Bizi Takip Edin

Gazete manşetleri

TGS, Meclisteki 14 siyasi partiye dilekçe gönderdi

Türkiye Gazeteciler Sendikası, Meclis’in ilk gündemi yer alan ve “dezenformasyonla mücadele yasası” olarak bilinen, kamuoyunda ise ‘sansür yasası’ olarak adlandırılan kanun teklifinin geri çekilmesi için Mecliste bulunan beş siyasi partinin 14 Meclis Grup Başkanvekiline dilekçe gönderdi. PTT Genel Merkezi önüne gelen gazeteciler, dilekçeyi göndermeden önce açıklama yaptı.

‘GÖRÜŞMELER BTK’YA VERİLECEK’

Basın Kanunu’nda yapılacak değişikliğin geri çekilmesini isteyen gazeteciler, PTT İstanbul Genel Merkezi önünde açıklama yaptı. Burada konuşan TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna, “dezenformasyonla mücadeleyi, değil sansürü artırmak üzere hazırlandığı anlaşılan kanun teklifinin 2022 boyunca yapılan tüm itirazlara rağmen, yasama yılı başlar başlamaz meclis gündemine geldiğini” söyledi.

“Türkiye seçime giderken, ‘dezenformasyonla mücadele’ adı altında ısrarla gündeme getirilen ancak gazeteciliğe baskıdan ve medyayı cezalandırmaktan başka amacı olmayan bu teklifin geri çekilmesini istiyoruz” ifadelerini kullanan Tuna, “Basın meslek örgütlerine sorulmadan, iktidar tarafından tek taraflı hazırlanan bu yasa teklifi kabul edilirse, yalan olduğu iddia edilen bir haber nedeniyle gazeteciye üç yıl hapis cezası verilebilecek, sosyal medyada eleştirel paylaşım yapan yurttaşlar dezenformasyonla suçlanabilecek. Paylaşılan içeriğin doğru olup olmadığına ise iktidar karar verecek. Yasa bu hâliyle geçerse hayatımızda neler değişecek, özetleyelim: Sosyal medya cendereye alınacak, anlık mesajlaşma uygulamaları bundan sonra görüşmelere ilişkin bilgileri BTK’ya verecek” dedi.

‘GAZETECİLERİN BASIN KARTI TAŞIMASININ HİÇBİR ANLAMI KALMAYACAK’

Yasanın Mecliste onaylanması halinde gazetecilerin basın kartı taşımasının hiçbir anlamı kalmayacağına dikkat çeken Tuna, nedenini ise şöyle açıkladı: “Çünkü dernek ve vakıf yöneticilerinin basın kartı alabilmesi için medya alanında faaliyet göstermesi yeterli olacak. Basın İlân Kurumu, gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza veren bir kurum olarak geniş yetkilerle donatılacak. Tıpkı, televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın eli sopalı polisi hâline gelecek. BTK ile BİK, basılı ve dijital medyanın yanı sıra sosyal medya ile Whatsapp gibi haberleşme uygulamalarını da çok sıkı bir denetim ve ceza tehdidi altına alacak. Kullanıcı bilgilerini vermek ya da suç işlediği öne sürülen hesaplarla ilgili işlem yapmak gibi ağır yükümlülükleri kabul etmeyen sosyal medya şirketlerinin bant genişliği yüzde 95 oranında daraltılacak, böyle olunca hepimizin her gün kullandığı bu uygulamalar çalışmayacak. Yerel gazetelerin ana yaşam kaynağı olan resmi ilân gelirinin yüzde 75’i buharlaşacak, matbaalar çalışamaz hâle gelecek. Kısacası yaklaşan seçimler öncesinde, devlet kurumları halkın tüm haber kaynaklarını bir ahtapot gibi saracak, isterse sıkıştırıp boğacak, isterse gevşetecek.”

