Gazete manşetleri
Anadolu Ajansı Genel Müdürü: İmamoğlu’na dava açacağız
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Karagöz: İmamoğlu’nun açıklamasından sonra AA çalışanları tutanakları toplarken çeşitli saldırılara uğradı. Bu yüzden dava açacağız.
Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, seçim sürecinde ajans üzerinden yürütülen tartışmayı değerlendirdi.
Habertürk canlı yayınında AA’nın Cumhurbaşkanı Seçimi sonuçlarını yayımlama sürecine ilişkin açıklamalar yapan Karagöz, sahadaki çalışanlardan ulaşan verileri geliş sırasına göre abonelerine sunduklarını belirtip “Bazı kanallarda bazı yorumcuların ilk gelen verileri beğenmedikleri, ilk gelen verilerden rahatsız oldukları için AA’yı tartışma gereği duyduklarını” savundu.
“Bunu bir hakikatin parçası olarak görmediler. Bunu bir manipülasyon olarak gördüler. Dolayısıyla AA’yı gündem yaptılar” diyen Karagöz, özetle şunları söyledi:
HERKES ÇOK İYİ BİLİYOR: Peki hakikat nedir? AA’nın abonelerine servis ettiği ilk veriler gerçekten de ilk veriler mi? AA burada bazı verileri geç, bazı verileri erken mi veriyor? İşin aslı şu, bize gelen veriler, esasında siyasetle ilgilenen herkes bunu çok iyi biliyor, sandıkta işi hızlı bitiren sandık ekiplerinin tutanaklarından geliyor. Bir ilçede 60 seçmen varsa o ilçe işini hızlıca bitiriyor, imza altına alınıyor ve tutanaklar bize geliyor.
İLK VERİ ELAZIĞ’DAN GELDİ: Bu seçimde bize ilk Elazığ’dan veri gelmiş. 59 seçmen var o sandıkta. Hemen saymışlar, imza altına almışlar. Burada Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a 47 oy var. Sayın Kılıçdaroğlu’na 12 oy var. Bu veri bize saat 17.03’te gelmiş. Yani 59 oyu 3 dakika içinde saymışlar, imza altına almışlar ve bunun görseli oluşmuş. 17.13’te Erzurum’dan gelen bir sandıkta 35 oy var. Çok hızlı bir şekilde saymışlar. 30 oy Recep Tayyip Erdoğan’a, 5 oy Kemal Kılıçdaroğlu’na.
TARTIŞMA DAHA DA BÜYÜK OLACAKTI: Biz abonelerimize verilerimizi yaklaşık yüzde 10 gibi anlamlı bir veri seti oluştuğunda verdik. Yüzde bir, iki, üçlerde vermedik. Eğer verseydik tartışma daha da büyük olacaktı. Çünkü o bölgede oylarda daha da büyük fark vardı.” dedi.
HAKİKAT: Türkiye’de hemen hemen tüm kanallar, muhalefet tarafını destekleyen kanallar, tarafsız duran kanallar, açıktan Cumhurbaşkanımıza destek veren kanallar, herkes bizim abonemiz. Bizi eleştirenler de bizim abonemiz. Fakat biz verileri belli bir seviyeye gelene kadar tuttuk. O zaman da şunu söylediler, ‘Demek ki sonuçlar istedikleri gibi gitmiyor. O yüzden verileri tutuyorlar.’ Hayır. AA, 103 yıldır kamuoyu ve abonelerine sadece hakikati verdi. Burada da aynısı oldu. Verileri geliş sırasına göre verdik ve asla veriler arasında bir ayrım yapmadık. Artık kamuoyunun seçim sistemini bilmesi gerekiyor. Kamuoyu biliyor da televizyonlarda yorum yapan insanlar, ‘Anadolu Ajansı manipülasyon yapıyor. Verilerle oynuyor.’ dediklerinde boşa düşeceklerini, söyledikleri sözün anlamsız olduğunu ve bir karşılığının olmadığını artık öğrenmeliler diye düşünüyorum. Çünkü biz bu seçime 2022 Şubat ayından beri hazırlanıyoruz.
VERİLER AYNI ÇIKTI: Bir muhalif kanalda Cumhurbaşkanı Erdoğan değil de Sayın Kılıçdaroğlu sandıkların yüzde 80’i açılana kadar öndeydi. O kanal o veriyi gösterip, ‘AA manipülasyon yapıyor.’ diyor. Hakikat öyle değil. Orada bir manipülasyon var, fakat o manipülasyonu AA yapmıyor.
Bu seçimde Sayın Kılıçdaroğlu’nun önde bulunduğu bir durum olmadı ama siz bazı tutanakları elinizde tutarsanız, bazı tutanakları abonelerinize servis etmezseniz o zaman olur böyle bir durum. Fakat AA bunu yapmıyor. AA, tutanakları kendisine geldiği gibi abonelerine servis etti. Sonunda da AA’nın verileriyle yaklaşık 4-5 saat sonra YSK’nın verileri aynı çıktı. Bir kez daha AA abonelerine doğru, düzgün, hiçbir tartışmaya mahal vermeden verilerini bu seçimde de servis etti.
BU SEÇİMDE KABUL EDİLDİ: Çok sayıda tebrik aldık. Herkes AA’nın verileri gayet doğru, hızlı ve sorunsuz şekilde verdiğini kabul etti. Bizim işimizi doğru ve düzgün yaptığımızı zaten YSK’nın kesin olmayan resmi sonuçları ifade etti. Bu süreçte tabii ki AA üzerinden bir gündem oluşturmak bazı siyasilerin tercihi oldu. Fakat sevindiğim bir şey var, 14 Mayıs akşamı saat başı televizyonlara çıkarak 103 yıldır sadece haber veren AA’yı hedef alan o siyasileri 28 Mayıs’ta görmedik. ‘AA manipülasyon yapıyor. AA’nın verilerine güvenmeyin.’ diyen bir siyasi görmedik. Demek ki 14 Mayıs’ta olduğu gibi 28 Mayıs’ta da AA’nın verileri doğru, düzgün ve tartışma olmaksızın abonelerine servis ettiği kabul edilmiş oldu. Bundan dolayı çok mutluyum.
DAVA AÇACAĞIZ: (Ekrem İmamoğlu sorusu üzerine) Hukuk birimimiz gerekli düzenlemeleri yaptı, kendisine dava açacağız. Bizim en büyük sermayemiz itibarımız ve ona en ufak zarar gelmesin diye elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. 2 bin 500 arkadaşım gece-gündüz çalışarak Anadolu Ajansı’nın itibarlı bir kurum olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Ama buna rağmen bize birisi hala ‘Manipülasyon yapıyorsunuz, yalan söylüyorsunuz’ diyorsa bu bizim itibarımıza yönelik bir saldırıdır, tabii ki dava açacağız.
Sayın İmamoğlu’nun açıklamasından sonra, Anadolu Ajansı çalışanları görev yaparken, arkadaşlarımız sonuç tutanaklarının görsellerini toplarken çeşitli sözlü ve fiziki tacizlere maruz kaldılar. Bu yüzden dava açacağız.
MAHCUP OLDULAR: 14 Mayıs’ta saat başı ‘Anadolu Ajansı manipülasyon yapıyor’ diyenler, 15 Mayıs’ta mahcubiyet içinde kaldılar ve 28 Mayıs’ta hiçbiri o kürsüye çıkıp herhangi bir açıklama yapmadı. Biz ise 15 Mayıs’ta olduğu gibi 29 Mayıs’ta da buradayız.
İTİBARLARINI DÜŞÜRÜYORLAR: Yorumculara gelince, imajlarını, itibarlarını düşünmüyorlar ve Anadolu Ajansı’na mesnetsizce saldırabiliyorlar. Belki de böyle yaptıkları için var olabiliyorlardır, onu da kendilerinin çalıştığı kurumlar düşünsünler. Eğer Anadolu Ajansı’na mesnetsiz bir şekilde, hiçbir dayanağı olmadığı halde sadece verdiği sonuçlardan memnun olmadığınız için saldırıyorsanız bu sizin itibarınızdan götürür. Anadolu Ajansı, 15 Mayıs’ta da 29 Mayıs’ta da alnı ak, başı dik, işini dosdoğru yapmış olmanın özgüveniyle burada.
DÜNYANIN EN İYİSİ: Bir de ‘Anadolu Ajansı yazılım kullanmış’ diyorlar. Evet, yazılım kullandık. Yazılım kullanmadan sonuçları abonelerimize vermemiz, o sonuçları toplamamız mümkün değil. Yazılım ekibimize de ayrıca teşekkür ediyorum. Çünkü Türkiye’nin değil, dünyanın en iyi seçim takip yazılımını biz kullanıyoruz.
Gazete manşetleri
Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
14-28 Mayıs Genel Seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’a kaybetti.
Seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığı muhalif cephede tartışmalara neden oldu.
Kılıçdaroğlu’nu eleştiren isimlerden biri de Sözcü yazarı Uğur Dündar.
Uğur Dündar, katıldığı bir televizyon programında yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel seçimlerde aday olması ile muhalefetin tarihi bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak “Tarih onu asla affetmeyecek” dedi.
Dündar ayrıca geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında cumhurbaşkanlığı seçimi için ‘Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğini, CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini’ kaleme aldı.
Kılıçdaroğlu, kendisini ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef alan CHP yandaşı Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar’a açık mektubumdur…
Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü…
Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…
“Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; “İnadına mini etek, inadına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…
Sağlık skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” yapan, andıçların Uğur Dündar’ı…
“SİZİN ÇARKINIZ YİNE ‘ŞANLI ŞANLI’ DÖNER”
Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.
Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.
1960’lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…
İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik…
Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.
Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!
Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6’lı masanın liderleri ile yaptık.
Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de…
Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…
Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…Pislikler döküldü yürüdük…
“SİYASİ RÜŞVET ALDINIZ” İMASINA SUSMAM!
Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.
Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.
Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!
Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.
Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.
Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.
Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6’lı masa bileşenlerine “siyasi rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!
“TARİH KİMİ AFFEDECEK, KİMİ AFFETMEYECEK?”
Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey’in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır.
Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.
Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.”
Gazete manşetleri
Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti
Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
Gazeteci Muhammed Tayyar Türkeş, muhafazakar yazar Abdurrahman Dilipak hakkında ilginç bir iddiayı sosyal medya hesabından paylaştı.
15 Temmuz sonrası röportaj yaptığı Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
İddiaya göre Bursa TV’de yayınlanan röportaj sonrası Dilipak, Türkeş’ten oğlunun İsrailli ortakları ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde girdiği bir ihale konusunda yardım istedi.
Türkeş’in paylaşımı şöyle:
İŞİ İSRAİLLİ PARTNERİMLE YAPIYORUM
“Şimdi Dilipak..
15 Temmuz sonrası Abdurrahman Dilipak ile Bursa TV olarak evinde bir röportaj gerçekleştirdik.
Bu röportaj bitiminde Bursa’dan geldiğimizi bildiği için bize Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde oğlunun bir işinin olduğunu ve halle olması için yardım etmemi istedi.
Ve ertesi gün oğlu Taha ile Beylerbeyi Mado’da buluştuk.
Nasıl yardımcı olabileceğimi sorduğumda,
Bursa Büyükşehir belediyesine sanal şehir uygulaması için teklif verdiğini kamerayla tüm şehrin Sokak sokak adım adım dolaşılacağını kaydedeceklerini isterse insanların burada Bursa’ya gelmeden sanal ortamda gezebileceklerini anlattı.
