Diğer
Gazetecilere zarflarla para dağıtan AKP’liler kim? Cüneyt Özdemir açıklamak zorunda
Cüneyt Özdemir’in Sezgin Baran Korkmaz’la görüşmeleri üzerinden kendisine sataşan Hilal Kaplan’a yönelik açıklamalarında dikkat çeken çok önemli bir detay var.
Özdemir, kendisini karalamaya çalıştığını iddia ettiği Kaplan’a, yönetim kurulu üyesi olduğu TRT’den aldığı teklifler üzerinden cevap verdi.
“AK Parti’nin en değer verdiği yer olan TRT’nin yöneticilerinden 5 kez genel yayın yönetmenliği, anchormanlik ve haber dairesi başkanlığı için teklif aldım” dedi.
TRT yöneticileri ile yemek yediğini de belirten Özdemir, teklifleri kabul etmediğini söyledi.
Kendisine teklif getiren AKP’lilerin sadece TRT yöneticilerinden ibaret olmadığını da ifade etti Özdemir.
AKP’lilerin tekliflerini şöyle açıkladı: “‘Sizin kanala biz ortak olalım. Kanala para verelim’ dediler. ‘İstemiyorum’ dedim. ‘Size zarflarla para yollayalım’ dediler. Abicim biz zarf marf istemiyoruz. Biz de yok o. Bütün medya dünyasında böyle, biliyorum. Zarflarla işliyor. Bu pisliğin bir parçası oldukları için herkesi bu pisliğin içinde zannediyorlar.”
Hilal Kaplan’a, “Madem ben pis ilişkileri olan bir adamdım, AKP’liler bana neden bu kadar teklif yaptı?” sorusunu yöneltmiş oldu mealen.
Özdemir’in sorusuna Kaplan’ın ne cevap vereceğini, hatta o kadar tehditten sonra cevap verip vermeyeceğini de bilemiyorum.
Kaplan o kadar ağır suçlamaya karşı, günlerdir susuyor, tek kelime etmiyor. Özdemir’in “Pelikan belgeseli” tehdidi amacına ulaşmış olabilir.
Aynı soruyu biraz değiştirerek ben Özdemir’e sorayım:
Madem sen dürüst bir gazetecisin, AKP’liler bu kadar cazip teklifi neden sana yaptı?
Cevap bekleyen hususlar tek sorudan ibaret değil elbette.
Yüzlerce gazeteci, sırf gazetecilik yaptıkları için hapse atılmış ve Türkiye dışına çıkmak zorunda kalmışken,
AKP’liler senin kara kaşına, kara gözüne mi vuruldu da seni TRT’nin başına geçirmek için canla başa çaba sarfettiler?
Neden senin Youtube kanalına ortak olmak ve para desteği vermek istediler?
Sana, Reza Zarrab modeli, zarflar içinde para göndermeyi teklif etme cesaretini nasıl buldular kendilerinde?
AKP’liler her önlerine gelen gazeteciye zarfla para teklif etmezken, neden sen?
En az bunlar kadar önemli iki soru daha var;
Medyada gazetecilere zarflarla para dağıtan AKP’liler kimler?
Hangi gazeteciler AKP’lilerden zarflarla para alıyor?
İddia sahibi sensin Cüneyt Özdemir!
Eğer gerçekten namuslu ve dürüst bir gazeteciysen, en azından sana zarfla para göndermeyi teklif eden AKP’lilerin kimler olduğunu açıklamak zorundasın.
“Pelikancılar belgeseli” ve “gazetecilere zarflarla para veren AKP’liler” iddianda samimiysen, bunları tehdit maksatlı olarak değil de dürüstlük gereği gündeme getirdiysen, yani namuslu bir insansan, bu soruları cevaplandırmaya mecbursun.
İddiaların, açıklamaların ve yapacağını ilan ettiğin “Pelikancılar belgeseli”, senin için bir nevi turnusol kağıdı olacak.
Ümitli değilim ama ben takipçisi olacağım.