‘DAHA FAZLA DEMOKRASİYE İHTİYACIMIZ VAR’

“Biz gazeteciler yasa teklifinin her maddesini didik didik incelediklerini” belirten Tuna, “Topluma karşı sorumluluğumuz gereği bir kez daha hem yasa yapıcıları hem kamuoyunu uyarıyoruz. Bu yasa bu hâliyle geçerse ülkemizde basın, ifade ve haberleşme özgürlüğü kalmayacak. İtirazlarımızı Meclis’te dile getirirken ‘Tartışmalı bu maddeleri muğlaklıktan uzak olacak şekilde yeniden düzenleyelim’ dedik, dinlemediler. Şimdi tarihimizde görülmemiş düzeyde ağır bir ifade özgürlüğü engeliyle karşı karşıyayız. Bu yasa tüm topluma ve bu toplumun bir parçası olan gazeteci ve yayıncılara çok ağır otosansür, sansür, ceza, denetim ve işini yapamama tehdidi getirmektedir. Bu sansürü kabul etmeyeceğiz, okurlarımızla, sektörle ve meslektaşlarımızla bu yasanın geri çekilmesi için mücadele edeceğiz. Bugün buradan TBMM’de grubu bulunan partilerin grup başkanvekillerine kanun teklifini geri çekmeleri için son kez çağrı yapıyoruz.

Sansüre değil daha fazla demokrasiye ihtiyacımız var” dedi.

TGS’in 6 şubesi, 5 siyasi partinin 14 grup başkanvekiline hitaben yazılan dilekçeyi, Mustafa Elitaş, Mahir Ünal, Bülent Turan, Muhammet Emin Akbaşoğlu, Yılmaz Tunç, Özgür Özel, Engin Atay, Engin Özkoç, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Erkan Akçay, Muhammed Levent Bülbül, Dursun Müsavat Dervişoğlu ve Erhan Usta’ya gönderdi.

TGS’nin bugün gönderdiği dilekçe şöyle:

“Sayın Grup Başkanvekili,
Bildiğiniz üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu gündeminde “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen 2/4471 esas numaralı “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” görüşülecek.

Türkiye Gazeteciler Sendikası üyeleri olarak kaleme aldığımız bu mektupla bu teklifin sakıncalarını, Anayasa’ya aykırılığını bir kere daha sizlere açıklamak ve basın meslek örgütleri yok sayılarak yapılan bu düzenlemelerin neden geri çekilmesi gerektiğini anlatmak istiyoruz.
Bu teklif, bizi sessiz ve nefessiz bırakmak niyetinde bir sansür düzenlemesidir.

Öncelikle her ne kadar teklifle internet medyasında çalışan gazetecilerin yıllardır çabaladığımız meşru talepleri tesis ediliyormuş gibi görünse de bu hakların arkasına eklenen tehlikelerin bilincinde olduğumuzu vurgulamak isteriz.

Teklifin 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesi olarak eklenmesi planlanan “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu muğlaktır, subjektif değerlendirmelere açıktır. Zamana, kişilere ve koşullara bağlı olarak her uygulamacı tarafından farklı yorumlanması muhtemel bu düzenlemeyle, yalnızca gazeteciler değil tüm toplum ciddi bir cezai tehdit ile karşı karşıya bırakılmakta, ifade ve basın özgürlüğü yok edilmektedir.

Teklifin 4, 5 ve 7. maddeleri ile Basın İlan Kurumu’nun yetkileri kanuni dayanağı olmadığı halde genişletilmektedir. Beyanname toplama yetkisi merkezileşirken, Basın İlan Kurumu’na, yayın durdurma ve internet haber sitesi vasfının olmadığının tespiti talebiyle mahkemeye başvurma, internet haber sitesinin resmi ilanın kesilmesi ile çalışanların basın kartının iptaline giden bir sürecin başlatılmasına yol açacak genişlikte yetkiler verilmektedir. Bu yetkiler ile donatılan Basın İlan Kurumu, her iktidarın baskı aracı haline gelecektir.

Teklifin 9. maddesiyle Basın Kanunu’nun 26. maddesindeki dava açma süreleri internet haber siteleri için “habere ilişkin suç ihbarının yapıldığı tarihten itibaren” başlatılmak istenmektedir. Oysa aynı maddede basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılıklarına teslim edildiği tarihten itibaren dava açma süresi başlatılmaktadır. Bu durum internet basınının belirsiz süreyle dava tehdidi ile karşı karşıya kalmasına neden olacaktır.

Teklifin 14. ve 19. maddeleriyle Basın Kartı Komisyonu’nun kontrolü tamamen İletişim Başkanlığı’na verilerek, komisyonun yapısı tamamen antidemokratik hale getirilmiştir. Basın Kartı Komisyonu’nun gazetecilerden oluşması gerekirken basın meslek örgütleri azınlık hale getirilmiş, kararları etkisiz kılınmıştır. Basın kartını, basın meslek örgütleri vermelidir.

