Gazete manşetleri
Muhalif Gazetecilere, Basın Kartının Verilmemesi Yargıdan Döndü

Yeni Asya Genel Yayın Yönetmeni Kazim Güleçyüz tarafından açılan davada Ankara 6. Idare Mahkemesi ” Basin Kartının verilmemesi hukuka uygun degil” kararı verdi
“Davalı idarenin (İletişim Başkanlığı) uzun süre geçmesine karşın davacının basın kartını yenilemediğinin anlaşılması karşısında, gazeteci olarak görev yapan davacının yaptığı kart yenileme başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk yok.” bulunmamaktadır.
OYBİRLİĞİYLE İPTAL
“İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla memnu haklarının iadesine karar verilen davacının, adlî sicil arşivinden silinme şartları oluşan eski mahkûmiyeti basın kartı almasına engel oluşturamaz. İdarenin red kararının oybirliğiyle iptaline…”
Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, İletişim Başkanlığı’na açtığı basın kartı davasını kazandı. Ankara 6. İdare Mahkemesi’nde görülen davada karar çıktı.
6. İdare Mahkemesi, yaşanan sürecin bireyin devlete güven duyabilmesini sağlayan hukuki güvenlik ilkesine ve hukuki belirlilik ilkesine aykırı olduğuna hükmetti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından basın mensuplarına verilen basın kartı, gerekli şartların sağlanmasına rağmen gazetemiz çalışanları ve Genel Yayın Yönetmenimiz Kâzım Güleçyüz’e verilmiyordu. Güleçyüz durumu Avukat Mustafa Özbek aracılığıyla yargıya taşıdı.
Mahkeme konu hakkındaki kararını verdi ve İletişim Başkanlığı’nın süreçle ilgili tutumunun hukuka uygun olmadığını belirtti.
Hukuka uygunluk bulunmamaktadır
Ankara 6. İdare Mahkemesi gerekçeli kararında şu ifadeleri kullandı; “(…)Basın kartının, resmi nitelikte bir kimlik belgesi olduğu ve basın mensuplarının faaliyetlerini destekleyici ve bazı kolaylıklar sağlayıcı niteliğinin bulunduğu dikkate alındığında, davalı idare tarafından davacının başvurusunun değerlendirme aşamasında olduğu belirtilmişse de, hem bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi ilkesini ifade eden hukukî güvenlik ilkesine; hem de idarenin yaptığı iş ve eylemlerde makul süre içerisinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi olan hukukî belirlilik ilkesine aykırı olacak şekilde, davalı idarenin gerekli araştırma ve değerlendirmeyi yapmayarak, aradan uzun bir süre geçmesine karşın davacının basın kartını yenilemediğinin anlaşılması karşısında, gazeteci olarak görev yapan davacının basın kartının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”
Engel oluşturmaz
“Diğer taraftan, davalı idarece ayrıca davacının aldığı bir mahkumiyet hükmü nedeniyle basın kartı taşıyabilme hakkını yitirdiği belirtilmiş ise de, davacının 1999 yılındaki eylemleri nedeniyle 11.03.2002 tarihinde İstanbul 3. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce mahkûmiyetine karar verildiği, ancak İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27.02.2017 tarih ve 2017/16 D İş sayılı kararıyla memnu haklarının iadesine karar verildiği, davacının adlî sicil kaydındaki mahkûmiyetin üzerinden 5352 sayılı Kanunun 12. maddesinde belirtilen sürelerin geçtiği, dolayısıyla arşivden silinme şartları oluşan bu mahkûmiyetin basın kartı alınmasına engel oluşturamayacağı açıktır.” “Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline” karar veren mahkeme, yargılama masraflarıyla vekâlet ve artan posta ücretlerinin de davalı idareden alınarak davacıya verilmesine hükmetti.
Gazete manşetleri
Canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç açıkladı: 2 şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim

Serdar Ortaç TikTok’a küfür etme nedenini açıkladı. Sinir krizi geçirdiğini öne süren Ortaç, “TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah” dedi.
Sosyal medya platformu TikTok’un kendisine kısıtlama getirmesi üzerine açtığı canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç, yeni bir yayın yaparak konuyla ilgili açıklama yaptı. Annesinin de video nedeniyle kendisine kızdığını belirten Ortaç, “Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim” dedi.
‘BENİM SUÇUM YAYIN YAPMAK’
Ortaç açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim. TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah. Bir hastalık, MS, içki. Benim suçum yayın yapmak ve yaparken de içki içmek. Benim eşekliğim.”
Serdar Ortaç söz konusu yayında “Türkiye’de TikTok’u yasaklatmazsam… Sen koskoca Selçuklu’dan Osmanlı’ya 3500 yıllık Türk milletini dize getireceğini mi zannediyorsun?” diye konuşmuştu.
Gazete manşetleri
Siyasete gireceğini söylemişti: Hakan Peker ilk hamlesini yaptı

Bir dönemin popüler şarkıcılarından Hakan Peker, siyasete gireceği yönündeki açıklamasının ardından ilk hamlesini yaptı. Safranbolu Belediye Başkanı olmak isteyen Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşerek destek istedi.
Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde Karabük’ün Safranbolu ilçesinden Belediye Başkanlığı’na adaylığını koyacağını açıklayan Hakan Peker, çalışmalara başladı. Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşme yaparak destek istedi.
Görüşme ile ilgili açıklamalarda bulunan Hakan Peker, şu ifadeleri kullandı:
“Safranbolu’da ev almıştım, çalışmalara başlıyorum onun için gelmiştim. Şefik Dizdar ile görüşerek istişarede bulunduk. Safranbolu’nun eksikleri, neler yapabilir, edilebilir ile ilgili bilgi alışverişinde bulunduk. Onun tecrübeleri ve burada yaşayışı ile bize çok şey kattı. Eğer Belediye Başkanı seçilirsek nasıl uygulayıp hayata geçirebiliriz diye fikir edindik.”
“DURAĞAN DEĞİL, DİNAMİK”
“Genç, dinamik, bol tanıtımlı, çok büyük aktivitelerin olabileceği, bütün turistlerin buraya gelebileceği bir Safranbolu hayal ediyoruz” diyen Peker, şöyle devam etti:
“Daha eğlenceli, durağan değil, dinamik olan, insanların merak ettiği, sanatsal, kültürel olarak daha çok öne çıkacak Safranbolu istiyoruz. UNESCO’nun tarihi miras kentinin hakkını verecek bir şekilde yönetilecek bir Safranbolu hayal ediyoruz.”
SİNEMACILARDAN DESTEK İSTEYECEK
Uluslararası Altın Safran Festivalinin daha çok ön plana çıkması gerektiğini ifade eden Peker, “O da birazcık sinemadan destek almakla olacak. Sinema sanatçılarından destek almakla olacak. Burada yapılacak aktiviteler, konserler ve ödül geceleriyle beraber bu festivalin çok çok öne çıkacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Gazete manşetleri
TV programında evinin yenilendiğini gören ev sahibi mahkemeye gitti

Kiracı olan diş hekimliği öğrencisi, bir TV programıyla görüşüp oturduğu evi baştan aşağı değiştirtti. Program TV’de yayınlanınca ev sahibi evdeki değişikliklerden haberdar oldu ve mahkemeye başvurdu.
Son dönemde ev sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıklar sık sık gündem olmaya devam ediyor. Ancak bu kez yaşanan ‘dava’ olayı daha önce çok rastlanır türden olmadı. Olayda, davaya konu olan ev, bir TV programında yayınlandı. Ev sahibi de o TV programını izleyince harekete geçti
Halk TV’de yer alan habere göre; tarafların ev sahibi ile kiracı olduğu dava dosyasının içeriği, son dönemde yaşanan anlaşmazlıklarda olduğu gibi fahiş kira artışları değil. Dava dosyasına göre, Rukiye Molla ile oğlu Tamer Molla, Beşiktaş Nüzhetiye Caddesi’nde bulunan evlerini baştan aşağı yeniledi. Kendileri oturakları için evi elden geçiren aile, bir süre sonra yurt dışına taşınmak durumunda kalınca, yenilenmiş bu dairenin kiraya verilmesi gündeme geldi.
Aile, dairelerini diş hekimliği fakültesi öğrencisi Ecem Özsarp’a kiraladı. Özsarp, bir süre sonra da kiracısı olduğu ev için bir TV kanalında yayımlanan programla temasa geçti. Oyuncu Evrim Akın’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Evrim Akın ile Ev Kuşu’ programına başvuran Özsarp, oturduğu evin yenilenmesini istedi.
Sunucu Evrim Akın’ın ziyaret ettiği eve bir süre sonra ustalar girdi ve ev baştan aşağı yenilendi. Evdeki bazı kapılar sökülürken yerine de duvar örüldü. Duvar tavanları ve kolonlarda değişiklik yapıldı. Ev sahipleri ise, evde yapılan değişikliklerin TV’de yayımlanması sonrası bunlardan haberdar oldu.
Ev sahibi aile adına, kiracıya karşı tazminat davası açıldı. Dava dilekçesinde, eve önemli ölçüde zarar verildiği öne sürüldü. Dava dilekçesine göre, eve verilen zararın 120 bin TL seviyesinde olduğu ileri sürüldü. Dilekçede, TV programının verdiği eşyaların da kiracı tarafından alındığı öne sürüldü. Dava dilekçesinde, kiracının dışında programın yayımlandığı TV kanalı ile ilgili programın yapımcısı şirketin de sorumlu tutulması talep edildi.
Kiracı adına yapılan savunmada ise, evin eskisine göre daha güzel hale geldiği öne sürülüp “Kiralanan ev olduğu gibi iade edildi. Bir zarar söz konusu değil. Davanın reddine karar verilsin” ifadeleri kullanıldı. Şimdi, mahkemenin, değişiklik yapılan evde keşif yaptıktan sonra bilirkişi raporu hazırlatması bekleniyor.
-
Gazete manşetleri1 sene önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon1 sene önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz1 sene önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Gazete manşetleri1 sene önce
“Daha dün 3 liraydı”