Diğer
Gazetecilik, ticaret ve devletten hibe
Hande Fırat, iktidar ile maddi ilişki içine giren bir iş insanına dönüşünce açıklaması bir gazetecinin yanıtı olmaktan çıkmış. Üslup ve yaklaşım farklı olunca da açıklamasındaki, Milli Gazete’yi suçlama biçimi ve “Kimse bunu iktidarı vurmak için kullanmasın” ifadesi daha çok dikkat çekiyor. İktidar için kaygılanmak da neyin nesi…
Hande Fırat’ın “Bill Gates bile tarım işine girdi” diyerek kendisini onunla aynı kefeye koyması garip. Zira o bir iş insanı olarak her alanda yatırım yapabilir. Hande Fırat ise bir gazeteci. Hem de Hürriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi, yazarı ve CNN Türk programcısı. Gazetecilik meslek etiği onu da bağlar. Şahıs şirketi kurarak, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan 3.5 milyon lira hibe alması iki açıdan yanlış:
Gazeteci, ticaret yapamaz, şirket kuramaz. Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde “Gazeteci ticari şirket kuramaz. Tacirlik ve esnaflık yapamaz” ilkesi yer alıyor. Basın Kartları Yönetmeliği’nde de basın kartı için “Medya dışında ticari faaliyette bulunmama” koşulu aranıyor. Ticarete girince gazeteciliğin ticari çıkarlar için kullanılma tehlikesi oluşur.
Hande Fırat’ın “Bill Gates bile tarım işine girdi” diyerek kendisini onunla aynı kefeye koyması garip. Zira o bir iş insanı olarak her alanda yatırım yapabilir. Hande Fırat ise bir gazeteci. Hem de Hürriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi, yazarı ve CNN Türk programcısı. Gazetecilik meslek etiği onu da bağlar. Şahıs şirketi kurarak, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan 3.5 milyon lira hibe alması iki açıdan yanlış:
Gazeteci, ticaret yapamaz, şirket kuramaz. Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde “Gazeteci ticari şirket kuramaz. Tacirlik ve esnaflık yapamaz” ilkesi yer alıyor. Basın Kartları Yönetmeliği’nde de basın kartı için “Medya dışında ticari faaliyette bulunmama” koşulu aranıyor. Ticarete girince gazeteciliğin ticari çıkarlar için kullanılma tehlikesi oluşur.
Sözcükleri değiştirince gerçekler değişmez. Patron, işçisinden böbreğini alıp ev vermişse bu hediye değil, o böbreğin karşılığıdır. Biliyorsunuz, Türkiye’de bedel karşılığı organ nakli yasak. İlgili yasa net bir ifadeyle “Bir bedel veya başkaca çıkar karşılığı, organ ve doku alınması ve satılması yasaktır” hükmünü içeriyor. Yasal durum böyleyken, organ mafyası da ortalıkta cirit atarken bir gazeteci, bedeli karşılığında organ naklini teşvik etmemeliydi. Sözünü ettiği patronun, işçisinin maddi durumunu ve koşullarını istismar edip etmediğini de bilmiyoruz.
YAZAR NİYE SESSİZ KALIR?
Milliyet Spor Yazarı Şansal Büyüka’nın gazetenin ilk baskısına giren Fenerbahçe Başkanı Ali Koç hakkındaki “İstifa demeyi bırakın artık” başlıklı yazısı, şehir baskılarında uçurulmuş. Üstelik Büyüka ve Spor Müdürü Tayfun Bayındır’a haber verilmeden yapılmış bu müdahale…
Aslında yazılara müdahale medyamızda yeni bir uygulama değil. Demirören Medya’da çok daha yoğunlaştı sadece. Doğan Medya’yı satın aldıktan sonra “Holding’in altın makas”ı, her akşam Hürriyet ve Posta’da da yazarların yazılarını kesip biçiyor. Kimi yazıları tümden çıkarıyor kimilerinden paragraf kesiyor. Haberlerden de iktidarı kızdıracak cümleler ayıklanıyor.
Büyüka’nın, grubun diğer yazarlarından farkı, müdahaleyi sindiremeyip ayrılması. Yazısı kesilip biçilen diğer yazarlar ise bu müdahaleleri normalleştirmiş kendi içinde. Sessiz kalmaları o yüzden. Kendi hakkını savunamayan bir yazar, toplumun sorunlarına nasıl sahip çıkabilir ki?
CENGİZ ÇANDAR’IN YANITI
Yeşil Sol Parti Milletvekili adayı Cengiz Çandar, “Gazetecinin mesafesiz hali” başlıklı geçen haftaki yazıma “Benim söz ettiğim siyasetçilerle içli dışlılık değildi. Kalemini ve mesleğini bir davanın hizmetinde icra etmekti” yanıtını verdi. “Ben Filistin davasının, Bosna davasının, Kürtlerin hak ve hukukunun savunulması için mesleğimi icra ettim şu ya da bu siyasetçiyle mesafesizlik ve onun/onların çıkarlarının savunulmasından söz etmedim” diyen Çandar, “Fransız ekolü gazeteciliği” dayanak göstermesiyle ilgili eleştirimi de şöyle yanıtladı:
“Eric Rouleau çok yakın dostumdu. Fransa’nın Tunus ve Ankara Büyükelçisi olmadan önce gazeteci sıfatı taşırken -kastettiğim anlamda- neler yaptığını ondan defalarca dinlemiş olmaktan gayrı ‘Dans les coulisses du Proche-Orient: mémoires d’un journaliste diplomate, 1952–2012’ adlı anı kitabında, söylediklerimin doğrulandığını bizzat Rouleau’nun kendisinden öğrenebilirsin. Jean Daniel de FLN ile Fransız hükümeti arasında söz ettiğim rolü Le Nouvel Observateuer Genel Yayın Yönetmeni iken ve o sayede oynadı. Gazeteciliği bıraktıktan sonra öyle yaptığını iddia ediyorsun. Daniel’i okursan tersinin geçerli olduğunu öğrenirsin.