Teklifin 15. maddesiyle Basın İlan Kurumu tarafından belirlenen Basın Ahlâk Esaslarına aykırılık halinde basın kartlarının iptal edilebileceği düzenlemesi Basın Kanuna eklenmiştir. Ancak Basın Ahlak Esasları, Anayasa Mahkemesi tarafından da tespit edildiği üzere Basın İlan Kurumu’na “sınırları belirsiz yol sunan kurallar zinciridir”. Bu nedenle Sendikamız, Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından Danıştay’da dava açılmıştır. Gazetecilerin basın kartı iptal koşullarının Basın İlan Kurumu keyfiliğine terk edilemez.

Teklifin 24. maddesiyle gazetecilerin fiili hizmet süresi zammı yine basın kartı sahibi olmak şartına bağlanmıştır. Oysa Danıştay ve idare mahkemelerinin kesin kararlarına göre basın kartı, yalnızca gazetecilik mesleğini kolaylaştıran resmi bir kimlik belgesidir. Bu kart, zorunlu bir kimlik kartı değildir. İletişim Başkanlığı ve SGK verilerine göre Türkiye’deki basın mensuplarının yarıdan fazlasının basın kartı yoktur. Bu nedenle gazetecilerin en önemli sosyal güvenlik hakkı olan fiili hizmet süresi zammı, basın kartı şartına bağlanmamalıdır. Bununla beraber yıllar önce kapsam dışı bırakılan matbaacıların fiili hizmet süresi zammı kapsamına alınması gerekmektedir.

Teklifle internete sansürün dozu artıran ve sosyal ağ sağlayıcılara müdahale kolaylaştıran değişiklikler içermektedir. Teklifin 31. maddesiyle 5651 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin yetkileri arasına internette içerik engellenmesi dışında içerik çıkarılması yetkisi de eklenmiştir.

Teklifin 34. maddesiyle sosyal ağ sağlayıcılarının temsilci atama şartları ağırlaştırılmıştır ve yaptırımlar sıkılaştırılmıştır. Temsilciye aralarında TCK m. 217/A “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu”nun da bulunduğu bir dizi katalog suçun söz konusu olduğu hallede faillere ulaşmak için gerekli olan bilgileri sağlanması yükümlüğü getirilmiştir. Bilgilerin verilmemesi halinde ise sosyal ağ sağlayıcının bant genişliğinin %90 a kadar daraltılması yani sitenin bir anlamda erişime kapatılmasının önü açılmıştır. Ayrıca 5651 Kanun kapsamında Erişim Sağlayıcıları Birliği Başkanı tarafından verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereğinin yerine getirilmemesi halinde, sosyal ağ sağlayıcıya altı aya kadar reklam verilmesi, yeni sözleşme kurulması ve buna ilişkin para transferi yapılması yasaklanıyor. Bu yaptırımların yanında içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmesine kadar sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin önce %50 oranında devamında da %90 oranında daraltılması mümkün hale getirilmiştir.
Son olarak Elektronik Haberleşme Kanunu’nda yapılan değişikliklerle Whatsapp, Telegram ve benzeri şebekeye bağlı olmaksızın haberleşme hizmeti sunan platformlara temsilci atama sorumluluğu yüklenmiş. Bu yükümlülüklere uymamaları halinde ise BTK tarafından internet trafiği bant genişliğinin %95’ine kadar daraltılmasına veya ilgili uygulama veya internet sitesine erişimin engellenmesine Kurum tarafından karar verilmesine kadar bir dizi yaptırım öngörülmüştür.

Söz konusu teklif Anayasa’ya aykırıdır.

• Anayasa’nın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devletidir.

• Anayasa’nın 6. maddesine göre, devletin üç erkinden biri olan yasamanın temel amaç ve görevi, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

• Anayasa’nın 25. maddesine göre, “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, …. düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

• Anayasa’nın 26. maddesine göre, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.”
• Anayasa’nın 28. maddesine göre,“ Basın hürdür, sansür edilemez.” ve ”Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.”

Başta da dediğimiz gibi bu teklif, bizi sessiz ve nefessiz bırakmak niyetindedir. Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür düzenlemelerinden biridir. Basını yok etme girişimidir.

Seçime sekiz aydan az zaman kalmışken basını tek sesliliğe mahkûm etme ve halkın haber alma hakkını yok eden bu teklifle seçim güvenliği ve demokrasi yok edilmektedir.

Bu nedenle biz basın mensupları, bir kere daha ve daha yüksek sesle, “Basına Sansüre Hayır’” diyoruz. Söz konusu sansür teklifinin geri çekilmesinin grubunuzun Anayasal sorumluluğu olduğunu hatırlatıyoruz.”

Devamını Oku
Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gazete manşetleri

Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.

14-28 Mayıs Genel Seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’a kaybetti.

Seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığı muhalif cephede tartışmalara neden oldu.

Kılıçdaroğlu’nu eleştiren isimlerden biri de Sözcü yazarı Uğur Dündar.

Uğur Dündar, katıldığı bir televizyon programında yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel seçimlerde aday olması ile muhalefetin tarihi bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak “Tarih onu asla affetmeyecek” dedi.

Dündar ayrıca geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında cumhurbaşkanlığı seçimi için ‘Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğini, CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini’ kaleme aldı.

Kılıçdaroğlu, kendisini ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef alan CHP yandaşı Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.

Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar’a açık mektubumdur…

Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü…

Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…

“Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; “İnadına mini etek, inadına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…

Sağlık skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” yapan, andıçların Uğur Dündar’ı…

“SİZİN ÇARKINIZ YİNE ‘ŞANLI ŞANLI’ DÖNER”

Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.

Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.

1960’lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…

İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik…

Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.

Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!

Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6’lı masanın liderleri ile yaptık.

Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de…

Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…

Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…Pislikler döküldü yürüdük…

“SİYASİ RÜŞVET ALDINIZ” İMASINA SUSMAM!

Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.

Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.

Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!

Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.

Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.

Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.

Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6’lı masa bileşenlerine “siyasi rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!

“TARİH KİMİ AFFEDECEK, KİMİ AFFETMEYECEK?”

Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey’in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır.

Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.

Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.”

Devamını Oku

Gazete manşetleri

Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti

Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.

Gazeteci Muhammed Tayyar Türkeş, muhafazakar yazar Abdurrahman Dilipak hakkında ilginç bir iddiayı sosyal medya hesabından paylaştı.

15 Temmuz sonrası röportaj yaptığı Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.

İddiaya göre Bursa TV’de yayınlanan röportaj sonrası Dilipak, Türkeş’ten oğlunun İsrailli ortakları ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde girdiği bir ihale konusunda yardım istedi.

Türkeş’in paylaşımı şöyle:

İŞİ İSRAİLLİ PARTNERİMLE YAPIYORUM

“Şimdi Dilipak..

15 Temmuz sonrası Abdurrahman Dilipak ile Bursa TV olarak evinde bir röportaj gerçekleştirdik.

Bu röportaj bitiminde Bursa’dan geldiğimizi bildiği için bize Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde oğlunun bir işinin olduğunu ve halle olması için yardım etmemi istedi.

Ve ertesi gün oğlu Taha ile Beylerbeyi Mado’da buluştuk.

Nasıl yardımcı olabileceğimi sorduğumda,

Bursa Büyükşehir belediyesine sanal şehir uygulaması için teklif verdiğini kamerayla tüm şehrin Sokak sokak adım adım dolaşılacağını kaydedeceklerini isterse insanların burada Bursa’ya gelmeden sanal ortamda gezebileceklerini anlattı.

Ben de kendisine Türkiye’de böyle bir teknolojinin olmadığını bu teknolojinin hangi ülke menşeili olduğunu sordum.

O da bana, “İsrailli bir ortağım var!

Bu teknoloji İsrail’e ait ben bu işi partnerim ile beraber yapıyorum” dedi.

“Bir bakacağım” diyerek yanından ayrıldım.

Bursa’ya döndüğümde ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki o dönem yetkili o işe bakan arkadaşla görüşerek aynen şu cümleleri söyledim. (Fehim)

“Bak” dedim “Bu Abdurrahman Dilipak Denen kişinin oğlunun kartı ve bu şirketin ortağı bir Yahudi eğer bu şirkete Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden herhangi bir iş verdiğinizi duyarsam canınızı okurum” diyerek elimden geleni yaptım.

Hikaye bu kadar..

Ne Dilipak, Ne de Elleri…”

https://x.com/tayyarturkes/status/1777640673275007384?s=46&t=36bb5QIaP8Zy2yh6yMBx_Q

Devamını Oku

Gazete manşetleri

Mustafa Sandal’dan Aleyna Tilki’ye tavsiye: Bırak dışarıyı, şarkılarına konsantre ol

Mustafa Sandal, Aleyna Tilki ve menajeri arasında yaşanan tartışma hakkında, “Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” dedi.

Mustafa Sandal, son dönemde Aleyna Tilki ile menajerinin arasında yaşanan tartışma hakkındaki konuştu. Sandal, “Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol” ifadesini kullandı.

Habertürk’ten Eren Gürel’in haberine göre, Tilki’ye tavsiyelerde bulunan Sandal, “Aleyna, çok özel bir yetenek. Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. İstemediğin yerlere sürüklendiğin anlar da olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Kendi yeteneğine güveneceksin bence. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol. Pozitif ol her zaman. Benim düşüncem bu yönde” dedi.

‘DAHA ÇOK HIRSLANIP, DAHA ÇOK İSTEMESİ LAZIM’

Sandal sözlerine, “Ben böyle bir zorbalığa maruz kaldıysam da umursamadım. Bana bile engel teşkil etmedi bu durumlar. Hep şarkılara konsantre oldum. Olmuşsa da teğet geçmiştir beni… Belki bizim için de haz etmeyenler olmuştur. Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” diye devam etti.

Muhabirlerin, “Yılbaşı ve özel günlerde sahnede oluyorsunuz. Bir özel günü evde geçirmek ister misiniz?” sorusuna yanıt veren Sandal, “Bizim işimiz bu. Nasıl ki hemşire, doktor işinin başında oluyorsa biz de sahnede olmak zorundayız. Özel günlere benim bakış açım biraz farklı. Hayat ile olan ilişkim, sağlıklı olduğum her gün aslında özel gün. Çocuklarınla olduğun bir günde pozitif bir gün geçirebiliyorsan zaten özel gün diyebiliriz buna. Ben öyle bakmıyorum hayata yani… Hayata her adımımı attığım gün, her sabaha uyandığım gün özel bir gün aslında…” ifadelerini kullandı.

‘TAMAMEN NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMIŞ BİR YIL OLSUN’
2023 yılını da değerlendiren Mustafa Sandal, “2024 ülkemize ve bütün dünyaya güzel enerjiler getirsin. Duyduğumuz abuk sabuk şeyler inşallah olmaz. Ben tamamen negatif enerjilerden arınmış bir yıl olsun istiyorum. 2023’te çok kötü günler yaşadık. Deprem canımızı çok yaktı. Birlikte kenetlenip, pozitif şeyler yaşamaya ihtiyacımız var” dedi.

Devamını Oku
Gazete manşetleri5 ay önce

Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş...

Gazete manşetleri5 ay önce

Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti

Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti....

Gazete manşetleri10 ay önce

Mustafa Sandal’dan Aleyna Tilki’ye tavsiye: Bırak dışarıyı, şarkılarına konsantre ol

Mustafa Sandal, Aleyna Tilki ve menajeri arasında yaşanan tartışma hakkında, “Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok...

Gazete manşetleri12 ay önce

Metin Uca trafik kazası geçirdi. Bir hafta yoğun bakımda tedavi görecek

Televizyon programcısı ve sunucusu Metin Uca trafik kazası geçirdi. Uca’nın sosyal medya hesabından “Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesi Nöroloji...

Gazete manşetleri12 ay önce

Şarkıcı Banu Parlak serbest bırakıldı

Kooperatif dolandırıcılığıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan şarkıcı ve sosyal medya fenomeni Banu Parlak, çıkarıldığı adli makamlarca serbest bırakıldı....

Gazete manşetleri12 ay önce

Gazeteci Cengiz Erdinç, yurtdışı yasağı konularak serbest bırakıldıv

Gözaltına alınan gazeteci Cengiz Erdinç, yurtdışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç açıkladı: 2 şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim

Serdar Ortaç TikTok’a küfür etme nedenini açıkladı. Sinir krizi geçirdiğini öne süren Ortaç, “TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Siyasete gireceğini söylemişti: Hakan Peker ilk hamlesini yaptı

Bir dönemin popüler şarkıcılarından Hakan Peker, siyasete gireceği yönündeki açıklamasının ardından ilk hamlesini yaptı. Safranbolu Belediye Başkanı olmak isteyen Peker,...

Gazete manşetleri1 yıl önce

TV programında evinin yenilendiğini gören ev sahibi mahkemeye gitti

Kiracı olan diş hekimliği öğrencisi, bir TV programıyla görüşüp oturduğu evi baştan aşağı değiştirtti. Program TV’de yayınlanınca ev sahibi evdeki...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Demirören Medya Grubu hakkında yeni iddia: Yurtdışı ofisleri kapatıldı

Bir süredir küçülme haberleriyle gündeme gelen Demirören grubunda Brüksel, Washington ve Atina bürolarının kapatıldığı iddia edildi. Medyaspot’un haberine göre; bulundukları...

Gazete manşetleri1 yıl önce

1 günlük yayın yönetmenliği yapan Celalettin Can tutuklandı

Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışma çerçevesinde 1 günlük yayın yönetmenliği yapan Celalettin Can’ın tutuklandığı bildirildi. 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can,...

Gazete manşetleri1 yıl önce

İddia: TRT, bikinili fotoğrafı sonrası Leyla Tanlar’ı diziden çıkardı

TRT’nin yeni dönem dizisi ‘Selahaddin Eyyubi’de yer alan Leyla Tanlar’ın sosyal medyada paylaştığı bikinili fotoğrafı sonrası kadrodan çıkarıldığı öne sürüldü....

Gazete manşetleri1 yıl önce

Gazeteci Gökhan Özbek gözaltına alındı

Gazeteci Gökhan Özbek, sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunarak gözaltına alındığını duyurdu. 23 Derece haber sitesinin sahibi gazeteci Gökhan Özbek,...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Oğuzhan Uğur ve Robot Sophia arasındaki diyalog sosyal medyada gündem oldu

Dünyada vatandaşlığa kabul edilen ilk robot olan Sophia, Oğuzhan Uğur’un sunduğu ‘Mevzular Açık Mikrofon’ programına katıldı. Programın tanıtım videosundaki diyaloglar,...

Gazete manşetleri1 yıl önce

TRT ABD’de vatandaşın parasını kimler için çarçur ediyor ?

ABD’de şirketleşen ‘TRT Amerika Inc’ Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun yaptığı harcamalar dudak uçuklatıyor. TRT-USA’ya her yıl milyonlarca dolar akıtılırken sadece...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Şebnem Paker müzik öğretmeni olarak Milas’a atandı

Eurovision Müzik Yarışması’nda üçüncülük elde eden Şebnem Paker, Milas’taki Kırcağız Ortaokulu’na müzik öğretmeni olarak atandı. 1997 yılında İrlanda’nın Dublin kentinde...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Kibariye, sahneden Erdoğan çiftine seslendi: Götürdük malları valla

Kibariye, sahneden Erdoğan çiftine seslendi: Götürdük malları vallahttps://t.co/izJ9wAIkwM pic.twitter.com/TGAenBaGxh — BirGün Gazetesi (@BirGun_Gazetesi) August 24, 2023 AKP’nin 22. Kuruluş Yıldönümü...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Serdar Ortaç: Namaza başlayacağım ama zamanı değil, 60’larda

Ünlü şarkıcı Serdar Ortaç, “Namaza başlayacağım ama zamanı değil, 60’larda” dedi. Ortaç ayrıca, köye yerleşeceğini ve son bir veda turnesi...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’den Ahmet Altan ve Osman Kavala mesajı

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, sürgün temalı bir etkinlikte yaptığı konuşmada, hapse atılan gazeteci ve aydınlar arasında Ahmet Altan ve Osman...

Gazete manşetleri1 yıl önce

Ödül alan kadın gazeteciyi hedef alan Karakaş’a İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nden tepki

Bir radyo programında gazeteci Çağla Geniş’i hedef alan açıklamalar yapan Murat Karakaş’a İzmir Gazeteciler Cemiyet tepki gösterdi. Cemiyet tarafından yapılan...

Öne Çıkanlar

Copyright © 2019 Medyatrend. Tüm Hakları Saklıdır.