Gazete manşetleri
Pandora belgelerinden Demirörenler çıktı: Virjin Adalarını pek sevmişler

Demirören ailesine ait Demirören Holding, son dönemin en çok tartışılan şirketlerinden biri.
DW Türkçe’den Pelin Ünker ve Serdar Vardar’ın haberine göre, Kamu kuruluşu olan Ziraat Bankası’ndan aldığı kredileri geri ödememesiyle gündeme gelen ailenin, vergi cennetlerindeki faaliyetleri Pandora Papers ile ortaya çıktı.
Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Hazan Revna Demirören ve kardeşi Holding Yönetim Kurulu üyesi Fikret Tayfun Demirören’in ismi Pandora Papers belgelerinde geçiyor.
Kayıtlarda, Türkiye’de aldığı kredileri ödemeyen Demirören Ailesi’nin, vergi cenneti Britanya Virjin Adaları üzerinden Londra’da gayrimenkuller satın aldığı ve yatırımlarını vergi cennetlerinde değerlendirdikleri görülüyor.
Pandora’dan çıkanlar
Pandora Papers belgelerine, Yıldırım Demirören’in eşi Hazan Revna Demirören’in Britanya Virjin Adaları’nda iki offshore şirketi olduğu yansıdı. Destination Ventures Limited adlı şirket 23 Aralık 2010’da Londra merkezli yatırım firması UBS şirketinin önerisi üzerine, offshore danışmanlık şirketi Trident Trust aracılığıyla kuruluyor.
Şirketin kuruluş amacının Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’da gayrimenkul almak olduğu belirtilirken belgeler, Destination Ventures’ın 2017 yılındaki varlıkların değerinin 1,5 milyon pound olduğunu gösteriyor.
Kayıtlara göre 2021 yılında ise şirket üzerinde iki gayrimenkul var. Chealsea Bridge’de alınan evlerin birinin fiyatı 755 bin pound, diğerinin ise 320 bin pound.
Belgelerde, Hazan Revna Demirören’in mal varlığının kaynağı, babasından kalan miras, Ulusoy’un imtiyaz sahibi olması, UBS London’daki hesabından elde ettiği kârlar olarak belirtilirken mesleği de ev hanımı olarak kayıtlara geçiyor.
Trident Trust belgelerine göre Hazan Revna Demirören ile ilişkili olan ikinci şirket ise 2009’da kurulan Forgen International Limited. Vekil hissedarların bulunduğu, böylece gerçek sahibinin perde arkasında kaldığı Britanya Virjin Adaları merkezli şirkette, Revna Demirören imza yetkisine sahip.
“Babamdan intikal eden işlemler”
Şirket üzerinden Londra’nın Ebury Caddesi üzerinde bir daire satın alınıyor ve 2010 yılında evin değerinin 1 milyon 850 bin pound olduğu belirtiliyor. Daire 2014 yılında 2 milyon 650 bin pounda satılıyor ve şirketin 2015 yılında kapatılması isteniyor.
İngiltere’de gayrimenkullerin offshore şirketler aracılığıyla alınması, ev sahiplerine büyük oranda vergi avantajı sağlıyor. Bu yolla yıllık ödenmesi gereken konut vergisi oranı düştüğü gibi veraset ve intikal gibi bazı vergilerden de muaf olunuyor.
Pandora Papers belgeleri, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in de 8,8 milyon dolar değerindeki bir gayrimenkul için 400 bin dolar daha az vergi ödediğini ortaya koydu.
Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Revna Demirören, “Sözünü ettiğiniz olaylar, rahmetli babamdan intikal eden ailevi işlemlerim olup 21 Haziran 2021 tarihinde Yurtdışı Varlıkları Bildirimine ilişkin kanun gereği ilgili makamlara iletilmiştir” ifadelerini kullandı.
Revna Demirören’in babası Cemal Ulusoy, 1989’da vefat etmişti.
Yurtdışı varlıklarının bildirimine ilişkin “Varlık Barışı” ise en son geçen Haziran ayında yıl sonuna dek uzatıldı. Düzenleme ile kaynağı belirsiz varlığını Türkiye’de kayıt altına alanlara sıfır vergi avantajı uygulanıyor. Bu kaynakların daha sonra yurt dışına çıkarılmasında da hiçbir engel bulunmuyor.
Tayfun Demirören yanıt vermedi
Pandora Papers belgelerinde Demirören Holding Yönetim Kurulu Üyesi Fikret Tayfun Demirören’in adının geçtiği evraklar ise daha yakın tarihe dayanıyor. Tayfun Demirören’in adı Dubai’de bulunan CW Partners isimli servet planlama, hukuk ve finansal danışmanlık şirketi ve Trident Trust belgelerinde geçiyor. Tayfun Demirören’e danışmanlık yapan CW Partners firması, Demirören’e ait kimlik ve adres bilgilerini teyit etmek için 28 Ocak 2019’da Trident Trust’a, offshore şirket kurmak için de gerekli olan çeşitli evraklar gönderiyor.
Tayfun Demirören ve Demirören Holding konuyla ilgili sorularımıza yanıt vermedi.
Yatırımları AKP iktidarında arttı
Baba Erdoğan Demirören tarafından 1956 yılında temelleri atılan Demirören Holding, özellikle son yıllarda AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la olan yakın ilişkisiyle gündemde.
Sanayi, enerji, eğitim alanlarında yatırımları olan Holding; medya, şans oyunları, turizm, liman işletmesi, gayrimenkul ve teknoloji alanına AKP iktidarı döneminde girdi.
Milliyet ve Vatan gazetelerini devralarak 2011 yılında medya sektörüne adımını atan Demirörenler, 2018 yılında Doğan Medya Grubu’na ait tüm yayın organlarını satın aldı. Bu, grubun iktidar yanlısı çizgisini daha da keskinleştirdi.
Holding, Türkiye tarihinin en büyük medya sahipliği değişimini ifade eden bu el değişimi sırasında, Ziraat Bankası’ndan iki yıl geri ödemesiz ve 10 yıl vadeyle taksitlendirilen 675 milyon dolar kredi aldı. Ancak bu krediyi geri ödemedi.
“Müşteri sırrı” denildi
Kredi borcu ile ilgili tartışmalar, ilk kez geçen yıl Haziran ayında CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’nin Ziraat Bankası Genel Müdürlüğüne yönelttiği sorularla gündeme geldi. Kredi ödemelerinin Mayıs 2020’de başlaması gerekiyordu. Bankaya taksitlerin ödenmeye başlanıp başlanmadığını soran Hakverdi, “Bu bir müşteri sırrı, bunu sizinle paylaşamayız” yanıtını aldı.
Organize suç örgütü kurmakla suçlanan ve yurt dışında yaşayan Sedat Peker ise Haziran ayında yayınladığı dokuzuncu videoda, Demirören Medya’nın, aldığı kredi için ana para ve faiz dahil hiçbir ödeme yapmadığını iddia etmişti.
Tartışmalara katılan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Ağustos ayında ailenin kredi borcunun “banka ve müşteri sırrı” olduğunu açıkladı.
Bankalarla görüşüyor
Ancak Reuters haber ajansının 4 Ekim tarihli haberine göre, Demirören’in kredilerini geri ödeme sorunu şimdiye kadar bilindiğinden daha büyük. Holding’in medya sektörünün yanı sıra Milli Piyango ve enerji alanlarındaki devasa satın almaları yapmak için çektiği kredileri ödeyemediği, hatta bazı varlıklarını satmak zorunda kalabileceği iddia ediliyor.
Habere göre toplamda 2 milyar ABD doları bulan kredi borcunu yeniden yapılandırmak isteyen Demirören Grubu, Ziraat Bankası dahil sekiz veya dokuz banka ile görüşmeler sürdürüyor.
Demirören Holding, 2019’da Milli Piyango’nun 10 yıllık işletme hakkını tartışmalı bir şekilde Türkiye Varlık Fonu’ndan (TVF) satın almıştı. TVF’nin “davet usulü” gerçekleştirdiği ihaleye tek teklif, şartnamenin değiştirilmesi sonucu Demirören Holding ve İtalyan ortağı SİSAL’den gelmişti. Holding, aynı dönemde başka bir ortaklıkla İddaa ihalesini de kazanmış, Yıldırım Demirören’in ihaleye girdiği sırada Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı olması tartışma yaratmıştı. Demirören, ihale sonuçlandıktan sonra Şubat 2019’da TFF Başkanlığı’ndan istifa etmişti.
Yıldırım Demirören, Forbes Türkiye’nin yayınladığı listeye göre 2020 yılında 550 milyon dolarlık servetiyle Türkiye’nin en zengin 64’üncü kişisi.
Etik boyutu tartışılıyor
Britanya Virjin Adaları’nda offshore şirketlerin kurulması, Türkiye’de bir suç değil. Ancak yasal mevzuata uygun yapılan bu işlemlerin topluma da birtakım maliyetleri söz konusu. Pandora Papers “yasal” olan bu işlemlerin etik boyutunu tartışmaya açıyor. Zira “yerli ve milli” sermayenin vergi cennetlerine aktardığı varlıklar Türkiye’de kalsa, Hazine’nin elde ettiğibu kaynakla daha iyi eğitim ve sağlık hizmeti sağlanabilir.
Gazete manşetleri
Canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç açıkladı: 2 şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim

Serdar Ortaç TikTok’a küfür etme nedenini açıkladı. Sinir krizi geçirdiğini öne süren Ortaç, “TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah” dedi.
Sosyal medya platformu TikTok’un kendisine kısıtlama getirmesi üzerine açtığı canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç, yeni bir yayın yaparak konuyla ilgili açıklama yaptı. Annesinin de video nedeniyle kendisine kızdığını belirten Ortaç, “Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim” dedi.
‘BENİM SUÇUM YAYIN YAPMAK’
Ortaç açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim. TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah. Bir hastalık, MS, içki. Benim suçum yayın yapmak ve yaparken de içki içmek. Benim eşekliğim.”
Serdar Ortaç söz konusu yayında “Türkiye’de TikTok’u yasaklatmazsam… Sen koskoca Selçuklu’dan Osmanlı’ya 3500 yıllık Türk milletini dize getireceğini mi zannediyorsun?” diye konuşmuştu.
Gazete manşetleri
Siyasete gireceğini söylemişti: Hakan Peker ilk hamlesini yaptı

Bir dönemin popüler şarkıcılarından Hakan Peker, siyasete gireceği yönündeki açıklamasının ardından ilk hamlesini yaptı. Safranbolu Belediye Başkanı olmak isteyen Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşerek destek istedi.
Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde Karabük’ün Safranbolu ilçesinden Belediye Başkanlığı’na adaylığını koyacağını açıklayan Hakan Peker, çalışmalara başladı. Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşme yaparak destek istedi.
Görüşme ile ilgili açıklamalarda bulunan Hakan Peker, şu ifadeleri kullandı:
“Safranbolu’da ev almıştım, çalışmalara başlıyorum onun için gelmiştim. Şefik Dizdar ile görüşerek istişarede bulunduk. Safranbolu’nun eksikleri, neler yapabilir, edilebilir ile ilgili bilgi alışverişinde bulunduk. Onun tecrübeleri ve burada yaşayışı ile bize çok şey kattı. Eğer Belediye Başkanı seçilirsek nasıl uygulayıp hayata geçirebiliriz diye fikir edindik.”
“DURAĞAN DEĞİL, DİNAMİK”
“Genç, dinamik, bol tanıtımlı, çok büyük aktivitelerin olabileceği, bütün turistlerin buraya gelebileceği bir Safranbolu hayal ediyoruz” diyen Peker, şöyle devam etti:
“Daha eğlenceli, durağan değil, dinamik olan, insanların merak ettiği, sanatsal, kültürel olarak daha çok öne çıkacak Safranbolu istiyoruz. UNESCO’nun tarihi miras kentinin hakkını verecek bir şekilde yönetilecek bir Safranbolu hayal ediyoruz.”
SİNEMACILARDAN DESTEK İSTEYECEK
Uluslararası Altın Safran Festivalinin daha çok ön plana çıkması gerektiğini ifade eden Peker, “O da birazcık sinemadan destek almakla olacak. Sinema sanatçılarından destek almakla olacak. Burada yapılacak aktiviteler, konserler ve ödül geceleriyle beraber bu festivalin çok çok öne çıkacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Gazete manşetleri
TV programında evinin yenilendiğini gören ev sahibi mahkemeye gitti

Kiracı olan diş hekimliği öğrencisi, bir TV programıyla görüşüp oturduğu evi baştan aşağı değiştirtti. Program TV’de yayınlanınca ev sahibi evdeki değişikliklerden haberdar oldu ve mahkemeye başvurdu.
Son dönemde ev sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıklar sık sık gündem olmaya devam ediyor. Ancak bu kez yaşanan ‘dava’ olayı daha önce çok rastlanır türden olmadı. Olayda, davaya konu olan ev, bir TV programında yayınlandı. Ev sahibi de o TV programını izleyince harekete geçti
Halk TV’de yer alan habere göre; tarafların ev sahibi ile kiracı olduğu dava dosyasının içeriği, son dönemde yaşanan anlaşmazlıklarda olduğu gibi fahiş kira artışları değil. Dava dosyasına göre, Rukiye Molla ile oğlu Tamer Molla, Beşiktaş Nüzhetiye Caddesi’nde bulunan evlerini baştan aşağı yeniledi. Kendileri oturakları için evi elden geçiren aile, bir süre sonra yurt dışına taşınmak durumunda kalınca, yenilenmiş bu dairenin kiraya verilmesi gündeme geldi.
Aile, dairelerini diş hekimliği fakültesi öğrencisi Ecem Özsarp’a kiraladı. Özsarp, bir süre sonra da kiracısı olduğu ev için bir TV kanalında yayımlanan programla temasa geçti. Oyuncu Evrim Akın’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Evrim Akın ile Ev Kuşu’ programına başvuran Özsarp, oturduğu evin yenilenmesini istedi.
Sunucu Evrim Akın’ın ziyaret ettiği eve bir süre sonra ustalar girdi ve ev baştan aşağı yenilendi. Evdeki bazı kapılar sökülürken yerine de duvar örüldü. Duvar tavanları ve kolonlarda değişiklik yapıldı. Ev sahipleri ise, evde yapılan değişikliklerin TV’de yayımlanması sonrası bunlardan haberdar oldu.
Ev sahibi aile adına, kiracıya karşı tazminat davası açıldı. Dava dilekçesinde, eve önemli ölçüde zarar verildiği öne sürüldü. Dava dilekçesine göre, eve verilen zararın 120 bin TL seviyesinde olduğu ileri sürüldü. Dilekçede, TV programının verdiği eşyaların da kiracı tarafından alındığı öne sürüldü. Dava dilekçesinde, kiracının dışında programın yayımlandığı TV kanalı ile ilgili programın yapımcısı şirketin de sorumlu tutulması talep edildi.
Kiracı adına yapılan savunmada ise, evin eskisine göre daha güzel hale geldiği öne sürülüp “Kiralanan ev olduğu gibi iade edildi. Bir zarar söz konusu değil. Davanın reddine karar verilsin” ifadeleri kullanıldı. Şimdi, mahkemenin, değişiklik yapılan evde keşif yaptıktan sonra bilirkişi raporu hazırlatması bekleniyor.
-
Gazete manşetleri1 sene önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon1 sene önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz1 sene önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Gazete manşetleri1 sene önce
“Daha dün 3 liraydı”