Bana yönelik kişilik katli kampanyası yalan ve dayanaksız iftiralar ile oldu. Medya üzerinden ve medya mensubu gibi davranan kişiler tarafından yapıldı. O da sanırım medya ombudsmanın işlevleri içine girer.”
Ben de gazetecilerin siyasetçilerle ilişkisinde mesafeyi koruması gerektiği, aracılık ve özellikle de danışmanlık gibi işlerin birlikte yürütülmesinin gazeteciliğe zarar vereceği düşüncemi tekrarlamakla yetineyim.
KISA KISA:
Gaziantep’te BBP’den milletvekili adayı olan gazeteci Orhan Kızılaslan, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı’ndan istifa etti ama propaganda afişini gazetesinin binasına asarak mesleğini politik hedefi için kullanmış oldu.
Akkuyu Nükleer Santralindeki ilk yakıt törenine manşetlerden yer veren iktidar medyası, bir gün öncesine rastlayan Çernobil faciasının 37. yıldönümünde haber değeri görmedi.
Milliyet ve Posta, Türkiye’de ortalama yaşam süresinin kısaldığını yazarken, Hürriyet gazetesi aynı TÜİK verilerine dayanarak “Yaşam süresi 6.7 yıl arttı” başlığı attı.
BirGün’ün, Nesin Vakfı’nın zeytinliğindeki ağaçların yakılması davasındaki gelişmeyi duyuran “Ağaç yakmanın bedeli 800 TL” başlıklı haberini Sözcü, bir gün sonra “Yakılan her zeytin ağacı için 800 TL” başlığıyla ve kaynak göstermeden yayımladı.
CNN Türk, Habertürk, Karar, Milliyet, Takvim ve Yeni Akit internet sayfasında bir süper marketin kataloğu reklam/tanıtım olduğu uyarısı konulmadan yayımlandı.
Bir bankanın “…cam tavanı kırıyor” başlıklı çeyrek sayfalık tanıtım metni, Hürriyet, Sabah ve Sözcü’de “Bu bir reklamdır” uyarısıyla yer alırken, Türkiye’de uyarısız yayımlandı.
Sabah ve Hürriyet’in, emekli bir profesörün dolandırılmasıyla ilgili haberinde mağdur profesörün adı “Ahmet T.” diye kodlanarak gizlenirken, yüzü açık fotoğrafı kullanıldı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın tüm seçmenlere yönelik ayrımcı ve dini siyasete alet eden sözleri, Akşam, Sabah, Türkiye ve Yeni Şafak gazetelerinde kullanılmadı.
Diğer
Sosyal medyaya ‘sansür’ yürürlükte: Savcı isterse kullanıcı bilgileri verilecek, 4 saatte erişim engeli gelecek
BTK’nın Resmi Gazete’de yayımlanan sosyal ağlarla ilgili yeni düzenlemesi ile sansür yürürlüğe girdi. Platformlar gerekli görüldüğü takdirde istenen kullanıcı bilgilerini savcıya vermek zorunda. Hakim kararıyla, yüzde 90’a kadar bant daraltma cezası verilebilecek, karar 4 saat içinde uygulanacak.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Twitter, Instagram, Facebook vb sosyal ağ sağlayıcılar hakkında usul ve esasları belirledi. Karar Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Düzenleme ile Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının, yetkili en az bir gerçek veya tüzel kişiyi Türkiye’de temsilci olarak belirlemesi zorunlu hale getirildi.
Temsilcinin, BTK, Erişim Sağlayıcıları Birliği, adli makamlarca gönderilecek tebligat, bildirim veya taleplerin gereğini, sosyal ağ sağlayıcının içerik veya yer sağlayıcının olmasından doğan sorumluluk ve kanun kapsamındaki diğer yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekecek.
Sosyal ağ sağlayıcıların, temsilcinin Türkiye’deki tebligata yarar adresi ile e-posta adresine, kolayca götürülebilecek ve doğrudan erişilebilecek şekilde internet sitesinde yer vermesi zorunlu olacak.
YÜZDE 90’A KADAR BANT DARALTMA, 4 SAATTE ERİŞİM ENGELİ
Adli mercilere bilgi verilmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması durumunda, Cumhuriyet savcısı tarafından, sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliği yüzde 90 oranında daraltılması talebiyle mahkemeye başvurabilir.
Daraltma kararı verilmesi halinde en geç 4 saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilir.
48 SAAT SÜRE İÇİNDE CEVAP VERİLMEK ZORUNDA
Söz konusu sosyal ağ sağlayıcıları, kişiler tarafından yapılacak başvuruların kolaylıkla alınabilmesi ve başvurunun Türkçe dil seçeneği kullanılarak yapılabilmesini sağlayacak.
Ağ sağlayıcılarının, başvuruları, başvurudan itibaren en geç 48 saat içerisinde olumlu ya da gerekçesini belirtmek kaydıyla olumsuz cevaplaması gerekecek. Türkçe yapılan başvurular Türkçe cevaplanacak.
Sosyal ağ sağlayıcıları, Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma yönünde gerekli tedbirleri alacak.
TEMSİLCİ BULUNDURMAZSA 5 MİLYON LİRA CEZA
Temsilci belirlenmesine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya, BTK tarafından bildirimde bulunulacak.
Bildirimden itibaren 30 gün içinde temsilci belirlemeyen sosyal ağ sağlayıcıya 10 milyon lira idari para cezası verilecek. Verilen idari para cezasının tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde temsilci belirlenmemesi halindeyse 30 milyon lira daha idari para cezası kesilecek.
Kişiler tarafından yapılan başvuruların cevaplandırılması yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına ise 5 milyon lira idari para cezası verilecek. Raporlama yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere ise 10 milyon lira idari para cezasına çarptırılacak.
TÜM SÜREÇLERİ RAPORLAYACAKLAR
Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan bu sosyal ağ sağlayıcıları, kendilerine bildirilen içeriğin çıkartılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasına ve kişiler tarafından yapılacak başvurulara ilişkin istatistiksel ve kategorik bilgileri içeren Türkçe hazırlanmış raporları 6 aylık dönemlerle BTK’ya bildirecek.
Raporda, içeriğin çıkartılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasına ve kişilerden gelen başvuruların alınması, değerlendirilmesine yönelik teknik altyapıya ve kararları uygulayacak personel niteliklerine ve idari kapasiteye dair bilgiler, kararların uygulanma süresi ve şekli ile coğrafi kapsamına dair detaylı süreç bilgileri, kişilerden gelen başvuruların sayısı, türü, olumlu veya olumsuz değerlendirilmesi, cevaplandırılması, olumsuz cevaplandırılanların gerekçeleri, sonuçlanma süreleri gibi sürece ilişkin kategorik ve istatistiksel bilgiler, adli veya idari makamlarca gönderilen kararlara ilişkin olarak kararı veren ve kararı gönderen merci, kararın gönderilme şekli, kararın türü, karara dayanak mevzuat hükmü, kararların gereğinin yerine getirilme süreleri gibi kategorik istatistiksel bilgiler yer alacak.
BAŞLIK ETİKETLERİ VE ALGORİTMALAR DA PAYLAŞILACAK
Ayrıca, kullanıcılara eşit ve tarafsız davranılması hususuna yönelik alınan tedbirlere dair bilgiler, kullanıcılara önerilen içeriklere ilişkin tercihlerin güncellenmesine ve kullanıcıların kişisel verilerinin kullanılmasını sınırlandırma seçeneği sunulmasına yönelik alınan gerekli tedbirlere dair bilgiler, başlık etiketleri, öne çıkan veya erişimi azaltılan içeriklere ilişkin algoritmalar ve şeffaflık ve reklam politikalarına ilişkin bilgiler, reklam kütüphanesi oluşturulmasına ve internet sitesinde yayınlanmasına ilişkin hususlara da raporda yer verilecek.
REKLAMVEREN BİLGİLERİ ALINACAK
Sosyal ağ sağlayıcıları reklam kütüphanesi oluşturmakla yükümlü tutulacak. Bu kütüphanede, reklamı veren, reklamın içeriği, türü, yayında kaldığı dönem, hedef kitlesi ve hedef kitlesinin belirlenmesinde kullanılan parametreler ile ulaştığı kişi ve grup sayısı yer alacak.
Sosyal ağ sağlayıcı, reklam kütüphanesine kolayca görülebilecek ve doğrudan erişilebilecek şekilde internet sitesinde yer verecek.
KULLANCI BİLGİLERİ SAVCILARA VERİLECEK
Çocukların cinsel istismarı, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, devletin sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarına konu internet içeriklerini oluşturulan veya yayan faillere ulaşmak için gerekli olan bilgiler, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında yargılamanın yürütüldüğü mahkeme tarafından talep edilmesi üzerine, ilgili sosyal ağ sağlayıcının Türkiye’deki temsilcisi tarafından adli mercilere verilecek.
ÇOÇUKLARA ÖZGÜ YAYIN
Sosyal ağ sağlayıcıları çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma konusunda gerekli tedbirleri alacak.
Sosyal ağ sağlayıcıları çocuk olduğu anlaşılabilen kullanıcılara sunulan içerik, reklam ve diğer hizmetlerde çocuğun yaşı, üstün yararının gözetilmesi, fiziksel, psikolojik ve duygusal gelişiminin korunması, çocuğa yönelik cinsel istismar ve ticari risklerin önlenmesi, çocuğa ait kişisel verilen korunmasında yüksek düzeyde gizlilik ayarları ile asgari düzeyde veri işlenmesinin sağlanması, sözleşme, kullanıcı ayarları ve veri politikaları gibi hususların çocuğun anlayabileceği şekilde sunulması hususlarını dikkate alacak.
Diğer
TELE1 3 gün karartılıyor
İktidarın sansür aygıtı RTÜK’ün TELE1′e hukuksuzca verdiği 3 günlük ekran karatma cezası Ankara Bölge İdari Mahkemesi’nin kararıyla 23-24-25 Şubat tarihlerinde uygulanacak.
İktidarın sansür aygıtı RTÜK bir karara imza atarak TELE1 ekranlarını “dil, din, ırk ayrımı gözeterek yayın yaptığı” gerekçesiyle 3 gün kararmasına karar vermiş, oy çokluğu ile alınan kararın gerekçesi olarak, TELE1’de Enver Aysever’in sunduğu ‘Ayrıntılar’ programına konuk olarak katılan TİP Milletvekili Sera Kadıgil’in “Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir” eleştirisi gösterilmişti.
RTÜK’ün kararı üzerine TELE1 yürütmenin durdurulmasını talep etmiş, mahkeme oy birliğiyle istemin kabulüne karar vermişti. RTÜK’ün mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararına itirazı üzerine, karar Ankara Bölge İdari Mahkemesi’ne gitti. Mahkemede 2’ye 1 oy çokluğuyla yürütmeyi durdurmanın iptaline karar verildi.
Böylece, RTÜK’ün 3 günlük ‘ekran karartma’ cezası 23-24-25 Şubat tarihlerinde uygulanacak. Esas hakkındaki dava ise devam ediyor. Davayı TELE1’in kazanması halinde uğranılan maddi ve manevi zararın nasıl giderileceği (tazmin edileceği) ise belirsizliğini koruyor.
MERDAN YANARDAĞ: BOYUN EĞMEYECEĞİZ
TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, mahkemenin kararının ardından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“1- TELE1 ekranı 23-24-25 Şubat tarihlerinde üç gün karartılacak. RTÜK, bir canlı yayında TİP’li Milletvekili Sera Kadıgil’in Diyanet’e ilişkin eleştirilerini ceza gerekçesi yaptı.. Mahkemeden yürütmeyi durdurma (YD) karırı almıştık, RTÜK itiraz etti, karar 2’ye 1 oyla kaldırıldı.
2- Boyun eğmeyeceğiz. TELE 1’in karartıldığı Türkiye, daha iyi, daha güzel ve daha demokratik olmayacak. Bütün demokrasi düşmanları, yandaşlar, dönekler, iktidarın eteğine tutunanlar, gericiler ve faşistler kına yakabilirler. Ama bu devran dönecek, hesap sorma günleri de gelecek.”
1- TELE1 ekranı 23-24-25 Şubat tarihlerinde üç gün karartılacak. RTÜK, bir canlı yayında TİP'li Milletvekili Sera Kadıgil'in Diyanet'e ilişkin eleştirilerini ceza gerekçesi yaptı.. Mahkemeden yürütmeyi durdurma (YD) karırı almıştık, RTÜK itiraz etti, karar 2'ye 1 oyla kaldırıldı.
— Merdan Yanardağ (@merdanyanardag) February 20, 2023
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 yıl önce
Aslı Erdoğan: Sesimizin Almanya’da ustalıkla kısıldığını düşünüyorum
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon3 yıl önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz2 yıl önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
Hande Fırat’ın eşi Ukrayna’yı işte böyle dolandırdı !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar