Gazete manşetleri
Cumhuriyet’te Pandora’nin kutusu açıldı… Akın Atalay ahlaksız teklifi ifşa etti ….

Eski Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Alev Coşkun ve Mustafa Balbay‘ı temsilen kendisini cezaevinde ziyaret eden bir milletvekilinin, “vakıfta yeni bir yönetimin oluşmasını kabul ederse 1-2 haftada tüm Cumhuriyet tutuklularının serbest kalacağı” teklifinde bulunduğunu söyledi.
Halk TV bünyesinde yakın zamanda çıkarılması planlanan basılı gazetenin başına eski Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın getirilecek olmasının yankıları sürüyor.
Eski Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu’nun, çıkarmaya karar verdikleri gazetenin başına getirildiğini Aykut Küçükkaya’nın getirileceğini açıklamasının ardından başlayan tartışmalara değindi.
Atalay, Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve yazarları tutuklandıktan sonraki dönemde Alev Coşkun ve Mustafa Balbay’ı temsilen bir milletvekilinin kendisini Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiğini belirterek, “Vakıfta yeni bir yönetim oluşmasını kabul etmemi, belli sayıyı geçmemek üzere isim önermemi, aralarında benim adımın da olabileceğini, eğer bu öneriyi ve çözümü kabul edersem en geç 1-2 haftada tüm Cumhuriyet tutuklularının serbest kalacağını söyledi” diye yazdı.
Atalay, Twitter hesabındaki paylaşımlarında hem Aykut Küçükkaya’nın kendilerinin gazeteden uzaklaştırılarak hapse konuldukları dönemde yaptıklarını ve topladığı imzaları hem de gazete yönetimini ele geçiren Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Alev Coşkun ile eski CHP milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın kendisine yaptıkları ve “ahlaksız” olarak nitelendirdiği teklife dair bilgiler verdi.
Akın Atalay’ın, o dönem Cumhuriyet’te yaşananların içyüzünü ifşa eden paylaşımları şöyle:
‘GENEL YAYIN YÖNETMENİ OLUŞ SÜRECİNDEKİ TUTUMUNU GÜNDEME GETİRDİ’
“Gecikmiş bir açıklama: 1- Geçtiğimiz günlerde @halktvnin patronu@cafermahiroglu Twitter’dan bir paylaşım yaptı. Yakında yeni bir gazetenin yayınına başlayacaklarını ve gazetenin genel yayın yönetmeninin @aykutkucukkaya olacağını söyledi. Buna ilk tepkiyi @sahmetsahmet verdi. Aykut Küçükkaya’nın yakın geçmişte Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni oluş sürecindeki tutumunu gündeme getirdi. Ardından Küçükkaya Şık’a yönelik cevap verdi. Tartışma ikisi arasında yürürken Cumhuriyet gazetesinin eski imtiyaz sahibi Orhan Erinç ve Küçükkaya’dan önceki genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu da Ahmet Şık’ı doğrulayan ve Küçükkaya’nın o süreçteki tutumunu hatırlatan kısa paylaşımlar yaptı.”
4- tartışma yaşadım. Gazeteden ayrılmak durumunda kaldığımız Eylül 2018’den sonra yaşanan sıcak tartışmaların ardından bir ilke belirleyip, bundan sonra uzunca bir süre -eski yönetime yönelik ağır, incitici, haksız ve gerçek dışı ithamlara cevap vermeyi kaçınılmaz kılan zorunlu
— Akın Atalay (@av_akinatalay) June 13, 2022
“Bendeniz de aynı dönemde, aynı gazetede yönetim kademesinde görev yapmış biri olarak ne yapmalıyım diye epeyce düşündüm. İç dünyamda derin bir tartışma yaşadım. Gazeteden ayrılmak durumunda kaldığımız Eylül 2018’den sonra yaşanan sıcak tartışmaların ardından bir ilke belirleyip, bundan sonra uzunca bir süre -eski yönetime yönelik ağır, incitici, haksız ve gerçek dışı ithamlara cevap vermeyi kaçınılmaz kılan zorunlu bir durum olmadıkça- o sürece dair artık bir değerlendirme, açıklama yapmayacaktım. İleride o süreçte yaşadıklarımızı, hatta becerebilirsem Cumhuriyet gazetesinde çalıştığım, çoğu yöneticilikle geçen uzun yıllarda tanık olduklarımı derli toplu yazmayı planlamıştım.”
