Gazete manşetleri
Hande Fırat’ın eşi Ukrayna’yı işte böyle dolandırdı !

İş insanları Murat Özvardar ile Koray Altınel tarafından dolandırıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunan Ukrayna İçişleri Bakanlığı İletişim Başkanı Krakovetskyı‘nın ifadesi ortaya çıktı.
Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat‘ın iş insanı eşi Murat Özvardar ile Manas Savunma Sanayi Şirketi sahibi Koray Altınel tarafından silah satma vaadiyle dolandırıldığı iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyetçi olan Ukrayna İçişleri Bakanlığı İletişim Başkanı Volodymyr Krakovetskyı’nın ifadesi ortaya çıktı.
Krakovetskyı ifadesinde, Rusya ile savaşta olan ülkesi için Türkiye’de savunma anlaşması yapmaya yetkili tek kişi olduğunu, iş insanı Koray Altınel ile miğfer, çelik yelek ve silah alımı için anlaştıklarını ancak toplamda 5 milyar dolar ödeme yaptıktan sonra Altınel’e ulaşamaz hale geldiğini anlattı. Krakovetskyı, “Altınel bana İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile fotoğraflarını gösterdi.
Güvendim ve prensipte anlaştık.
Yapılan anlaşmadan Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndan ve İçişleri Bakanlığı’ndan üst düzey makamlar ile MİT’in de haberdar olduğunu söyledi. Parayı gönderdikten sonra irtibatımız kesilmeye başladı. Ukrayna ve Türkiye arasında diplomatik bir sıkıntı yaşanmaması adına 2 gün önce tekrar aradım. Neden teslimatı yapmadığını sordum. O da yurt dışında olduğunu, çarşamba günü döneceğini ve yüz yüze görüşeceğimizi söyledi ancak kendisi ile görüşme sağlayamadım ve ulaşamadım. Şikâyetçiyim” dedi.
T24‘ten Asuman Aranca‘nın haberine göre, Krakovetskyı, ifadesinde özetle şunları anlattı:
“Ukrayna İçişleri BakanIığı İletişim Başkanı ve aynı zamanda Ukrayna Devleti adına Türkiye’de savunma anlaşmaları yapmaya yetkili tek kişi olarak görev yapmaktayım.
Ukrayna/Rusya savaşı nedeniyle Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu savunma ve insani yardım malzemelerinin temini için görevlendirildim.
Elçilikte ihtiyaç duyulan savunma ve insani yardım malzemeleri yayınlanmaktadır.
Kendisini Murat Özvardar olarak tanıtan şahıs elçiliğimize ihtiyacımız olan silah ve insani yardım malzemelerinin kendileri tarafından tedarik edilebileceğine yönelik bir e-posta gönderip iletişim bilgilerini paylaştı.
Daha sonra ise Koray Altınel isimli şahıs elçiliğimize ihtiyaç duyulan malzemelerin bir kısmının kendileri tarafından karşılanabileceğini, bu amaçla yetkililer ile iletişime geçmek istediğine dair 4 Mart tarihinde bir e-posta gönderdi.
Bu e-postada; Kendisini AKA ARMS şirketinin yetkilisi Koray Altınel olarak tanıtan şahıs, bütün ürünlerinin stoklarda hazır olduğunu, kendisinin referansının Murat Özvardar olduğunu belirtti.
Bu e-posta geldikten sonra elçilik bunu bana bildirdi ve Koray Altınel’in e-posta ve telefon bilgisini paylaştı.
Aynı şekilde elçilik benim iletişim bilgilerimi de tek yetkili olduğumu bildirerek bu şahıslara e-posta yoluyla bildirdi.
’70 MİLYON DOLAR YARDIM’
4 Mart tarihinde Özvardar adına aradığını söyleyen bir erkek şahıs beni aradı ve Özvardar ile yardım gönderecek kişilerin de katılacağı bir toplantı ayarlayacağını söyledi ve bana bir konum attı.
Aynı Ones Teknoloji isimli şirkette buluşmak için randevulaştık. İstanbul Konsolosluğu aracılığı ile tanıştığım Hüseyin H. ile birlikte buraya gittik.
Kendisini Ones Teknoloji isimli şirketin yetkilisi olarak tanıtan soyadını bilmediğim Mehmet isimli kişi, siber güvenlik işi yaptıklarını ve diğer savunma sanayi alanlarında Roketsan/ Aselsan gibi firmalarla büyük projelerde ortak çalıştıklarını, insani yardım ve Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu çelik yelek, miğfer, bot ve daha özel malzemeler olarak nitelendirdiği silahları temin edebileceklerini, Gürcistan’dan bir grubun Ukrayna’ya 70 milyon dolar tutarında yardım yapmak istedğini, bu bağışın ödemesi, lojistiği ve temininin Murat tarafından organize edildiğini, ürünleri gözümle görüp teyit etmemin yeterli olacağını söyledi.
Ben parayı verecek şahıslarla görüşmek istedim anacak Mehmet isimli şahıs bu kişilerle görüşemeyeceğimi, onlarla kendilerinin ödeme konusunda anlaştıklarını ve benden sadece malzemeleri görüp onaylamamı istediler.
‘DEVLET BÜYÜKLERİYLE FOTOĞRAFLARINI GÖSTERDİ’
Bir süre sonra Hüseyin H, ben ve Mehmet isimli şahıs Koray Altınel’in ofisine gittik.
Bizi Bülent Aygün isimli, Koray Altınel’in elemanı olduğunu öğrendiğim şahıs ve karşıladı. Altınel’in odasına çıktık, tanışma gerçekleştikten sonra Altınel kendisinin eski devlet memuru olduğunu, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda istasyon şefliği yaptığını, birçok gizli operasyonu yönettiğini, aynı zamanda birçok devlet büyüğü ile fotoğraflarının olduğunu söyledi.
Bu fotoğrafları ve ofisinde bulunan birçok diplomatik plakayı gösterdi.
Daha sonra çelik yelek ve miğferleri göstermeye başladı. Ben de ne kadar sürede teslim edebileceğini sordum. Bir hafta içinde bu ürünleri Polonya’da teslim edebileceğini söyledi. Ürünleri beğendik, Altınel bize ‘elinizde silah yoksa miğfer ve çelik yeleği ne yapacaksınız, ben size daha özel ürünler temin edebilirim’ dedi ve işyerinin bodrum katına indirerek bize çeşitli otomatik silahlar, keskin nişancı tüfekleri ve bir takım askeri materyaller gösterdi.
Farklı kalibrelerdeki piyade tüfeklerinin her birinden 1.000’er adet, 338. Cal keskin nişancı tüfeğinden de 50 adet stoğunda tam takım olarak hazır olduğunu ve teslim edebileceğini ifade etti.
‘SOYLU’NUN HAYATINI KURTARDIM’
Bu sırada bizde güven oluşturmak için kendisinin 3 kez İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hayatını kurtardığını, annesi ile bağlantılarından dolayı ilişkilerini devam ettirdiğini söyledi.
Yardımcısı Bülent Aygün ise bize 15 Temmuz gecesi kendilerinin silahları olmasa İçişleri Bakanlığı’nın ele geçirildiğini ve birçok silahı devletin güvenlik güçlerine ulaştırdıklarını anlattı.
Hatta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile birlikte çekilmiş fotoğraflarını gösterdi. Ben bu şahıslara güvendim ve prensipte anlaşmış olduk ancak Murat Özvardar’ın yakını olan ve bizimle birlikte Altınel’in işyerine gelen Mehmet isimli şahıstan dolayı fiyat konuşulmadı. Bize daha sonrasında fiyat teklifinde bulanacaklarını söyledi.
‘YANLIŞ ANLAŞILMA’ DEDİLER’
(…) Bir iki gün sonra Murat Özvardar’ın adına aradığını söyleyen bir şahıs aradı ve bir toplantı düzenleneceğini söyledi.
Ne amaçla toplantı yapılacağını sorduğumda, bize Ukrayna’dan üç ateşenin gelerek toplantıya dahil olacağını söylediler.
Ben de kendilerine zaten bizim büyükelçiliğimizde ateşe olduğunu, Ukrayna’dan ateşe gelmeyeceğini söyledim ama yine de bu toplantıya gittim.
Toplantı 5 Mart tarihinde bir restoranda oldu. Buraya da Hüseyin H. ile gittim. Bizi, beni arayan ve daha sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda memur olarak çalıştığını söyleyen ismini hatırlamadığım kişi karşıladı. Altınel, Özvardar, Özvardar’ın iki adamı ve restoranın sahibi olduğunu öğrendiğim şahısların bulunduğu masaya oturduk. Askeri ateşelerin nerede olduğunu sordum. Bir yanlış anlaşılma olduğunu söyleyip özür dilediler. 70 milyon dolar yardım yapacak şahısların kim olduğunu sordum, bunun da yanlış anlaşıldığını, bu paranın Ukrayna Devleti tarafından ödeneceğini, bu parayı verirsek malzemelerin teslim edileceğini söyledi.
‘FÜZE TEDARİK EDEBİLİRİZ’ DEDİ’
Biz masadan ayrılmak istedik ancak kendisini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan memur olarak tanıtan şahıs, istendiği takdirde ABD’den Stinger hava savunma füzesi ve diğer malzemeleri de tedarik edebileceklerini söyledi.
Aynı zamanda bizim 70.000.000,00 USD gibi bir paramızın olmadığını, bu anlaşmaların devletler arasında yapılmasın gerektiğini, böyle illegal bir anlaşmaya girmeyeceğimizi belirtip oradan ayrılarak otele döndük.”
Gazete manşetleri
Canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç açıkladı: 2 şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim

Serdar Ortaç TikTok’a küfür etme nedenini açıkladı. Sinir krizi geçirdiğini öne süren Ortaç, “TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah” dedi.
Sosyal medya platformu TikTok’un kendisine kısıtlama getirmesi üzerine açtığı canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç, yeni bir yayın yaparak konuyla ilgili açıklama yaptı. Annesinin de video nedeniyle kendisine kızdığını belirten Ortaç, “Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim” dedi.
‘BENİM SUÇUM YAYIN YAPMAK’
Ortaç açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim. TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah. Bir hastalık, MS, içki. Benim suçum yayın yapmak ve yaparken de içki içmek. Benim eşekliğim.”
Serdar Ortaç söz konusu yayında “Türkiye’de TikTok’u yasaklatmazsam… Sen koskoca Selçuklu’dan Osmanlı’ya 3500 yıllık Türk milletini dize getireceğini mi zannediyorsun?” diye konuşmuştu.
Gazete manşetleri
Siyasete gireceğini söylemişti: Hakan Peker ilk hamlesini yaptı

Bir dönemin popüler şarkıcılarından Hakan Peker, siyasete gireceği yönündeki açıklamasının ardından ilk hamlesini yaptı. Safranbolu Belediye Başkanı olmak isteyen Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşerek destek istedi.
Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde Karabük’ün Safranbolu ilçesinden Belediye Başkanlığı’na adaylığını koyacağını açıklayan Hakan Peker, çalışmalara başladı. Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşme yaparak destek istedi.
Görüşme ile ilgili açıklamalarda bulunan Hakan Peker, şu ifadeleri kullandı:
“Safranbolu’da ev almıştım, çalışmalara başlıyorum onun için gelmiştim. Şefik Dizdar ile görüşerek istişarede bulunduk. Safranbolu’nun eksikleri, neler yapabilir, edilebilir ile ilgili bilgi alışverişinde bulunduk. Onun tecrübeleri ve burada yaşayışı ile bize çok şey kattı. Eğer Belediye Başkanı seçilirsek nasıl uygulayıp hayata geçirebiliriz diye fikir edindik.”
“DURAĞAN DEĞİL, DİNAMİK”
“Genç, dinamik, bol tanıtımlı, çok büyük aktivitelerin olabileceği, bütün turistlerin buraya gelebileceği bir Safranbolu hayal ediyoruz” diyen Peker, şöyle devam etti:
“Daha eğlenceli, durağan değil, dinamik olan, insanların merak ettiği, sanatsal, kültürel olarak daha çok öne çıkacak Safranbolu istiyoruz. UNESCO’nun tarihi miras kentinin hakkını verecek bir şekilde yönetilecek bir Safranbolu hayal ediyoruz.”
SİNEMACILARDAN DESTEK İSTEYECEK
Uluslararası Altın Safran Festivalinin daha çok ön plana çıkması gerektiğini ifade eden Peker, “O da birazcık sinemadan destek almakla olacak. Sinema sanatçılarından destek almakla olacak. Burada yapılacak aktiviteler, konserler ve ödül geceleriyle beraber bu festivalin çok çok öne çıkacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Gazete manşetleri
TV programında evinin yenilendiğini gören ev sahibi mahkemeye gitti

Kiracı olan diş hekimliği öğrencisi, bir TV programıyla görüşüp oturduğu evi baştan aşağı değiştirtti. Program TV’de yayınlanınca ev sahibi evdeki değişikliklerden haberdar oldu ve mahkemeye başvurdu.
Son dönemde ev sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıklar sık sık gündem olmaya devam ediyor. Ancak bu kez yaşanan ‘dava’ olayı daha önce çok rastlanır türden olmadı. Olayda, davaya konu olan ev, bir TV programında yayınlandı. Ev sahibi de o TV programını izleyince harekete geçti
Halk TV’de yer alan habere göre; tarafların ev sahibi ile kiracı olduğu dava dosyasının içeriği, son dönemde yaşanan anlaşmazlıklarda olduğu gibi fahiş kira artışları değil. Dava dosyasına göre, Rukiye Molla ile oğlu Tamer Molla, Beşiktaş Nüzhetiye Caddesi’nde bulunan evlerini baştan aşağı yeniledi. Kendileri oturakları için evi elden geçiren aile, bir süre sonra yurt dışına taşınmak durumunda kalınca, yenilenmiş bu dairenin kiraya verilmesi gündeme geldi.
Aile, dairelerini diş hekimliği fakültesi öğrencisi Ecem Özsarp’a kiraladı. Özsarp, bir süre sonra da kiracısı olduğu ev için bir TV kanalında yayımlanan programla temasa geçti. Oyuncu Evrim Akın’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Evrim Akın ile Ev Kuşu’ programına başvuran Özsarp, oturduğu evin yenilenmesini istedi.
Sunucu Evrim Akın’ın ziyaret ettiği eve bir süre sonra ustalar girdi ve ev baştan aşağı yenilendi. Evdeki bazı kapılar sökülürken yerine de duvar örüldü. Duvar tavanları ve kolonlarda değişiklik yapıldı. Ev sahipleri ise, evde yapılan değişikliklerin TV’de yayımlanması sonrası bunlardan haberdar oldu.
Ev sahibi aile adına, kiracıya karşı tazminat davası açıldı. Dava dilekçesinde, eve önemli ölçüde zarar verildiği öne sürüldü. Dava dilekçesine göre, eve verilen zararın 120 bin TL seviyesinde olduğu ileri sürüldü. Dilekçede, TV programının verdiği eşyaların da kiracı tarafından alındığı öne sürüldü. Dava dilekçesinde, kiracının dışında programın yayımlandığı TV kanalı ile ilgili programın yapımcısı şirketin de sorumlu tutulması talep edildi.
Kiracı adına yapılan savunmada ise, evin eskisine göre daha güzel hale geldiği öne sürülüp “Kiralanan ev olduğu gibi iade edildi. Bir zarar söz konusu değil. Davanın reddine karar verilsin” ifadeleri kullanıldı. Şimdi, mahkemenin, değişiklik yapılan evde keşif yaptıktan sonra bilirkişi raporu hazırlatması bekleniyor.
-
Gazete manşetleri1 sene önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon1 sene önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz1 sene önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Gazete manşetleri1 sene önce
“Daha dün 3 liraydı”