Gazete manşetleri
Ankara’da darp edilerek gözaltına alınan 3 gazeteci serbest bırakıldı !

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’nun , Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteci için Ankara’nın Ulus Meydanı’nda yapmak istediği açıklamaya polis saldırdı.
Saldırıda Mezopotamya Ajansı Ankara Büro Muhabiri Deniz Nazlım, gazeteciler Sibel Yükler ve Yıldız Tar, darp edilerek gözaltına alındı.
Üç meslektaşımız gözaltında; Sibel Yükler, Deniz Nazlım ve Yıldız Tar. https://t.co/QRIbaYlMeY
— Zübeyde Sarı (@zubeydesariii) July 5, 2022
Ankara’da tutuklu gazeteciler için açıklama yapmak isterken darp edilerek, gözaltına alınan gazeteciler Deniz Nazlım, Sibel Yükler ve Yıldız Tar serbest bırakıldı.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) çağrısıyla Diyarbakır’da 16 gazetecinin tutuklanmasına karşı Ulus’ta yapılmak istenen açıklamaya müdahale sırasında gözaltına alınan gazeteciler serbest bırakıldı.
Polisin saldırısına ve gözaltına alınan meslektaşları için Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası Ankara Temsilciliği’ne geçen gazeteciler burada açıklama yaptı.
Açıklamaya çok sayıda gazetecinin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ile DİSK Basın-İş Bölge Temsilcisi Turgut Dedeoğlu da katıldı.
Tutuklu gazetecilerin fotoğraflarının bulunduğu “Özgür basın susturulamaz” yazılı pankart ve “Özgür basın susturulamaz”, “Gazetecilik suç değildir” yazılı dövizlerin taşındığı açıklamada, Turgut Dedeoğlu konuştu.
‘GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR’
Dedeoğlu, 25 yıl önce Özgür Ülke Gazetesi bombalandığında ertesi gün “Bu ateş sizi de yakar” başlığıyla çıktığını hatırlattı. Dedeoğlu, “Bugün 1900’lü yıllardan 2000’li yıllara geldik değişen bir şeyin olmadığını devlet gözünde görmüş oluyoruz. Bugün bir açıklama yapacaktın tutuklanan arkadaşlarımız için. Bunun için izin almamıza gerek yok, anayasal hak ama biz yine de valiliğe bir ön yazı yazarak güvenliğin sağlanması amacıyla yazı gönderdik. Ama buna cevap alamadık ama alana geldiğimizde gazeteci arkadaşlarımızın alandan uzaklaştırıldığını gördük. Darp edilen, gözaltına alınan arkadaşlarımız oldu. Gazetecilik suç değildir” dedi.
‘HAKİKAT YOLCULUĞUNU SÜRDÜRECEĞİZ’
DFG adına konuşan Gazeteci Özgür Paksoy, polisin saldırısına dair şunları söyledi: “Arkadaşlarımıza saldırdılar, darp ettiler, işkenceyle gözaltına aldılar. Deniz Nazlım ve Sibel Yükler arkadaşımızı darp ederek gözaltına aldılar” dedi. Polis devleti şiddetinin yabancısı olmadıklarını vurgulayan Paksoy, “Polisin şiddetine karşı halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceğiz. Çalışma mekanlarımız 28 gündür abluka altında. Bu devlet 28 gündür suç arıyor. Henüz bulamadı. Biz, ‘suç’ olarak tanımlanan bu hakikat yolculuğunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘HABER YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Son 33 yıllık özgür basın geleneğinde büyük bedeller ödendiğini dile getiren Gazeteci Yazar Hüseyin Aykol, “1990’lı yıllar kadar arkadaşlarımız belki öldürülmüyor ama böylesine gözaltına alınıyor, tutuklanıyorlar. Kimileri sürgüne gitmek zorunda kalıyor. Ona rağmen biz de, gazetecilik yapmaya devam ediyoruz. Çünkü biz, halkın haber alma ihtiyacının farkındayız. Bizim yaptığımız haberleri başka gazetelerde, radyo ya da TV’lerde ya okuyamıyorsunuz ya da çarpıtılarak yazılıyor. Bu nedenle biz, büyük bedeller ödeyerek bu günlere geldik. 