‘KAN KUSUP KIZILCIK ŞERBETİ İÇTİK’
“Tabii ki, alacakaranlık gibi hepimizin üstüne çökmüş bu otoriter siyasi iktidardan ve siyasi, yargısal iklimden kurtulduktan sonra. Küçükkaya’nın genel yayın yönetmenliği döneminde gazetede birçok defa bize dair ağır ve haksız ithamlar oldu. Gazete ve çalışanlar zarar görmesin diyerek çoğunda kan kusup kızılcık şerbeti içtik. Küçükkaya’nın gazeteyi “kurtarma operasyonuna!!!” birlikte giriştiği ve beraberce yönetimi üstlendiği diğer arkadaşları ile anlaşmazlığa düşüp 3,5 yıllık birlikteliklerini bitirmesi, sonrası yeni yayınlanacak bir gazeteye genel yayın yönetmeni olması esasen beni hiç ilgilendirmiyor. Bu konunun doğrudan taraflarının, önerenlerin, destekleyenlerin tercihidir.”
“Bununla birlikte “gazetecilik kahramanı”, “Uğur Mumcu’ların, İlhan Selçuk’ların ruhunu taşıyan kişi” filan gibi yakıştırmalar yayılmaya çalışılınca iki kelam etmenin ve bazı gerçekleri, yaşanmışlıkları paylaşmanın artık ahlaki bir gereklilik olabileceğini düşündüm. Böylece, hem saygıdeğer ve kıymetli arkadaşlarım Orhan Erinç ve Murat Sabuncu’ya hem de haklı bir soruyu gündeme getiren ama sorusu cevaplanmak yerine kendisine “yalancı” denilerek ağır bir haksızlık ve itham yapılan Ahmet Şık’a naçizane bir katkı sunmuş olacaktım. Bu sabrınızın sınırlarını aşan uzun girişten sonra gelelim bir anekdota. Diğer yaşananlar sonraya kalsın.”
‘İMZA LİSTESİNİN BAŞINDA AYKUT KÜÇÜKKAYA VARDI’
“Bir anekdot: Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve yazarları tutuklandıktan iki hafta, ben tutuklandıktan birkaç gün sonra gazetede çalışanlar arasından bir grup tüm çalışan ve yazarların %30-35’ine denk düşen sayıda yaklaşık 60 imzalı bir bildiri yayınlamış (bkz: aşağıda), bir örneğini havuz medyasından eskiden solcu bilinen sonradan ateşli iktidar savunucusu olan bir gazeteciye sızdırmış, bir örneğini de o dönem yaşı ve sağlık durumu nedeniyle tutuksuz olan vakıf başkanı Orhan Erinç’e vermişlerdi. İmza listesinin başında Aykut Küçükkaya vardı.
11- Bir anekdot:
Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve yazarları tutuklandıktan iki hafta, ben tutuklandıktan birkaç gün sonra gazetede çalışanlar arasından bir grup tüm çalışan ve yazarların %30-35’ine denk düşen sayıda yaklaşık 60 imzalı bir bildiri yayınlamış (bkz: aşağıda), pic.twitter.com/tusZnLIAsK— Akın Atalay (@av_akinatalay) June 13, 2022
“Büyük çoğunluğu hapse atılan çalışma arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep ediyorlardı, demek isterdim. Ama öyle değil. Talepleri farklıydı. Diyorlardı ki, ‘eski vakıf yöneticileri bir araya gelip ortak çözüm bulsunlar, ama bulunacak çözüm bizi de dikkate almalı, yeni oluşturulacak vakıf ve gazete yönetiminde bizden de birileri olmalı’. Eski vakıf yöneticileri dedikleri, sonradan, “bunlar FETÖ’cü, bunlar PKK’lı, gazeteyi FETÖ ele geçirdi” diye Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine ihbar mektubu göndermekte ya da ağır iftira niteliğindeki beyanlarını yaymakta beis görmeyecek ahlaki seviyeye ulaşmış olanlardı.”
‘ÖNERİYİ KABUL EDERSEM EN GEÇ 1-2 HAFTADA TÜM CUMHURİYET TUTUKLULARININ SERBEST KALACAĞINI SÖYLEDİ’
““Arabuluculuk” yapsın diye Silivri cezaevine gönderdikleri kendi meşreplerinden bir milletvekili, hapisliğimin üç ya da dördüncü gününde cezaevine ziyaretime geldi. Söze, “Akın bey merhaba, ben …. milletvekili (X), buraya sayın ………..’nın yetkilendirmesi ile geldim” diye başladı. Hemen ardından hiç geçmiş olsun filan bile demeden direkt konuya girdi. Elindeki bahsi geçen 60 imzalı bildiriyi göstererek, kendisinin aynı zamanda Alev Coşkun ve milletvekili arkadaşı Mustafa Balbay’ı da bu konuda tam yetkiyle temsil ettiğini, vakıfta yeni bir yönetim oluşmasını kabul etmemi, belli sayıyı geçmemek üzere isim önermemi, aralarında benim adımın da olabileceğini, eğer bu öneriyi ve çözümü kabul edersem en geç 1-2 haftada tüm Cumhuriyet tutuklularının serbest kalacağını söyledi.”
18- eğer bu öneriyi ve çözümü kabul edersem en geç 1-2 haftada tüm Cumhuriyet tutuklularının serbest kalacağını söyledi. Tabii ki bu ahlaksız teklifi reddetmem gerekiyordu, ama bizim hapiste olduğumuzu ve bu konuda halen gazetede olan yönetici arkadaşlarımız ne derse onların
— Akın Atalay (@av_akinatalay) June 13, 2022
“Tabii ki bu ahlaksız teklifi reddetmem gerekiyordu, ama bizim hapiste olduğumuzu ve bu konuda halen gazetede olan yönetici arkadaşlarımız ne derse onların kararına uyacağımı ifade ettim. Bir sonraki ziyarete gelişinde, gazetedeki arkadaşlarımızın -böylesi bir kirli pazarlığı mideleri kaldırmadığı için olsa gerek- kendisiyle böylesi bir öneriyi görüşmeyi reddettiklerini söyledi. Ben de, hararetle aracılık yaptığı öneriyi hiç duymamış saymayı yeğlediğimi, bu konuda bir daha görüşmek için gelmemesini söyledim. (Bu görüşmenin benzerinin aynı milletvekili tarafından aynı günlerde Cumhuriyet davasından tutuklu birkaç arkadaşımızla daha aynı içerikte yapıldığını öğrenince rahatladım.”
“Yalnızca iki kişi arasında ispatı mümkün olmayan bir görüşme olmaktan çıkmasına sevindim. Bu gerçek bütün yönleriyle anlaşılıp, ortaya döküldükten sonra bile bu ahlaksız girişimin sahipleri ile o bildiriye imza atan kimileri gazetede yönetim, makam, koltuk pazarlığı yaparak birlikte çaba göstermeye devam ettiler. Herkesin yakından bildiği, izlediği süreç sonunda da emellerine ulaşıp vakıf ve gazete yönetimini birlikte üstlendiler. Çok daha fazlası var ama onlar daha sonra…”
NE OLMUŞTU?
TİP Milletvekili Ahmet Şık, Halk TV’nin basılı yayının başına eski Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın getirilmesine tepki gösterdi.
Twitter’dan paylaşım yapan Şık, “Cumhuriyet gazetesine yönelik kumpasta Alev Coşkun’la birlikte Sarayın yalancı muhbiri, savcının yalancı tanığı olup iş arkadaşlarını koltuk sevdası uğruna hapse gönderen Aykut Küçükkaya mı İpekçi, Emeç, Mumcu’nun ruhunun taşıyıcısı olacak?” ifadelerini kullandı.
Gazete manşetleri
Erdoğan’ın yeni gözdeleri ve gözünden düşen gazeteciler

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, AKP’li Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son üç yıldaki yurt dışı gezilerinde özel uçağına binen gazetecileri tarayıp “gözde ve gözden düşen gazeteci ve kurum” listesi çıkardı.
T24’de çıkan habere göre “Davet edilen gazeteciler listesi, Erdoğan’ın itibar barometresi gibi!” diyen Bildirici’nin aktardığına göre, Erdoğan’ın “gözde”lerinin başında Haber Global Genel Yayın Yönetmeni Taha Dağlı, NTV Genel Yayın Yönetmeni Nermin Yurteri, CNN Türk Programcısı Hande Fırat ve A Haber Genel Müdürü Abdulhalik Çimen var.
Erdoğan’ın gezilerine değinen Bildirici, AKP’li Cumhurbaşkanının 2022 yılında 20, 2023 yılında 17 ve 2024 yılında da 14 olmak üzere üç yılda toplam 51 yurt dışı geziye çıktığını hatırlattı.
Bildirici, “itibar barometresinde gözden düşenler” diyerek 2014-2017 yıllarında en çok davet edilen gazetecilerin başında gelen Ali Adakoğlu (16 davet), Selçuk Tepeli (14 davet) ve Murat Kelkitlioğlu’nun (13 davet) artık uçağa adım atamadıklarına dikkati çekti.
Bildirici, “gözden düşen” diyerek ayrıca şu isimleri sıraladı: Ekrem Kızıltaş, Erdal Şafak, Ergün Diler, Vahap Munyar, Nihal Bengisu Karaca, Fikret Bila, Nuri Elibol, Verda Özer, Nuh Albayrak ve Nagehan Alçı.
