Gazete manşetleri
Gazeteci Tuğçe Tatari’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sürtük” sözüne dava

Eski İstanbul Barosu Başkanı avukat Turgut Kazan‘ın hazırladığı dava dilekçesinde, Erdoğan’ın tazminata mahkûm edilmesi veya kınanmasına karar verilmesi istendi
T24 yazarı gazeteci Tuğçe Tatari, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendisinin de katıldığı Gezi protestolarına katılanlara yönelik olarak sarf ettiği “Bunlar sürtük, bunlar çürük” sözleri nedeniyle, avukatı, eski İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan aracılığıyla “kişilik haklarına saldırıldığı” gerekçesiyle 5 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde Erdoğan’ın tazminata mahkûm edilmesi veya kınanmasına karar verilmesi istendi, bu kararın en yüksek tirajlı iki gazetede yayımlanmasına hükmedilmesi talep edildi. Kazanılması halinde tazminatın Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği‘ne bağışlanacağı ifade edildi.
Suç duyuruları peş peşe geldi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta yaptığı grup toplantısında Gezi eylemlerine katılanlara yönelik olarak, “Bu teröristler, eşkıyalar bira şişeleriyle caminin içini pislemişti. Bunlar böyle, bunlar çürük, bunlar sürtük” demişti. Erdoğan’ın tepki çeken bu açıklamasına ilişkin olarak CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç ve Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları, Sol Partili hukukçular, Avukatlar Birliği, TİP’li kadınlar ve Memleket Partisi suç duyurusunda bulunmuştu.
“Gezi’ci” denerek kovuldu
Gazeteci Tuğçe Tatari de avukatı Kazan aracılığıyla Erdoğan hakkında “kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu” gerekçesiyle tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde, Tatari’nin Akşam gazetesinde çalışırken Gezi olaylarını izleyerek köşesinde yazdığı, ancak gazetenin şu anda FETÖ kaçağı durumunda olan kişilerin eline geçmesinin ardından “Gezi’ci” denilerek işten çıkarıldığı kaydedildi. Dilekçede, “Bizzat hükümetin görevlendirdiği yöneticiler tarafından GEZİCİ sayılan müvekkilemin, dava konusu çirkin sözleri kişilik haklarına saldırı sayması gayet doğaldır, doğrudur, hakkıdır” dendi.
“Sözler küfür niteliğinde”
Erdoğan’ın “AKP Genel Başkanı olmasının yanında Cumhurbaşkanı da olduğu ve Anayasa uyarınca devletin başı olarak Türk milletinin birliğini temsil ettiği” kaydedilen dilekçede, bu nedenle “Cumhurbaşkanı’nın bütün yurttaşlara, içeride / dışarıda herkese ve özellikle çocuklara örnek olacak bir dil kullanması gerektiği, izlediği yolun ister istemez Türkiye pratiği sayılacağı” ifade edildi. Dilekçede, “Erdoğan’ın sözlerinin doğrudan küfür olduğu ve Gezi protestolarına katıldığı anlaşılan her kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı” vurgulandı.
“Cumhurbaşkanı’nı kimsenin eleştiremediği bir Türkiye yaratıldı”
Yargı bağımsızlığı sorunu yaşanması nedeniyle Cumhurbaşkanı hakkında açılan bu tür davaların reddedildiği ancak yazar, çizer, sanatçı, akademisyen ve yurttaşların bu tarz sözlerinin Cumhurbaşkanı’na hakaret sayılarak gece yarısı evlerinin basıldığı, gözaltılar yapıldığı, tutuklandıkları anlatılan dilekçede, “Fransa’da 47 yıl boyunca Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yalnız 2 dava açılmışken, bizde son 7 yılda 160 bin 169 soruşturma ve 38 bin 608 dava açılmıştır. Böylece, Cumhurbaşkanı’nın dilediği kişiye, hatta milletimizin en az yarısına ‘Çürük’, “‘Sürtük”‘ sözcükleriyle küfür edebileceği, ama kimsenin Cumhurbaşkanı’nı eleştiremeyeceği bir Türkiye yaratılmıştır” denildi.
Müjdat Gezen örneği
Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın muhalif parti liderlerine ve kendisini eleştirenlere “Hayvanlar / Anıranlar / Cibiliyeti Bozuklar / Tasmalılar / Satılmış Adam / Mankafa / Haysiyetsiz / Şerefsiz / Alçak / Hain / Ahlak Yoksunu Bayan / Cinsi Cibilliyeti Bozuk” gibi sözler sarf etmesine karşın açılan davaların reddedildiği, ancak Müjdat Gezen’in, seçim anketlerini eleştirerek, “… Yeni yapıldı bir tane, AKP’ye yüzde 50 çıkmış, aslında Aziz Nesin kriterlerine göre, yüzde 60 çıkması lazım” dediği gerekçesiyle açılan davada beraat etmesine karşın Yargıtay’ın bozma kararı sonrası önce tazminata mahkûm edildiği, ardından da kınanmasına karar verildiği anımsatıldı. Dilekçede, “Böylece, mizah yüklü bir eleştiri kişilik haklarına tecavüz sayıldığı gibi, davaya konu sözlerde kimse hedef alınmamış olmasına ve Yargıtay kararında ‘o sözlerde davacıların isminin açıkça yer almadığı’ vurgulanmasına rağmen, Müjdat Gezen’in davacıların kişilik haklarına tecavüz ettiği kabul edildi” ifadeleri kullanıldı.
Eşitlik ilkesi vurgusu
Erdoğan’ın söylediği “çürük” ve “sürtük” sözlerinin “çok ağır bir küfür olduğu” ve Tatari’nin de Gezi protestolarına katıldığı kaydedilen dilekçede, “Dolayısıyla, Müjdat Gezen davasındaki değerlendirmenin çok ötesinde, müvekkilemin kişilik haklarına saldırıldığının kabulü gerekir. Aksi halde, Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi açıkça ihlal edilmiş, Cumhurbaşkanı ve AKP’liler için başka, AKP’li olmayanlar için başka uygulama yapılmış olur” denildi.
“Gezi, hukuk tanımayan dayatmalara tepki”
Dilekçede, “Gezi’nin hukuk tanımayan dayatmalara karşı dayanağını Anayasa’dan alan bir tepki” olduğu, “eyleme neden olan Taksim Yayalaştırma Projesi’nin de sıradan bir yayalaştırma projesi değil rant aşkıyla doğal yapıyı ve tarihi değeri yok etme girişimi” olduğu anlatılarak, protesto eylemlerine katılanlar hakkında açılan davaların çoğunun beraatla sonuçlandığı kaydedildi. En son açılan 2020 tarihli Gezi davasının da beraatla sonuçlandığı, ancak Erdoğan’ın suçlayıcı konuşması üzerine İstinaf aşamasında bozulan davada mahkûmiyet kararı verildiği belirtilen dilekçede, “Yani sonuçta, dört yargıcın beraat oyuna karşı, biri AKP’den adaylık koymuş iki yargıçla, üstelik Non Bis İn İdem ilkesine aykırı olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilerek, tarihe not düşülmüştür” ifadelerine yer verildi.
Tazminat ya da kınama
Dilekçede, Tuğçe Tatari’nin de demokratik bir hak olan Gezi eylemlerine katıldığı kaydedilerek, şöyle denildi:
“Camide içki içildiği iddiası, tıpkı Kabataş / Camiyi Yaktılar / Dolmabahçe’ye tünel kazdılar iddiaları gibi gerçeğe kesinlikle aykırıdır. Bu nedenle, davalı Cumhurbaşkanı’nın böyle bir iddia doğruymuş gibi açıklama yaparak, yurttaşlarının önemli bir bölümüne ve tabii Gezi protestolarına katıldığı bilinen müvekkileme çok ağır bir küfür olan Sürtük sözcüğünü kullanması, kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığından yasa gereğince 5 bin lira manevi tazminata veya Borçlar Kanunu uyarınca davalı Cumhurbaşkanı’nın kınanmasına ve hükmolunacak kararın en yüksek tirajlı iki gazetede yayınlanmasına karar verilmesini talep ediyoruz.”
Gazete manşetleri
Gazeteci Rojin Altay gözaltına alındı

Yeni Yaşam gazetesi muhabiri Rojin Altay, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda gözaltına alındı.
Yeni Yaşam gazetesi muhabiri Rojin Altay, Diyarbakır’a giderken Sabiha Gökçen Havalimanı’nda gözaltına alındı.
Yeni Yaşam’da yer alan habere göre, dün saat 18.00 sıralarında İstanbul Vatan Emniyet Müdürlüğü, Altay’ın babasını arayarak, kızının gözaltına alındığı bildirdi.
Emniyet’i arayan avukat Sercan Korkmaz’a, Altay hakkında 24 saat görüş kısıtlılık kararı olduğu söylendi. Gözaltı gerekçesine dair ise herhangi bir bilgi verilmedi.
Gazete manşetleri
Nihat Doğan’dan Oda Tv’ye ‘antidepresan’ tepkisi: Kürt çocuklarına kininiz bitmedi

Nihat Doğan, ‘Antidepresan’ şarkısını seslendirince Oda Tv, “Nihat Doğan ‘Antidepresan’ı söyledi: Mabel yatağından fırladı” başlığıyla bir haber yaptı. Doğan’dan Oda Tv’ye tepki geldi.
Mabel Matiz ve Mert Demir’in Antidepresan şarkısını seslendirmesi gündem olan Nihat Doğan, Oda TV’nin haber başlığına tepki gösterdi.
Nihat Doğan’on son dönemin popüler şarkısı Antidepresan’ı yorumlaması sosyal medyada gündem oldu. Oda Tv, Doğan’ın performansını, “Nihat Doğan ‘Antidepresan’ı söyledi: Mabel yatağından fırladı” başlığıyla haberleştirdi.
Oda Tv’ye Twitter’dan tepki gösteren Nihat Doğan, “Kürt çocuklarına kininiz nefretiniz hiç bitmedi bitmeyecek. Kininizde boğulun” diye yazdı.
TEPKİ VERMEDEN DİNLEDİ
Doğan’ın performansına bir yorum da Murat Yıldırım’dan geldi.
Teşkilat dizisinin başrol oyuncusu Deniz Baysal, Instagram hesabından partneri Murat Yıldırım’ın Nihat Doğan’ın “Antidepresan” performansını dinlediği anları paylaştı.
Baysal’ın “Bu videoyu sadece aramızda güleceğimizi düşünmedin herhalde” notuyla yayınladığı video kısa sürede sosyal medyada gündem oldu. Yıldırım’ın tepki vermeden boşluğa bakarak şarkı dinlediği anlar ise izleyicileri kahkahaya boğdu.
Gazete manşetleri
Mahsun Kırmızıgül’ün yeni filmi “Prestij Meselesi” davalık oldu

Senaryosunu Mahsun Kırmızıgül’ün kaleme aldığı, müzik yapımcısı Hilmi Topaloğlu’nun Anadolu’nun dört bir yanından yetenekli genç müzisyenleri keşfetmesini ele alan “Prestij Meselesi” filminin gösterime girmesinin engellenmesi yönünde talebin bulunduğu dava ertelendi.
Vizyon tarihi 3 Şubat 2023 olarak duyurulan; Mahsun Kırmızıgül’ün yönettiği ve oyuncu kadrosunda Biran Damla Yılmaz, Erkan Petekkaya, Erdal Özyağcılar, Engin Hepileri, Eser Yenenler ve Melisa Döngel gibi isimlerin yer aldığı dram, henüz gösterime girmeden hukuki süreciyle gündeme girdi.
İstanbul 2. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, davalı Boyut Film yetkilisi Mahsun Kırmızıgül ve avukatları ile Hilmi Topal’ın oğlu davacı Volkan Topal ve avukatları katıldı.
AA’nın haberine göre; duruşmayı, Hilmi Topal’ın ikinci eşi ve oğulları ile şarkıcı Mustafa Topaloğlu’nun oğlu Çağlayan Topaloğlu da takip etti.
Hakimin, mahkemenin asıl hakiminin izinde olduğunu ve karar verilemeyeceğini açıklaması üzerine tarafların beyanları alındı.
“BU FİLM BİR UMUT HİKAYESİ”
Davalı Kırmızıgül, Hilmi Topal’ın vefatının ardından borçları konusunda ailesine yardımcı olduğunu ifade ederek “Bu film yalnızca Hilmi Topal’ın hikayesi değil, 1990’lı yıllarda 3 gencin Hilmi Topal ile tanışma ve yola çıkma hikayesi. Bu film bir umut hikayesi.” dedi.
Boyut Film’in avukatlarından Hatice Ufuk Sıtkı da filmde Hilmi Topal’ın kişilik haklarının zedelenmediğini savunarak “Keza zedelendiği düşünülse bile kişi öldüğünde bu kişilik hakları ortadan kalkar. Tedbir talebinin reddini istiyoruz.” ifadesini kullandı.
-
Gazete manşetleri6 ay önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Televizyon9 ay önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri5 ay önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Gazete manşetleri9 ay önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz6 ay önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri6 ay önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri8 ay önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Diğer4 ay önce
Ahmet Hakan: Sokak röportajı yasaklansın