52 şehidimiz var. İnsan her birini hatırladıkça kendini zor tutuyor. Ona rağmen biz bu günlere kadar geldik. Bundan sonra da yolumuza devam edeceğiz. Çünkü bu halkın böylesine özgür ve gerçek haberlere ihtiyacı var. Pazar günü HDP’nin kongresi yapıldı. Orada da denildiği gibi; faşistlerin, IŞİD kafasının iktidar olduğu Ankara’yı da demokratik bir Ankara yapmak istiyoruz. Bu iktidardan kurtulabilirsek bugün bize saldıran polisler de mutlaka mahkeme önünde hesap vereceklerdir. Biz haber yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘ÖZGÜR BASINLA MÜCADELEYE DEVAM’
HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları ise, gözaltına alınan gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısı yaptı. Hatımoğulları, “Oluşturmuş oldukları havuz medyayla bu rejimi inşa etmeyi planlarken, ilk el attıkları medya havuz medyası oldu. Bunun için de halkın kaynaklarını, Ziraat Bankası’nın kaynaklarını seferber ettiler. Onlar biat eden, kendi politikalarını tek gözle yazan basın istiyorlar. Ama özgür basın emekçileri topluma, vicdana karşı hissettikleri sorumlulukla toplumun vicdanına seslendiler, toplumun sesi, kulağı, gözü, kalbi, yüreği ve beyni oldular. Bizler onlara bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz. Özgür basın bizim onurumuz, gururumuzdur. Toplumun onuru ve gururudur. Özgür basın üzerindeki baskılar bitene dek onlarla ortak mücadelemiz devam edecek” ifadelerini kullandı.
‘GERÇEKLERİ BASINI DESTEKLEYEREK ÖĞRENECEĞİZ’
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da, “Halkın haber alma hakkını yerine getiren özgür basın emekçisi arkadaşlarımızın gözaltına alınıp tutuklanması elbette ki kabul edilemez. Diyarbakır’da DFG’ye yaptığımız ziyarette bilgi almıştık. Bu ülkenin bir Anayasa’sı var ve basın araçlarına hiçbir şekilde el konulamaz. Ama arkadaşlarımızın haber yaptığı araç ve gerekçelerine el konuldu. Bir Anayasa ihlali gerçekleşti. Tutuklanmaları yasalara tamamen aykırı. Burada esasen halka duyurulması istenmeyen haberlerin önüne geçmek istiyorlar. Tutuklanan gazeteciler Türkiye’de yaşayan herkesin öğrenmek istediği gerçekleri yazan gazeteciler. O halde Türkiye’deki siyasi ve toplumsal muhalefetine de görev düşüyor. Gerçekleri özgür basını destekleyerek öğreneceğiz” şeklinde konuştu.
İşkence ve kötü muamele başta olmak üzere çok büyük hak ihlallerinin yaşandığına dikkati çeken Türkdoğan, özgür basın geleneğinden gelen gazetecilerin sürekli olarak bu ihlalleri haberleştirdiğine değindi.
‘SALDIRI KABUL EDİLEMEZ’
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, açıklamaya yapılan saldırının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. AKP’nin tabanında giderek bir seçmen kaybı olduğunu kaydeden Bozgeyik, “Önümüzdeki dönemde yapılacak bir seçimde de haber alma hakkını engellemek için özgür basın emekçilerine yoğun bir baskı gerçekleştiriyor. Ekim ayında Meclis’de dezenformasyon yasası adı altında basın emekçilerini ve sosyal medya çalışanlarını daha fazla baskı altına almaya yönelik AKP-MHP alışması var. Zaten tüm haklarımıza dair hak ihlalleriyle karşı karşıyayız. Türkiye’de olağanüstü hal rejimi devam ediyor. Ankara’da bunun iki katıyla karşı karşıyayız. Şiddet ve baskı politikaları her geçen gün daha fazla artıyor” diye belirtti.
ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI
Baskı politikalarının sonlandırılması için birlikte mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Bozgeyik, “Bu baskı önümüzdeki dönem herkesi etkileyecek, geç kalmadan birleşik ortak mücadeleyle özellikle Ankara’daki bu faşizmi dağıtacak daha güçlü eylem ve etkinliklerle hep birlikte mücadele ederek baskıyı ortadan kaldırabiliriz. 16 gazeteciyi tanıyoruz. Devletin baskı politikasını teşhir eden arkadaşlarımızdır. Bu nedenle basın emekçileriyle birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz” diye aktardı.
‘HABER ALMA HAKKINA SAHİP ÇIKALIM’
MKGP adına konuşan Öznur Değer, elindeki fotoğraf makinasını göstererek, “Bu fotoğraf makinası sadece bizim mesleğimizi icra etiğimiz bir araç değil. Hakikatimizi yansıtan ve varlık gerekçemiz olan bir alet. Bu bize Kürdistan gazetesinin kurulduğu tarihten bu yana miras bırakılan bir makine. Bu bize Apê Musa’lardan, Gurbeteli Ersöz’lerden bırakılan bir miras. Biz bugün bize bırakılan bu mirasa, emanete sahip çıkmak için bir araya gelmek istedik. Ancak karşımızda öyle faşizan bir zihniyet vardı ki. Çetelerin orada basın açıklaması yapacağı iddiasıyla işkenceyle alandan uzaklaştırdık. Biz dayanışma beklemiyoruz. Gazetecilik mesleğine başta meslektaşlarımız olmak üzere, herkesi haber alma hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Hep birlikte sahip çıkalım” dedi.
Ankara Emniyeti Güvenlik Şube’de ifadeleri alınan Nazlım, Yükler ve Tar serbest bırakıldı. Gazeteciler hakkında “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet” gerekçesiyle işlem yapıldı. Gazeteciler Ankara Gazi Mustafa Kemal Hastanesi’nde yapılan sağlık kontrollerinin ardından serbest bırakıldı.
Gazete manşetleri
Canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç açıkladı: 2 şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim

Serdar Ortaç TikTok’a küfür etme nedenini açıkladı. Sinir krizi geçirdiğini öne süren Ortaç, “TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah” dedi.
Sosyal medya platformu TikTok’un kendisine kısıtlama getirmesi üzerine açtığı canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç, yeni bir yayın yaparak konuyla ilgili açıklama yaptı. Annesinin de video nedeniyle kendisine kızdığını belirten Ortaç, “Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim” dedi.
‘BENİM SUÇUM YAYIN YAPMAK’
Ortaç açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim. TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah. Bir hastalık, MS, içki. Benim suçum yayın yapmak ve yaparken de içki içmek. Benim eşekliğim.”
Serdar Ortaç söz konusu yayında “Türkiye’de TikTok’u yasaklatmazsam… Sen koskoca Selçuklu’dan Osmanlı’ya 3500 yıllık Türk milletini dize getireceğini mi zannediyorsun?” diye konuşmuştu.
Gazete manşetleri
Siyasete gireceğini söylemişti: Hakan Peker ilk hamlesini yaptı

Bir dönemin popüler şarkıcılarından Hakan Peker, siyasete gireceği yönündeki açıklamasının ardından ilk hamlesini yaptı. Safranbolu Belediye Başkanı olmak isteyen Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşerek destek istedi.
Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde Karabük’ün Safranbolu ilçesinden Belediye Başkanlığı’na adaylığını koyacağını açıklayan Hakan Peker, çalışmalara başladı. Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşme yaparak destek istedi.
Görüşme ile ilgili açıklamalarda bulunan Hakan Peker, şu ifadeleri kullandı:
“Safranbolu’da ev almıştım, çalışmalara başlıyorum onun için gelmiştim. Şefik Dizdar ile görüşerek istişarede bulunduk. Safranbolu’nun eksikleri, neler yapabilir, edilebilir ile ilgili bilgi alışverişinde bulunduk. Onun tecrübeleri ve burada yaşayışı ile bize çok şey kattı. Eğer Belediye Başkanı seçilirsek nasıl uygulayıp hayata geçirebiliriz diye fikir edindik.”
“DURAĞAN DEĞİL, DİNAMİK”
“Genç, dinamik, bol tanıtımlı, çok büyük aktivitelerin olabileceği, bütün turistlerin buraya gelebileceği bir Safranbolu hayal ediyoruz” diyen Peker, şöyle devam etti:
“Daha eğlenceli, durağan değil, dinamik olan, insanların merak ettiği, sanatsal, kültürel olarak daha çok öne çıkacak Safranbolu istiyoruz. UNESCO’nun tarihi miras kentinin hakkını verecek bir şekilde yönetilecek bir Safranbolu hayal ediyoruz.”
SİNEMACILARDAN DESTEK İSTEYECEK
Uluslararası Altın Safran Festivalinin daha çok ön plana çıkması gerektiğini ifade eden Peker, “O da birazcık sinemadan destek almakla olacak. Sinema sanatçılarından destek almakla olacak. Burada yapılacak aktiviteler, konserler ve ödül geceleriyle beraber bu festivalin çok çok öne çıkacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Gazete manşetleri
TV programında evinin yenilendiğini gören ev sahibi mahkemeye gitti

Kiracı olan diş hekimliği öğrencisi, bir TV programıyla görüşüp oturduğu evi baştan aşağı değiştirtti. Program TV’de yayınlanınca ev sahibi evdeki değişikliklerden haberdar oldu ve mahkemeye başvurdu.
Son dönemde ev sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıklar sık sık gündem olmaya devam ediyor. Ancak bu kez yaşanan ‘dava’ olayı daha önce çok rastlanır türden olmadı. Olayda, davaya konu olan ev, bir TV programında yayınlandı. Ev sahibi de o TV programını izleyince harekete geçti
Halk TV’de yer alan habere göre; tarafların ev sahibi ile kiracı olduğu dava dosyasının içeriği, son dönemde yaşanan anlaşmazlıklarda olduğu gibi fahiş kira artışları değil. Dava dosyasına göre, Rukiye Molla ile oğlu Tamer Molla, Beşiktaş Nüzhetiye Caddesi’nde bulunan evlerini baştan aşağı yeniledi. Kendileri oturakları için evi elden geçiren aile, bir süre sonra yurt dışına taşınmak durumunda kalınca, yenilenmiş bu dairenin kiraya verilmesi gündeme geldi.
Aile, dairelerini diş hekimliği fakültesi öğrencisi Ecem Özsarp’a kiraladı. Özsarp, bir süre sonra da kiracısı olduğu ev için bir TV kanalında yayımlanan programla temasa geçti. Oyuncu Evrim Akın’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Evrim Akın ile Ev Kuşu’ programına başvuran Özsarp, oturduğu evin yenilenmesini istedi.
Sunucu Evrim Akın’ın ziyaret ettiği eve bir süre sonra ustalar girdi ve ev baştan aşağı yenilendi. Evdeki bazı kapılar sökülürken yerine de duvar örüldü. Duvar tavanları ve kolonlarda değişiklik yapıldı. Ev sahipleri ise, evde yapılan değişikliklerin TV’de yayımlanması sonrası bunlardan haberdar oldu.
Ev sahibi aile adına, kiracıya karşı tazminat davası açıldı. Dava dilekçesinde, eve önemli ölçüde zarar verildiği öne sürüldü. Dava dilekçesine göre, eve verilen zararın 120 bin TL seviyesinde olduğu ileri sürüldü. Dilekçede, TV programının verdiği eşyaların da kiracı tarafından alındığı öne sürüldü. Dava dilekçesinde, kiracının dışında programın yayımlandığı TV kanalı ile ilgili programın yapımcısı şirketin de sorumlu tutulması talep edildi.
Kiracı adına yapılan savunmada ise, evin eskisine göre daha güzel hale geldiği öne sürülüp “Kiralanan ev olduğu gibi iade edildi. Bir zarar söz konusu değil. Davanın reddine karar verilsin” ifadeleri kullanıldı. Şimdi, mahkemenin, değişiklik yapılan evde keşif yaptıktan sonra bilirkişi raporu hazırlatması bekleniyor.
-
Gazete manşetleri1 sene önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon1 sene önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz1 sene önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Gazete manşetleri1 sene önce
“Daha dün 3 liraydı”