Ben de kendisine Türkiye’de böyle bir teknolojinin olmadığını bu teknolojinin hangi ülke menşeili olduğunu sordum.
O da bana, “İsrailli bir ortağım var!
Bu teknoloji İsrail’e ait ben bu işi partnerim ile beraber yapıyorum” dedi.
“Bir bakacağım” diyerek yanından ayrıldım.
Bursa’ya döndüğümde ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki o dönem yetkili o işe bakan arkadaşla görüşerek aynen şu cümleleri söyledim. (Fehim)
“Bak” dedim “Bu Abdurrahman Dilipak Denen kişinin oğlunun kartı ve bu şirketin ortağı bir Yahudi eğer bu şirkete Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden herhangi bir iş verdiğinizi duyarsam canınızı okurum” diyerek elimden geleni yaptım.
Hikaye bu kadar..
Ne Dilipak, Ne de Elleri…”
https://x.com/tayyarturkes/status/1777640673275007384?s=46&t=36bb5QIaP8Zy2yh6yMBx_Q
Gazete manşetleri
Mustafa Sandal’dan Aleyna Tilki’ye tavsiye: Bırak dışarıyı, şarkılarına konsantre ol
Mustafa Sandal, Aleyna Tilki ve menajeri arasında yaşanan tartışma hakkında, “Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” dedi.
Mustafa Sandal, son dönemde Aleyna Tilki ile menajerinin arasında yaşanan tartışma hakkındaki konuştu. Sandal, “Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol” ifadesini kullandı.
Habertürk’ten Eren Gürel’in haberine göre, Tilki’ye tavsiyelerde bulunan Sandal, “Aleyna, çok özel bir yetenek. Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. İstemediğin yerlere sürüklendiğin anlar da olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Kendi yeteneğine güveneceksin bence. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol. Pozitif ol her zaman. Benim düşüncem bu yönde” dedi.
‘DAHA ÇOK HIRSLANIP, DAHA ÇOK İSTEMESİ LAZIM’
Sandal sözlerine, “Ben böyle bir zorbalığa maruz kaldıysam da umursamadım. Bana bile engel teşkil etmedi bu durumlar. Hep şarkılara konsantre oldum. Olmuşsa da teğet geçmiştir beni… Belki bizim için de haz etmeyenler olmuştur. Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” diye devam etti.
Muhabirlerin, “Yılbaşı ve özel günlerde sahnede oluyorsunuz. Bir özel günü evde geçirmek ister misiniz?” sorusuna yanıt veren Sandal, “Bizim işimiz bu. Nasıl ki hemşire, doktor işinin başında oluyorsa biz de sahnede olmak zorundayız. Özel günlere benim bakış açım biraz farklı. Hayat ile olan ilişkim, sağlıklı olduğum her gün aslında özel gün. Çocuklarınla olduğun bir günde pozitif bir gün geçirebiliyorsan zaten özel gün diyebiliriz buna. Ben öyle bakmıyorum hayata yani… Hayata her adımımı attığım gün, her sabaha uyandığım gün özel bir gün aslında…” ifadelerini kullandı.
‘TAMAMEN NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMIŞ BİR YIL OLSUN’
2023 yılını da değerlendiren Mustafa Sandal, “2024 ülkemize ve bütün dünyaya güzel enerjiler getirsin. Duyduğumuz abuk sabuk şeyler inşallah olmaz. Ben tamamen negatif enerjilerden arınmış bir yıl olsun istiyorum. 2023’te çok kötü günler yaşadık. Deprem canımızı çok yaktı. Birlikte kenetlenip, pozitif şeyler yaşamaya ihtiyacımız var” dedi.
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 yıl önce
Aslı Erdoğan: Sesimizin Almanya’da ustalıkla kısıldığını düşünüyorum
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon3 yıl önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz2 yıl önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
Hande Fırat’ın eşi Ukrayna’yı işte böyle dolandırdı !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar