Analiz
Berat Albayrak’ın beslemesi Ahmet Hakan’dan Kılıçdaroğlu’nda salvo!

Türkiye’de gazeteciliğin yüz karaları listesi hazırlansa, Ahmet Hakan kesinlikle ilk 3’te yer alır.
Hakan’a gazeteci denmesini doğru bulmamakla birlikte, eldeki malzemeye bakıp bu kanaate mecburen varıyorsunuz. Öyle kıvrak manevralar ve dönüşler yapar ki, kendisine bile defalarca tur bindirmiştir.
Bir bakarsınız Erbakan’ın kızına talip olmuş bir İslamcı, br bakarsınız Cem Küçük’ün deyimiyle “Aydın Doğan’ın garsonu”, bir de bakarsınız en sıkı Erdoğancı. “Medyanın Doğu Perinçek’i” adeta.
“Ahmet Hakan özüne döndü, zaten İslamcıydı” diye düşünebilirsiniz. Bence doğru değil bu tespit. Ahmet Hakan hiçbir zaman İslamcı olmadı ve onun dönebileceği bir özü de yok. Paradan, kadınlarla gününü gün etmekten, zevk ve sefa içinde yaşamaktan başka bir derdi yok. Onursuzluk bir yaşam biçimi onun için. “Askerden kaçmak için dalağı ile birlikte onurunu da aldırdı” demek geliyor insanın içinden. Ancak onu eskiden beri tanıyanlar bilir, dalağı varken de onuru yoktu Ahmet Hakan’ın.
Aslına bakarsanız bırak hakkında kelam edip kalem oynatmayı, yüzüne tükürmeye, adından her ne sebeple olursa olsun bahsetmeye bile değmeyecek bir pespayelik, bir kokuşmuşluk örneğidir Ahmet Hakan. Ben de elimden geldiğince kendime kaide olarak belirlediğim yaklaşımımı korumaya çalışıyorum. Bugün bir istisna yapacağım. Ahmet Hakan’ın dün akşam, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a yönelik sorularıyla ilgili canlı yayında yaptığı yorumuna dair birkaç kelam edeceğim.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a 10 tane soru yöneltmişti. Bu sorulardan birincisi “Damadın 128 milyar doları arka kapıdan, düşük kurla kimlere sattı?” şeklindeydi. Beşinci sorusu ise şöyleydi: “Paravan vakıflar aracılığıyla çocukların, yüzlerce milyon doları birbirine gönderiyor. Yurt kılıfı altında Manhattan’da gökdelen inşa ediliyor, çiftlikler satın alınıyor. Ailece bir araya geldiğinizde, birbirinizin yüzüne nasıl bakıyorsunuz? Hep merak etmişimdir bunu.”
Ahmet Hakan, CNN Türk canlı yayınında bu soruları gündeme alıp Kılıçdaroğlu’na çok sert sözlerle yüklendi: “Çığırından çıkmış, sosyal medyada yıllardır döndürülüp döndürülüp durulan mevzuları almış küt küt soru diye sormuş. Üslup da üslup değil. Yok damadın yok oğlun yok ailen. Bir ar aile işleri siyasette polemik konusu yapılmıyordu. Böyle bir centilmenlik anlaşması vardı.”
“Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde Merkez Bankası’ndan 128 milyar doları, kimlere satıldığı da belli olmayacak şekilde sıfırlaması, ailevi bir mevzu mudur? Yahut Erdoğan’ın çocuklarının kaynağı olmayan yüz milyonlarca doları yurt dışındaki paravan vakıflara transfer etmesi, Erdoğan ailesinin özeli midir? Bu paralar halkın cebinden çalınan paralar değil mi?” gibi soruları sormaya gerek yok şu tabloda. Zaten AKP’lilerin de, Ahmet Hakan’ın konuk ettiği eski CHP’li Dursun Çiçek ve Hakan Bayraktar’ın da umurunda değil bu hususlar.
Ahmet Hakan, işte bu umarsızlıktan cesaret alarak, milletin aklıyla alay ederek bu soruları sorabiliyor.
Olayın bir de geçmişi, perde arkası var. Ahmet Hakan, sert AKP muhalifi görünüp, hatta bu yüzden Sedat Peker’in adamından dayak yediği günlerde bile, Berat Albayrak’la ve abisi Serhat Albayrak’la ilişkilerini sıkı tuttu. Köşesinde hem Aydın Doğan ve arkasındaki sosyolojik grubun hem de bazen Erdoğan’ın tezlerini savundu. Ama bir hususta ibresi hiç şaşmadı: Berat Albayrak!
Ne zaman Berat Albayrak’la ilgili bir konu gündeme gelse, hemen öne atıldı, yalın kılıç savundu Berat Albyrak’ı. Çok sevdiğinden mi? Elbette hayır. Serhat Albayrak’ın medyada ne kadar güçlü olduğunu ve dengelerin onun lehine değiştiğini gördüğü için bu pozisyonu aldı.
2016 yılında, RedHack grubunun ele geçirdiği Berat Albayrak’ın maillerinde Ahmet Hakan’ın ne menem bir varlık olduğu daha net ortaya çıktı.
O dönem Doğan Medya Grubu’nun başındaki Aydın Doğan’ın damadı Mehmet Ali Yalçındağ, sık sık Serhat Albayrak’a, Berat Albayrak’a ve Erdoğan’ın özel kalem müdürü Hasan Doğan mailler gönderiyor ve patronu olduğu medya grubuna dair raporlar veriyordu.
Yalçındağ, o dönem genel yayın yönetmeni olan Sedat Ergin’in yerine
Hürriyet’in başına kimi getirmesi gerektiğini soruyor Albayrak kardeşlere.
Raporunda şu ifadelere yer veriyor: “Aydın bey Ahmet Hakan’ı düşünüyorum dediğinde ben Ahmet ile uzun toplantılar yaptım. Ahmet’te şunun farkındaki biz birbirimizi anlamalıyız ki birlikte çalışalım. Sonunda gördüm ki ben Ahmet’e kefil olabilirim. Benimle çok paralel düşünüyor. Ayrıca (Ahmet Hakan) sadece size bağlı olursam çalışırım, Vuslat hanım müdahale ederse çalışamam diyor.”
Ahmet Hakan genel yayın yönetmenliği koltuğuna Serhat ve Berat kardeşlerin sayesinde, onlarla sıcak ilişkilerini koruması ve bir dediğini iki etmemesi sayesinde oturdu. Mehmet Ali Yalçındağ da Hakan’ın Albayrak kardeşlere çalıştığını biliyordu. Bu yüzden Albayrak kardeşlere yaranmak için “Ahmet Hakan’a kefilim” diyor, kendi önerisi olarak sunuyor.
Ahmet Hakan, şimdi Albayrak kardeşlerin beslemesi olarak Kılıçdaroğlu’nun en haklı sorularını bile “Erdoğan’ın solcuları” refakatinde itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Ucuz beslemelik neyi gerektiriyorsa, onu yapıyor. Kaderini Albayrak kardeşlerin kaderi ile birleştiriyor, muhtemelen kıvraklığına da güvenerek, bunda da bir beis görmüyor.
Analiz
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum

Cüneyt Özdemir, Sezgin Baran Korkmaz’la ilişkisi hakkında, Hilal Kaplan’ın sorularına cevap verirken, bugüne kadar kapağını bile açmadığı Pelikancılar konusunu gündeme getirdi.
Hilal Kaplan’ı ve Pelikancıların lideri olan Serhat Albayrak’ı isim vermeden tehdit etti, “Pelikancıların belgeselini çekeceğim” dedi.
“Her gün 10 milyon insan bizi izliyor” şeklindeki sözleriyle dışa vurduğu “güç”ten aldığı destekle olacak, “Pelikancıları Erdoğan koruyup kolluyor” ifadelerini de kullandı.
Medyatrend’de dün yayınlanan haber-analizde Özdemir’in savunmasına ve suçlamalarına geniş bir şekilde yer verdim.
Bugün, Özdemir’in suçlamalarının perde arkasını, anlamını ve itiraflarını analiz etmeye çalışacağım.
Cüneyt Özdemir, Pelikan çetesine dair bugüne kadar medyaya en sert çıkışı yaptı ve en net suçlamaları yöneltti.
Pelikancıların Ahmet Davuoğlu’nu başbakanlıktan devirdiğini, para kaynaklarının belli olmadığını, ballı börekli yönetim kurulu üyeliklerine atandıklarını, troll orduları olduğunu ve Erdoğan tarafından korunup kollandıklarını belirtti.
İyi de, Pelikancılar yeni zuhur etmiş bir örgüt değil ki!
Ahmet Davutoğlu’nu başbakanlıktan devireli 6 buçuk yıl oldu. Evveli de var. Özdemir’in bahsettiği medya siteleri ile neler yaptıkları da biliniyor.