Bildirici’nin aktardığına göre, 2022 yılında 5-6 geziye çağrılan gazeteciler Mustafa Yıldız, Sami Dadağlıoğlu, Esra Elönü ve Ünal Kaya da 2023’te daha az davet edildiler; 2024’te ise davetli listesinde hiç görünemediler. İlk yılların sık davet edilenlerinden İbrahim Karagül, Turgay Güler, İsmail Kapan, Hakan Çelik ve Mustafa Kartoğlu, yine Erdoğan’ın gezilerine çağrılıyorlar ama eskiye oranla çok daha az. 2022’de tam sekiz geziye katılan Hacı Yakışıklı da Yeni Akit’ten ayrılıp TV100’e geçtikten sonra artık eskisi kadar gözde değil, 2024’te sadece bir geziye çağrıldı.
Milliyet yazarı ve CNN Türk yorumcusu Zafer Şahin de “itibar barometresi”nde gerileyen gazetecilerden biri. 2022’de beş geziye çağrılan Zafer Şahin, 2023’te hiç geziye davet edilmedi, 2024’te de sadece bir geziye katılabildi.
YENİ GÖZDELER
TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Serdar Karagöz, gezilerin neredeyse tamamında yer aldılar. TRT ve AA’dan, genel müdürler dışında isimler de bazı gezilere katıldı.
“İtibar barometresi”nin zirvesinde yer alan isim Haber Global Genel Yayın Yönetmeni Taha Dağlı; Erdoğan’ın 2022 yılında 12, 2023’te 9 ve 2024’te de 10 dış gezisine katıldı.
Taha Dağlı’yı, üç yıl içinde toplam 20 geziyle NTV Genel Yayın Yönetmeni Nermin Yurteri, 18 geziyle Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi ve CNN Türk Programcısı Hande Fırat, 17 geziyle A Haber Genel Müdürü Abdulhalik Çimen, 15 geziyle 24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek ve 13’er geziyle Demirören Medya TV Grup Başkanı Murat Yancı ve 24 TV Programcısı Belkıs Kılıçkaya izliyor.
Erdoğan ve iktidarın “medya itibar barometresi”nin başındaki bu isimlerden sonra sırasıyla Hilal Kaplan, Okan Müderrisoğlu, Mehmet Acet, Nazlı Çelik, Abdülkadir Selvi, Banu El, Mehmet Yeşilkaya, Ahmet Hakan, Zahid Akman, Ferit Ersoy ve Ömer Özkök geliyor.
GÖZDE KURULUŞLAR
Basılı gazeteler içinde en çok davet edilen şüphesiz Sabah gazetesi. Son üç yılda bu gazetenin temsilcileri tam 49 geziye katıldı.
Sabah’ı, 45 geziyle Yeni Şafak, 39 geziyle Hürriyet, 38 geziyle Akşam gazetesi izledi. Milliyet, Türkiye ve Yeni Akit gazetelerinden temsilciler de davetliler arasında sık görüldü. Ama Diriliş Postası, Milat ve Posta da daha az da olsa çağrıldı Erdoğan’ın gezilerine.
Televizyon kanalları arasında da TRT’den sonra en çok geziye katılan medya kuruluşu 24 TV. Erdoğan nezdindeki “itibar barometresi”nde NTV, A Haber, CNN Türk, Haber Global, TV100, Habertürk TV, Beyaz TV, Ülke TV, TV Net, Kanal 7 ve öbürleri izliyor.
Medya grupları olarak da en başta gelen Turkuvaz Medya. Onu Demirören Medya izliyor. Türk Medya ve Albayrak grupları daha geriden geliyor.
Gözden düşen kuruluşlar
Daily Sabah ve Türkgün, itibar barometresinde inişe geçen kuruluşlar. Daily Sabah temsilcileri 2022’de 4, 223’te de 4 geziye katılmışken, 2024’te sadece bir geziye davet edildiler. Son iki yıldır da Türkgün’den hiç kimse gezilere alınmıyor.
Bengütürk 2022’de sekiz geziye davet edilmişken, bu sayı 2023’de 2’ye, 2024’te de 1’e düştü.
Aynı şekilde TRT World, Kanal D, TGRT, ATV ve Akit TV de itibar barometresinde inişe geçmiş durumda. TGRT, ATV ve Akit TV’den hiç kimse 2024’deki gezilere katılamadı. TRT World ve Kanal D ise sadece 1’er gezide yer aldı.
Bildirici ayrıca, söz konusu uçak fotoğraflarını çeken isimlere de dikkati çekti; “Fotoğrafların çoğunda Cumhurbaşkanlığı fotoğrafçısı Murat Çetinmühürdar’ın imzası var. Birkaçında da Murat Kula (Cumhurbaşkanlığı), Mustafa Kamacı (AA) ve Kayhan Özer’in (AA) imzaları yer alıyor”
Gazete manşetleri
Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
14-28 Mayıs Genel Seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’a kaybetti.
Seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığı muhalif cephede tartışmalara neden oldu.
Kılıçdaroğlu’nu eleştiren isimlerden biri de Sözcü yazarı Uğur Dündar.
Uğur Dündar, katıldığı bir televizyon programında yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel seçimlerde aday olması ile muhalefetin tarihi bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak “Tarih onu asla affetmeyecek” dedi.
Dündar ayrıca geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında cumhurbaşkanlığı seçimi için ‘Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğini, CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini’ kaleme aldı.
Kılıçdaroğlu, kendisini ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef alan CHP yandaşı Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar’a açık mektubumdur…
Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü…
Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…
“Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; “İnadına mini etek, inadına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…
Sağlık skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” yapan, andıçların Uğur Dündar’ı…
“SİZİN ÇARKINIZ YİNE ‘ŞANLI ŞANLI’ DÖNER”
Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.
Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.
1960’lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…
İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik…
Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.
Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!
Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6’lı masanın liderleri ile yaptık.
Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de…
Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…
Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…Pislikler döküldü yürüdük…
“SİYASİ RÜŞVET ALDINIZ” İMASINA SUSMAM!
Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.
Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.
Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!
Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.
Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.
Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.
Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6’lı masa bileşenlerine “siyasi rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!
“TARİH KİMİ AFFEDECEK, KİMİ AFFETMEYECEK?”
Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey’in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır.
Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.
Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.”
Gazete manşetleri
Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti

Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
Gazeteci Muhammed Tayyar Türkeş, muhafazakar yazar Abdurrahman Dilipak hakkında ilginç bir iddiayı sosyal medya hesabından paylaştı.
15 Temmuz sonrası röportaj yaptığı Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
İddiaya göre Bursa TV’de yayınlanan röportaj sonrası Dilipak, Türkeş’ten oğlunun İsrailli ortakları ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde girdiği bir ihale konusunda yardım istedi.
Türkeş’in paylaşımı şöyle:
İŞİ İSRAİLLİ PARTNERİMLE YAPIYORUM
“Şimdi Dilipak..
15 Temmuz sonrası Abdurrahman Dilipak ile Bursa TV olarak evinde bir röportaj gerçekleştirdik.
Bu röportaj bitiminde Bursa’dan geldiğimizi bildiği için bize Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde oğlunun bir işinin olduğunu ve halle olması için yardım etmemi istedi.
Ve ertesi gün oğlu Taha ile Beylerbeyi Mado’da buluştuk.
Nasıl yardımcı olabileceğimi sorduğumda,
Bursa Büyükşehir belediyesine sanal şehir uygulaması için teklif verdiğini kamerayla tüm şehrin Sokak sokak adım adım dolaşılacağını kaydedeceklerini isterse insanların burada Bursa’ya gelmeden sanal ortamda gezebileceklerini anlattı.
Ben de kendisine Türkiye’de böyle bir teknolojinin olmadığını bu teknolojinin hangi ülke menşeili olduğunu sordum.
O da bana, “İsrailli bir ortağım var!
Bu teknoloji İsrail’e ait ben bu işi partnerim ile beraber yapıyorum” dedi.
“Bir bakacağım” diyerek yanından ayrıldım.
Bursa’ya döndüğümde ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki o dönem yetkili o işe bakan arkadaşla görüşerek aynen şu cümleleri söyledim. (Fehim)
“Bak” dedim “Bu Abdurrahman Dilipak Denen kişinin oğlunun kartı ve bu şirketin ortağı bir Yahudi eğer bu şirkete Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden herhangi bir iş verdiğinizi duyarsam canınızı okurum” diyerek elimden geleni yaptım.
Hikaye bu kadar..
Ne Dilipak, Ne de Elleri…”
https://x.com/tayyarturkes/status/1777640673275007384?s=46&t=36bb5QIaP8Zy2yh6yMBx_Q
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Aslı Erdoğan: Sesimizin Almanya’da ustalıkla kısıldığını düşünüyorum
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon3 yıl önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz2 yıl önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri3 yıl önce
Hande Fırat’ın eşi Ukrayna’yı işte böyle dolandırdı !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar