ve son bir veda turnesi...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’den Ahmet Altan ve Osman Kavala mesajı

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, sürgün temalı bir etkinlikte yaptığı konuşmada, hapse atılan gazeteci ve aydınlar arasında Ahmet Altan ve Osman...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Ödül alan kadın gazeteciyi hedef alan Karakaş’a İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nden tepki

Bir radyo programında gazeteci Çağla Geniş’i hedef alan açıklamalar yapan Murat Karakaş’a İzmir Gazeteciler Cemiyet tepki gösterdi. Cemiyet tarafından yapılan...

Öne Çıkanlar

Copyright © 2019 Medyatrend. Tüm Hakları Saklıdır.