A Haber’i kara propaganda merkezi olarak kullanıp kimlerin hayatını altüst ettikleri ve hatta ölümüne neden oldukları hemen herkesin malumu.
Sen ki 32 yıllık gazetecisin, televizyoncusun; Pelikancıları gündeme getirmek için neden 7-8 yıl bekledin Cüneyt Özdemir?
İlla Hilal Kaplan’ın ya da bir Pelikancının sana “bulaşması” mı gerekiyor du?
Evet, öyle gerekiyordu, çünkü sadece kendi menfaatine odaklı bir insansın. Sana dokunmayan yılana “bin yaşa” diyenlerdensin.
Aslında o zihniyet sana dokunmuştu kısmen.
30 Mart seçimlerine kadar CNN Türk’teki 5N 1K’da yaptığın yayınlar nedeniyle, kara listeye girmiştin.
Bu yüzden yurt dışına çıkmış ve uzun süre de Türkiye’ye geri dönememiştin.
Pelikancıların kara listesinden çıkmayı nasıl başardın Cüneyt Özdemir?
Medyanın Saraya iliştirilmiş troykasını oluşturduğunuz Soner Yalçın ve Nedim Şener kankaların mı yardım etti? Aranızı onlar mı buldu?
Aslında kimsenin bir tespitte bulunmasına gerek yok.
Nasıl bir insan, ne menem bir gazeteci olduğunu sen kendin itiraf ettin Hilal Kaplan’la atışmanda.
“Ben bulaşmıyorum Hilal Kaplan’a. Herkesin yesin. Herkes kendi dünyasında gidiyor. Al yönetim kurulu üyeliği senin olsun. Al köşe yazarlığı senin olsun. Madem Hilal Kaplan bizim sulara geliyor. Bizi zan altında bırakıyor. O zaman biz de soralım Hilal’e” şeklindeki sözlerinle karakterini kendin ifşa ettin.
Herkes yesin, devleti gücü nispetinde hortumlasın, çalsın çırpsın, sen bulaşma!
Ta ki “b.k çukuru” olarak tanımladığı Pelikancılardan biri senin sularına girene kadar!
Nasıl bir gazetecisin, nasıl bir insansın sen?
Bugüne kadar, Gezi Parkı eylemleri gecesi, CNN Türk’ün yayınladığı “Pelikan belgeseli” konseptinde yayın yapıyordun;
Şimdi ise Pelikancıları ve liderleri Serhat Albayrak’ı, senin üzerine daha fazla gelmesinler diye “Pelikancılar belgeseli” yapmakla tehdit ediyorsun.
Madem böyle bir pislik bir çukur var, madem medyada senin ifadenle b.ka bulaşmayan yok; neden namuslu gazeteciliğin gereğini yapıp pisliği ifşa etmedin bugüne kadar?
Etmiyorsun, edemezsin!
Çünkü sen de…
Cüneyt Özdemir’in ifşaat ve itiraflarına dair analize yarın devam edeceğim. Zarflar var, TRT’de koltuk peşkeşleri var, Hilal Kaplan’ın Özdemir’e saldırmasının sebebi var ve önemli bir çok detay var.
Hepsini bir yazıda kısaca dile getirip tüketmek istemiyorum.
Nasipse yarın görüşmek ümidiyle…
Analiz
Cüneyt Özdemir, Hilal Kaplan’a fena saydırdı; “Pelikan yapısını Erdoğan koruyor” dedi, itiraflarda da bulundu

Cüneyt Özdemir, kendisine ait Youtube kanalında Serhat Albayrak’ın başında olduğu Pelikan grubuna dair çok ilginç açıklamalarda ve suçlamalarda bulundu.
Hilal Kaplan, Sabah’taki köşe yazısında Özdemir’in Sezgin Baran Korkmaz’la ilişkili olduğunu olduğunu iddia etmiş ve Özdemir’den açıklama yapmasını istemişti.
Özdemir’in Hilal Kaplan’a cevabı çok sert oldu. Özdemir cevap vermekle de kalmadı, Pelikan çetesi dosyasını açtı.
BİR BAŞBAKANI DEVİRMEK NASIL BİR ŞEY
Hilal Kaplan’a şu sözlerle seslendi Özdemir: “Gel Hilal’ciğim oturalım, bir konuşalım; bir başbakanı devirmek nasıl bir şey? Bir başbakanı devirecek bir yalıda oturmak nasıl bir duygu? Bunları sormamız lazım, bir noktada konuşacağız, hep rafa kaldırılacak değiller. Sen bu Pelikan yapısının neresindesin? Bu Pelikan yapısı nedir gerçekten siyasette? AK Parti’nin içindeki bu Pelikancılar nedir abicim? Köşe yazarlığından yalı sahibi olan insanlar var. Yalıda oturup ofis yapan insanlar var. Nasıl oluyor? Bu değirmenin suyu nereden geliyor. Abicim ne kesiyorsunuz? Bu koçlar nasıl yeniyor? Madem Hilal bize soruyor, bizim de Hilal’e bunları sormamız için bir hak doğuyor.”
ERDOĞAN, PELİKANCILARI KORUYUP KOLLUYOR
Özdemir, Pelikan çetesini Erdoğan’ın koruyup kolladığını belirtti ve bir belgesel hazırlayacaklarını şu ifadelerle duyurdu: “Bence şu Pelikan üzerine bir belgesel yapmalıyız. Bizim ekibe söyleyelim. Çok güzel bir şey. Kuruluşu, yaşama şekli, üyeleri, ballı börekli yönetim kurulu üyeliklerine gelmeleri, bir yalıdan Türk siyasetini nasıl yönlendirdikleri; bir yandan trol orduları konuşuluyor. Bunları konuşmalıyız. Madem medyada birileri birilerine hesap soruyor, bunları da sormalıyız. Sorulacak tabiki. Bunlar çıkmayacak mı sanıyorsunuz? Şimdi çıkmıyor, çünkü Erdoğan’ın arkasına saklanıyorlar. Erdoğan da ‘Bunlar bizi destekliyor’ diye koruyup kolluyor. Çok da yetenekli oldukları için değil.”
PELİKAN ÇETESİ İÇİN “B.K ÇUKURU” DEDİ
Özdemir, Pelikan çetesi için “b.k çukuru” benzetmesini yaptı. Hilal Kaplan’a da şöyle seslendi: “Madem bizi b.k çukuruna çekmeye çalışıyorsunuz, o b.k çukurunun da (Pelikancılar) biz belgeselini yapacağız, merak etmeyin. Şu Pelikan hikayesi yakın siyasette, hani Ahmet Davutoğlu anlatacağım anlatacağım deyip anlatmıyor ya. Kardeşim bu Pelikan yalısının değirmeninin suyu nereden geliyor? Soran yok şimdi. Ama bir gün sorarlar bu adamlara da elbette. ‘Siz ne kadar güçlüsünüz ki bir başbakanı koltuğundan ediyorsunuz?’ diye sormazlar mı? Bence sorarlar bir gün. En azından biz bu soruları ortaya bırakalım şimdi. Hilal’ciğim madem böyle helalleşiyoruz, konuşuyoruz; anlat bakalım bize şu hikayeyi, nasıl oluyor?”
“SİZE ZARFLA PARA YOLLAYALIM” DEDİLER
Özdemir programın bir kısmında Hilal Kaplan’a cevabi nitelikte, kariyeri ile ilgili açıklamalarda ve hatta itiraflarda bulundu. “AK Parti’nin en değer verdiği yer” dediği TRT’nin yöneticilerinin 5 kez genel yayın yönetmenliği, anormallik ve haber dairesi başkanlığı için teklif aldığını açıkladı. Bu teklifleri kabul etmediğini belirterek, şunları söyledi: “‘Sizin kanala biz ortak olalım. Kanala para verelim’ dediler. ‘İstemiyorum’ dedim. ‘Size zarflarla para yollayalım’ dediler. Abicim biz zarf marf istemiyoruz. Biz de yok o. Bütün medya dünyasında böyle, biliyorum. Zarflarla işliyor. Bu pisliğin bir parçası oldukları için herkesi bu pisliğin içinde zannediyorlar.”
HERKES YESİN, BULAŞMIYORUM
Hilal Kaplan ve benzerlerine “bulaşmadığını” anlatan Özdemir, ileride utançla hatırlayacağı şu ifadeleri kullandı: “Ben bulaşmıyorum Hilal Kaplan’a. Herkesin yesin. Herkes kendi dünyasında gidiyor. Al yönetim kurulu üyeliği senin olsun. Al köşe yazarlığı senin olsun. Madem Hilal Kaplan bizim sulara geliyor. Bizi zan altında bırakıyor. O zaman biz de soralım Hilal’e.”
YAZSANA ERSOY DEDE’Yİ
Özdemir, Sezgin Baran Korkmaz’dan para alanlar listesinde TRT’nin anchormani Ersoy Dede’nin de olduğunu belirterek Hilal Kaplan’a şunları söyledi: “TRT’nin yönetim kurulu üyesi olarak sorsana bunu. Hilal Kaplan, Ersoy Dede’yi pas geçiyor, o listeden yokum, beni zan altında bırakıyor. Yazsana kardeşim Ersoy Dede’yi.” Hilal Kaplan’ı da şöyle tanımladı Özdemir: “Hilal Kaplan, Erdoğan’ın gözdesi bir insan. Erdoğan’ın arkasına saklanan bir köşe yazarı. TRT’de ballı maaş alıyor. Hilal Kaplan’ın televizyon tecrübesi var mı? Sıfır.”
Cüneyt Özdemir’in programda söylediği sözleri ve Pelikancılara yönelik suçlamaları geniş bir şekilde özetledim. Özellikle geniş özet yaptım, çünkü tarihe not düşmek istedim. Her satırın arama motorlarında kayda girmesinin doğru olacağını düşündüm.
Cüneyt Özdemir’in Pelikancılara yönelik suçlamalarının ve itiraflarının perde arkasını, bunların ne anlama geldiğini ve Özdemir’in Pelikancıları neden tehdit ettiğini, bir sonraki yazımda analiz etmeye çalışacağım.
İleride, Erdoğan diktatörlüğünde medyanın işleyişinin nasıl olduğunu araştıracak olanlar, Özdemir’in ifşaatlarını ve itiraflarını özellikle izlemeli.
Analiz
Ahmet Hakan’dan Demet Akalın’a : Söz konusu olan paçozluk olunca sınır mınır hak getire

Demet Akalın‘ın sahnede bir garsonun kafasından aşağı şampanya boşaltmasına tepkiler sürüyor. Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ahmet Hakan konuyu köşesine taşıdı. Ahmet Hakan olayla ilgili Demet Akalın‘a sert eleştirilerde bulunarak, “Söz konusu olan paçozluk olunca sınır mınır hak getire” ifadelerini kullandı.
İşte Ahmet Hakan‘ın bugünkü köşe yazısından ilgili bölüm:
“Her şeyin bir sınırı olmalı değil mi?
Ama söz konusu olan paçozluk olunca sınır mınır hak getire.
*
Olay şu:
*
Demet Akalın’a bir garson sahnede şampanya getiriyor. Şampanyayı beğenmeyen Demet Akalın, şampanyayı garsonun kafasından aşağı döküyor.
Demet Akalın‘ın başından aşağı şampanya döktüğü kişi konuştu: Onur duydumDemet Akalın’ın başından aşağı şampanya döktüğü kişi konuştu: Onur duydumMagazin
*
Tepkiler üzerine…
Hem Demet Akalın hem de söz konusu garson…
“Ne var canım bunda? Bu bir şaka. Bu bir espri. Yıllardır gece aleminde böyle yapılır. Müşteriler o şampanyayı garsonların kafasına dökülmesi için gönderiyorlar” tarzı açıklamalar yaptı.
*
Demek ki meselesinin temelinde…
Garsonun kafasına şampanya dökülmesini bir gelenek haline getiren ve bu pespayelikten keyif alan bir paçozluk yatıyor.
*
Demet Akalın, tepki çeken olayın perde arkasını anlattı: Dökmemi gurbetçi müşteriler istiyor Demet Akalın, tepki çeken olayın perde arkasını anlattı: Dökmemi gurbetçi müşteriler istiyorMagazin
Bu paçozluk en büyük gücünü ise…
“Adı batsın böyle eğlencenin. Herkes yapsa bile ben bu paçozluğa ortak olamam. Böyle bir pespayelikle eğlenilir mi? Kendinize gelin” demeyen…
Sanatçı ve garsonlardan alıyor.”
-
Gazete manşetleri1 hafta önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Televizyon4 ay önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri3 ay önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Gazete manşetleri2 ay önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Gazete manşetleri2 ay önce
Fazıl Say’dan sosyal medya yasa teklifine tepki: Haberleri okudukça bu ülke için derinden üzülüyorum
-
Analiz4 ay önce
Erdoğan, Prens Salman’dan randevu alabilmek için İbrahim Karagül’ü de harcadı
-
Gazete manşetleri3 ay önce
Ezgi Mola’ya Musa Orhan’a Hakaretten Ceza
-
Gazete manşetleri4 ay önce
Vatandaştan A Haber’e habercilik dersi!