Gazete manşetleri
Hande Fırat’ın eşi Ukrayna’yı işte böyle dolandırdı !
İş insanları Murat Özvardar ile Koray Altınel tarafından dolandırıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunan Ukrayna İçişleri Bakanlığı İletişim Başkanı Krakovetskyı‘nın ifadesi ortaya çıktı.
Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat‘ın iş insanı eşi Murat Özvardar ile Manas Savunma Sanayi Şirketi sahibi Koray Altınel tarafından silah satma vaadiyle dolandırıldığı iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyetçi olan Ukrayna İçişleri Bakanlığı İletişim Başkanı Volodymyr Krakovetskyı’nın ifadesi ortaya çıktı.
Krakovetskyı ifadesinde, Rusya ile savaşta olan ülkesi için Türkiye’de savunma anlaşması yapmaya yetkili tek kişi olduğunu, iş insanı Koray Altınel ile miğfer, çelik yelek ve silah alımı için anlaştıklarını ancak toplamda 5 milyar dolar ödeme yaptıktan sonra Altınel’e ulaşamaz hale geldiğini anlattı. Krakovetskyı, “Altınel bana İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile fotoğraflarını gösterdi.
Güvendim ve prensipte anlaştık.
Yapılan anlaşmadan Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndan ve İçişleri Bakanlığı’ndan üst düzey makamlar ile MİT’in de haberdar olduğunu söyledi. Parayı gönderdikten sonra irtibatımız kesilmeye başladı. Ukrayna ve Türkiye arasında diplomatik bir sıkıntı yaşanmaması adına 2 gün önce tekrar aradım. Neden teslimatı yapmadığını sordum. O da yurt dışında olduğunu, çarşamba günü döneceğini ve yüz yüze görüşeceğimizi söyledi ancak kendisi ile görüşme sağlayamadım ve ulaşamadım. Şikâyetçiyim” dedi.
T24‘ten Asuman Aranca‘nın haberine göre, Krakovetskyı, ifadesinde özetle şunları anlattı:
“Ukrayna İçişleri BakanIığı İletişim Başkanı ve aynı zamanda Ukrayna Devleti adına Türkiye’de savunma anlaşmaları yapmaya yetkili tek kişi olarak görev yapmaktayım.
Ukrayna/Rusya savaşı nedeniyle Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu savunma ve insani yardım malzemelerinin temini için görevlendirildim.
Elçilikte ihtiyaç duyulan savunma ve insani yardım malzemeleri yayınlanmaktadır.
Kendisini Murat Özvardar olarak tanıtan şahıs elçiliğimize ihtiyacımız olan silah ve insani yardım malzemelerinin kendileri tarafından tedarik edilebileceğine yönelik bir e-posta gönderip iletişim bilgilerini paylaştı.
Daha sonra ise Koray Altınel isimli şahıs elçiliğimize ihtiyaç duyulan malzemelerin bir kısmının kendileri tarafından karşılanabileceğini, bu amaçla yetkililer ile iletişime geçmek istediğine dair 4 Mart tarihinde bir e-posta gönderdi.
Bu e-postada; Kendisini AKA ARMS şirketinin yetkilisi Koray Altınel olarak tanıtan şahıs, bütün ürünlerinin stoklarda hazır olduğunu, kendisinin referansının Murat Özvardar olduğunu belirtti.
Bu e-posta geldikten sonra elçilik bunu bana bildirdi ve Koray Altınel’in e-posta ve telefon bilgisini paylaştı.
Aynı şekilde elçilik benim iletişim bilgilerimi de tek yetkili olduğumu bildirerek bu şahıslara e-posta yoluyla bildirdi.
’70 MİLYON DOLAR YARDIM’
4 Mart tarihinde Özvardar adına aradığını söyleyen bir erkek şahıs beni aradı ve Özvardar ile yardım gönderecek kişilerin de katılacağı bir toplantı ayarlayacağını söyledi ve bana bir konum attı.
Aynı Ones Teknoloji isimli şirkette buluşmak için randevulaştık. İstanbul Konsolosluğu aracılığı ile tanıştığım Hüseyin H. ile birlikte buraya gittik.
Kendisini Ones Teknoloji isimli şirketin yetkilisi olarak tanıtan soyadını bilmediğim Mehmet isimli kişi, siber güvenlik işi yaptıklarını ve diğer savunma sanayi alanlarında Roketsan/ Aselsan gibi firmalarla büyük projelerde ortak çalıştıklarını, insani yardım ve Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu çelik yelek, miğfer, bot ve daha özel malzemeler olarak nitelendirdiği silahları temin edebileceklerini, Gürcistan’dan bir grubun Ukrayna’ya 70 milyon dolar tutarında yardım yapmak istedğini, bu bağışın ödemesi, lojistiği ve temininin Murat tarafından organize edildiğini, ürünleri gözümle görüp teyit etmemin yeterli olacağını söyledi.
Ben parayı verecek şahıslarla görüşmek istedim anacak Mehmet isimli şahıs bu kişilerle görüşemeyeceğimi, onlarla kendilerinin ödeme konusunda anlaştıklarını ve benden sadece malzemeleri görüp onaylamamı istediler.
‘DEVLET BÜYÜKLERİYLE FOTOĞRAFLARINI GÖSTERDİ’
Bir süre sonra Hüseyin H, ben ve Mehmet isimli şahıs Koray Altınel’in ofisine gittik.
Bizi Bülent Aygün isimli, Koray Altınel’in elemanı olduğunu öğrendiğim şahıs ve karşıladı. Altınel’in odasına çıktık, tanışma gerçekleştikten sonra Altınel kendisinin eski devlet memuru olduğunu, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda istasyon şefliği yaptığını, birçok gizli operasyonu yönettiğini, aynı zamanda birçok devlet büyüğü ile fotoğraflarının olduğunu söyledi.
Bu fotoğrafları ve ofisinde bulunan birçok diplomatik plakayı gösterdi.
Daha sonra çelik yelek ve miğferleri göstermeye başladı. Ben de ne kadar sürede teslim edebileceğini sordum. Bir hafta içinde bu ürünleri Polonya’da teslim edebileceğini söyledi. Ürünleri beğendik, Altınel bize ‘elinizde silah yoksa miğfer ve çelik yeleği ne yapacaksınız, ben size daha özel ürünler temin edebilirim’ dedi ve işyerinin bodrum katına indirerek bize çeşitli otomatik silahlar, keskin nişancı tüfekleri ve bir takım askeri materyaller gösterdi.
Farklı kalibrelerdeki piyade tüfeklerinin her birinden 1.000’er adet, 338. Cal keskin nişancı tüfeğinden de 50 adet stoğunda tam takım olarak hazır olduğunu ve teslim edebileceğini ifade etti.
‘SOYLU’NUN HAYATINI KURTARDIM’
Bu sırada bizde güven oluşturmak için kendisinin 3 kez İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hayatını kurtardığını, annesi ile bağlantılarından dolayı ilişkilerini devam ettirdiğini söyledi.
Yardımcısı Bülent Aygün ise bize 15 Temmuz gecesi kendilerinin silahları olmasa İçişleri Bakanlığı’nın ele geçirildiğini ve birçok silahı devletin güvenlik güçlerine ulaştırdıklarını anlattı.
Hatta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile birlikte çekilmiş fotoğraflarını gösterdi. Ben bu şahıslara güvendim ve prensipte anlaşmış olduk ancak Murat Özvardar’ın yakını olan ve bizimle birlikte Altınel’in işyerine gelen Mehmet isimli şahıstan dolayı fiyat konuşulmadı. Bize daha sonrasında fiyat teklifinde bulanacaklarını söyledi.
‘YANLIŞ ANLAŞILMA’ DEDİLER’
(…) Bir iki gün sonra Murat Özvardar’ın adına aradığını söyleyen bir şahıs aradı ve bir toplantı düzenleneceğini söyledi.
Ne amaçla toplantı yapılacağını sorduğumda, bize Ukrayna’dan üç ateşenin gelerek toplantıya dahil olacağını söylediler.
Ben de kendilerine zaten bizim büyükelçiliğimizde ateşe olduğunu, Ukrayna’dan ateşe gelmeyeceğini söyledim ama yine de bu toplantıya gittim.
Toplantı 5 Mart tarihinde bir restoranda oldu. Buraya da Hüseyin H. ile gittim. Bizi, beni arayan ve daha sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda memur olarak çalıştığını söyleyen ismini hatırlamadığım kişi karşıladı. Altınel, Özvardar, Özvardar’ın iki adamı ve restoranın sahibi olduğunu öğrendiğim şahısların bulunduğu masaya oturduk. Askeri ateşelerin nerede olduğunu sordum. Bir yanlış anlaşılma olduğunu söyleyip özür dilediler. 70 milyon dolar yardım yapacak şahısların kim olduğunu sordum, bunun da yanlış anlaşıldığını, bu paranın Ukrayna Devleti tarafından ödeneceğini, bu parayı verirsek malzemelerin teslim edileceğini söyledi.
‘FÜZE TEDARİK EDEBİLİRİZ’ DEDİ’
Biz masadan ayrılmak istedik ancak kendisini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan memur olarak tanıtan şahıs, istendiği takdirde ABD’den Stinger hava savunma füzesi ve diğer malzemeleri de tedarik edebileceklerini söyledi.
Aynı zamanda bizim 70.000.000,00 USD gibi bir paramızın olmadığını, bu anlaşmaların devletler arasında yapılmasın gerektiğini, böyle illegal bir anlaşmaya girmeyeceğimizi belirtip oradan ayrılarak otele döndük.”
Gazete manşetleri
Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
14-28 Mayıs Genel Seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’a kaybetti.
Seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığı muhalif cephede tartışmalara neden oldu.
Kılıçdaroğlu’nu eleştiren isimlerden biri de Sözcü yazarı Uğur Dündar.
Uğur Dündar, katıldığı bir televizyon programında yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel seçimlerde aday olması ile muhalefetin tarihi bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak “Tarih onu asla affetmeyecek” dedi.
Dündar ayrıca geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında cumhurbaşkanlığı seçimi için ‘Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğini, CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini’ kaleme aldı.
Kılıçdaroğlu, kendisini ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef alan CHP yandaşı Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar’a açık mektubumdur…
Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü…
Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…
“Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; “İnadına mini etek, inadına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…
Sağlık skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” yapan, andıçların Uğur Dündar’ı…
“SİZİN ÇARKINIZ YİNE ‘ŞANLI ŞANLI’ DÖNER”
Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.
Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.
1960’lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…
İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik…
Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.
Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!
Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6’lı masanın liderleri ile yaptık.
Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de…
Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…
Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…Pislikler döküldü yürüdük…
“SİYASİ RÜŞVET ALDINIZ” İMASINA SUSMAM!
Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.
Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.
Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!
Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.
Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.
Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.
Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6’lı masa bileşenlerine “siyasi rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!
“TARİH KİMİ AFFEDECEK, KİMİ AFFETMEYECEK?”
Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey’in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır.
Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.
Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.”
Gazete manşetleri
Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti
Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
Gazeteci Muhammed Tayyar Türkeş, muhafazakar yazar Abdurrahman Dilipak hakkında ilginç bir iddiayı sosyal medya hesabından paylaştı.
15 Temmuz sonrası röportaj yaptığı Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
İddiaya göre Bursa TV’de yayınlanan röportaj sonrası Dilipak, Türkeş’ten oğlunun İsrailli ortakları ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde girdiği bir ihale konusunda yardım istedi.
Türkeş’in paylaşımı şöyle:
İŞİ İSRAİLLİ PARTNERİMLE YAPIYORUM
“Şimdi Dilipak..
15 Temmuz sonrası Abdurrahman Dilipak ile Bursa TV olarak evinde bir röportaj gerçekleştirdik.
Bu röportaj bitiminde Bursa’dan geldiğimizi bildiği için bize Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde oğlunun bir işinin olduğunu ve halle olması için yardım etmemi istedi.
Ve ertesi gün oğlu Taha ile Beylerbeyi Mado’da buluştuk.
Nasıl yardımcı olabileceğimi sorduğumda,
Bursa Büyükşehir belediyesine sanal şehir uygulaması için teklif verdiğini kamerayla tüm şehrin Sokak sokak adım adım dolaşılacağını kaydedeceklerini isterse insanların burada Bursa’ya gelmeden sanal ortamda gezebileceklerini anlattı.
Ben de kendisine Türkiye’de böyle bir teknolojinin olmadığını bu teknolojinin hangi ülke menşeili olduğunu sordum.
O da bana, “İsrailli bir ortağım var!
Bu teknoloji İsrail’e ait ben bu işi partnerim ile beraber yapıyorum” dedi.
“Bir bakacağım” diyerek yanından ayrıldım.
Bursa’ya döndüğümde ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki o dönem yetkili o işe bakan arkadaşla görüşerek aynen şu cümleleri söyledim. (Fehim)
“Bak” dedim “Bu Abdurrahman Dilipak Denen kişinin oğlunun kartı ve bu şirketin ortağı bir Yahudi eğer bu şirkete Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden herhangi bir iş verdiğinizi duyarsam canınızı okurum” diyerek elimden geleni yaptım.
Hikaye bu kadar..
Ne Dilipak, Ne de Elleri…”
https://x.com/tayyarturkes/status/1777640673275007384?s=46&t=36bb5QIaP8Zy2yh6yMBx_Q
Gazete manşetleri
Mustafa Sandal’dan Aleyna Tilki’ye tavsiye: Bırak dışarıyı, şarkılarına konsantre ol
Mustafa Sandal, Aleyna Tilki ve menajeri arasında yaşanan tartışma hakkında, “Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” dedi.
Mustafa Sandal, son dönemde Aleyna Tilki ile menajerinin arasında yaşanan tartışma hakkındaki konuştu. Sandal, “Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol” ifadesini kullandı.
Habertürk’ten Eren Gürel’in haberine göre, Tilki’ye tavsiyelerde bulunan Sandal, “Aleyna, çok özel bir yetenek. Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. İstemediğin yerlere sürüklendiğin anlar da olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Kendi yeteneğine güveneceksin bence. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol. Pozitif ol her zaman. Benim düşüncem bu yönde” dedi.
‘DAHA ÇOK HIRSLANIP, DAHA ÇOK İSTEMESİ LAZIM’
Sandal sözlerine, “Ben böyle bir zorbalığa maruz kaldıysam da umursamadım. Bana bile engel teşkil etmedi bu durumlar. Hep şarkılara konsantre oldum. Olmuşsa da teğet geçmiştir beni… Belki bizim için de haz etmeyenler olmuştur. Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” diye devam etti.
Muhabirlerin, “Yılbaşı ve özel günlerde sahnede oluyorsunuz. Bir özel günü evde geçirmek ister misiniz?” sorusuna yanıt veren Sandal, “Bizim işimiz bu. Nasıl ki hemşire, doktor işinin başında oluyorsa biz de sahnede olmak zorundayız. Özel günlere benim bakış açım biraz farklı. Hayat ile olan ilişkim, sağlıklı olduğum her gün aslında özel gün. Çocuklarınla olduğun bir günde pozitif bir gün geçirebiliyorsan zaten özel gün diyebiliriz buna. Ben öyle bakmıyorum hayata yani… Hayata her adımımı attığım gün, her sabaha uyandığım gün özel bir gün aslında…” ifadelerini kullandı.
‘TAMAMEN NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMIŞ BİR YIL OLSUN’
2023 yılını da değerlendiren Mustafa Sandal, “2024 ülkemize ve bütün dünyaya güzel enerjiler getirsin. Duyduğumuz abuk sabuk şeyler inşallah olmaz. Ben tamamen negatif enerjilerden arınmış bir yıl olsun istiyorum. 2023’te çok kötü günler yaşadık. Deprem canımızı çok yaktı. Birlikte kenetlenip, pozitif şeyler yaşamaya ihtiyacımız var” dedi.
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 yıl önce
Aslı Erdoğan: Sesimizin Almanya’da ustalıkla kısıldığını düşünüyorum
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon3 yıl önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz2 yıl önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım