Gazete manşetleri
Faruk Bildirici, Cumhuriyet’te ipleri koparan “para karşılığı haber”in öyküsünü yazdı
Faruk Bildirici: Cumhuriyet yönetimi, “Saldırı altındayız” savunmasıyla geçiştirmek yerine ortaya çıkan sorulara tatmin edici yanıtlar vermesi gerekli. Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiş olması da bu dosyanın kapanması için yeterli gerekçe olamaz.
Cumhuriyet gazetesinde bir süredir yaşanan karşılıklı suçlama ve gerilimin detaylarını yazan gazeteci Faruk Bildirici, gazeteye 6 soru yöneltti. Bildirici’nin kendi internet sitesinde yayımlanan “Para karşılığı haber”in öyküsü ve Cumhuriyet’e sorular” başlıklı yazısı özetle şöyle:
“Cumhuriyet’e yöneltilen “para karşılığı manipülatif haber yapıldığı” suçlamasıyla gündeme gelen elektronik ticaretin düzenlenmesi hakkındaki yasanın politik arenadaki serüveni kadar medyada izlediği yol da zikzaklarla dolu.
Elektronik ticaret piyasasındaki tekelleşmeyi önlemek amacıyla Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı yasa TBMM’de görüşülürken CHP, HDP ve İyi Parti milletvekillerinin de desteğini almıştı. 1 Temmuz 2022’de 307 oyla kabul edilen yasaya karşı hiç ret oyu kullanılmamış; sadece İyi Parti’den Fahrettin Yokuş çekimser oy vermişti.
Ama nasıl olduysa CHP, yasanın 7 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanmasından haftalar sonra bazı maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yasanın yürürlüğe gireceği 1 Ocak 2023 tarihi yaklaşırken de yasa aleyhine aniden geniş bir lobi faaliyeti başladı. Bu faaliyeti yürütenlerin başında e-ticaret platformu olarak Türkiye pazarının lideri konumunda olan Trendyol geliyordu.
İki yıl kadar önce Rekabet Kurumu’nda kendisi hakkında soruşturmayı yürüten ve sektördeki şirketlerin tüm verilerine sahip olan Hatice Yavuz’u üst düzey yönetici olarak transfer eden Trendyol, agresif bir tekelleşme politikası izliyordu.
Sermayesinin yüzde 86’sı Çinli Alibaba şirketine ait olan Trendyol, tekelleşmeye karşı olduğu belirtilen bu yasadan çok rahatsızdı. Yasa nedeniyle Trendyol Cüzdan para yükleme gibi bazı hizmetleri durdurmak zorunda kalmışlardı.
Trendyol’dan sonra pazarda ikinci durumda olan hepsiburada ile üçüncü durumda olan N11’den yasaya karşı itiraz gelmedi. Dördüncü durumda olan online pazaryeri GittiGidiyor da tekelleşmenin sonucu olarak geçen yıl piyasadan çekilmişti.
Habertürk: Çinli şirket öcüsü yanlış
Başlangıçta yasa hakkında medyada yayımlanan haberler de genellikle olumluydu. Ama yürürlük tarihi başlarken aniden hava döndü; aleyhte bir kampanya başladı.
Görebildiğim kadarıyla yasaya karşı medyadaki kampanya Habertürk’te başladı. İlk yazılardan biri Güntay Şimşek’in Habertürk’te 8 Kasım 2022’de kaleme aldığı “E-ticaret kanunu her şeyi altüst edecek” başlığını taşıyordu. Şimşek, 22 Kasım’da “E-Ticaret kanunu kamu otoritelerine de zarar verecek”, 3 Aralık’ta “E-Ticaret kanununa da ithalat gibi bakılıyor”, 11 Aralık’ta “E-Ticaret kanunu tekelleşmeyi önleyebilir mi?”, 19 Aralık’ta “Yeni başlayanlar için; E-Ticaret kanununun zarar tespiti”, 23 Aralık’ta “Yerli şirketteki yabancı yatırımcı ne kadar yabancı olabilir” başlıklı beş yazı daha yayımladı.
Şimşek, altıncı yazısında “Çıkarılan E-Ticaret Kanunu ile serbest piyasa ekonomisinin ruhu da örtüşmüyor, ama kanunun asıl amacının veya gizli hedefinin “Çinli” bir şirket “Trendyol” olduğu da fısıldanıyor” görüşünü dile getirdi. “E-Ticaret Yasası’nı “Çinli şirket” öcüsü ifadesi kullanarak savunmak, globalleşen ve dijitalleşen dünyada yanlış” diyerek, bu şirketi savundu.
Yine Habertürk’te Kemal Öztürk, 1 Aralık’ta “Yeni e-ticaret yasasının medyaya etkisi” başlığıyla yasanın aleyhine bir yazı yayımladı. Ayrıca Habertürk’te yasaya karşı birçok haber kullanıldı; televizyonda program da yapıldı.
Kampanyaya katılan diğer yazarlar
2022 Kasım-Aralık aylarında birçok medya kuruluşunda yasa aleyhine yazı ve haberler yayımlandı. Bunlardan biri de Halktv.com.tr yazarı Barış Soydan’ın “Ali kıran baş kesen yeni E-Ticaret Kanunu” başlıklı yazısıydı.
Türkiye gazetesi yazarı ve TGRT programcısı Cem Küçük de geçen kasım ayından itibaren e-ticaret yasasına karşı kampanya başlattı. Küçük, 11 Kasım’da “Yeni e-ticaret kanununda bazı meseleler”, 23 Kasım’da “Yeni e-ticaret kanununu muhaliflerin desteklemesi tuhaf değil mi?”, 5 Aralık’ta “Yeni e-ticaret Kanunu’ndaki bazı çelişkiler ve yanlışlar”, 28 Aralık’ta “E-Ticaret kanunundaki yanlıştan dönülsün” başlıklarını taşıyordu.
Kasım ve aralık aylarında e-ticaret yasası aleyhine BloombergHT ve Aydınlık’ta da haber ve yazılar yayımlandı. Ancak bu iki medya kuruluşunun diğerlerinden farkı, yasanın TBMM’den geçtiği zaman da yasaya karşı çıkmış olmalarıydı. Bloomberg HT’de 1 Temmuz 2022’de “E-Ticaret Kanunundaki değişiklik Super APP’lerin önünü kapadı” başlıklı bir haber yayımlanmıştı. Aydınlık’ta da Recep Erçin, “E-Ticaret düzenlemesi sektöre gem vurabilir” yazısını kaleme almıştı.
T24 yazarı Füsun Sarp Nebil ise tüm bu yazarların aksine dönemin Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile söyleşi de yaparak, yasa lehine yazı serisi hazırlamıştı.
Cumhuriyet’teki ani tavır değişikliği
Cumhuriyet gazetesini yasa aleyhine kampanya yürüten diğer medya kuruluşlarından ayıran en önemli fark, TBMM’den geçmesinin ardından yasayı desteklemiş olmasıydı.
Ancak Cumhuriyet, Aralık 2022’den itibaren tamamen yasanın karşısında pozisyon aldı. 1 Aralık’ta Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel’in, bir TV programındaki “E-ticaret yasası maliyetleri artıracak” sözleri, 5 Aralık’ta “E-Ticaret Yasası’nın emlak sektöründe rekabeti olumsuz etkilediği belirtiliyor”, 10 Aralık’ta “Bilişim sektörünün önemli isimlerinden Şerif Beykoz’un “E-Ticarette kantarın topuzunu kaçırmamak gerekir” değerlendirmesi, 14 Aralık’ta giyim sektöründen iki iş insanının “Yeni yasa herkesi mağdur edecek” görüşü ekonomi sayfalarında yayımlandı. Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. K. Cem Şanlı’nın “Kendi markasını satamayacak” şeklindeki değerlendirmesini 17 Aralık’ta haber yapan Cumhuriyet, 21 Aralık’ta da “E-ticaret yasası esnafı vuracak” başlıklı ve kaynağı belirsiz bir habere yer verdi.
Suçlamadaki tarih ile çakışma
İlginçtir, aniden yasa aleyhine Cumhuriyet’te Aralık ayı içerisinde tam altı haber yayımlanıyor. Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Turan Karakaş’ın, bir e-ticaret firmasından e-ticaret yasası aleyhine manipülatif haber yapma karşılığında kayıt dışı para aldıkları iddiasıyla savcılığa yaptığı başvuruda da suç tarihi olarak 5 Aralık’a işaret ediliyor!
Bu tarihte yasaya karşı kamuoyu baskısı oluşturulması için “iki büyük çikolata kutusu içerisinde kayıt dışı olarak 500 bin lira alındığı öne sürülen suç duyurusunda” adı belirtilmeyen e-ticaret firmasının “haberleri yeterli görmediği” ve bu yüzden başka para vermediği de iddia ediliyor. Gerçekten de Cumhuriyet’te yayımlanan altı haberin hiçbiri birinci sayfaya çıkarılmamış, çoğu ekonomi ve iç sayfalarda aralara sıkıştırılmış küçük haberler.
Eski Genel Yayın Yönetmeni Arif Kızılyalın, İdari-Mali İşler Müdürü Osman Selçuk Özer ve Reklam Müdürü Esra Bozok’un suçlandığı bu olaydan Vakıf Başkanı Alev Coşkun’un da haberdar olduğu belirtilen suç duyurusu kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla noktalandı.
Mollaveisoğlu’nun tanıklığı
Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu, 7 Haziran’da yaptığı açıklamada kendisinin tanıklığından söz ediyor, “iddiaların tespitini ve gerçek ise gazetecilik etiği açısından asla kabul edilemez bu durumla ilgili gereğinin yapılmasını istediğini” dile getiriyordu.
Ancak gazetede bir inceleme yapıldığını gösteren bir gelişme olmadığı gibi iddialar “İçeriden dışardan saldırı altındayız” açıklamalarıyla geçiştirilmeye çalışıldı. Mollaveisoğlu da 14 Haziran’da yeni bir yazı yazarak durumu okurlara şikayet etmek istedi. Genel Yayın Yönetmeni olarak yazısını gazetede yayımlatamadı; Yazı İşleri’ne hâkim değildi!
Bunun üzerine ipleri koparmak pahasına yazısını sosyal medyadan paylaştı. Mollaveisoğlu, açıklamasında haber karşılığı para alındığı iddiasını doğruluyordu:
“Benden önceki dönemde gazeteye bir e-ticaret firması kayıt dışı para getirmiş, çıkarılan yasa ile ilgili bazı haberlerin yapılmasını istemişti. Dönemin genel yayın yönetmeni parayı alıp yönetime vermiş ve bu haberler gazete sayfalarında yer bulmuş.
Meslek ilkelerine ve gazetemize yapılan bu ihanet, vakıf yönetiminde tartışma yaratmıştır. Elbette ben de bu tartışmada yalın bir gazetecilik gerçeğinin yanında durdum.”
Mollaveisoğlu, sorumlu olanların gazeteden uzaklaştırılması isteğinin yerine getirilmediğini, vakıf yönetiminin bu etik yanlış konusunda ikiye bölündüğü ve “bu çirkinliğin savunulduğunu” ifade etti.
Cumhuriyet yönetimi çok geçmeden Mollaveisoğlu’nun suçlamalarına “Altı aydır Genel Yayın Yönetmenliği yapan Mollaveisoğlu Cumhuriyet gazetesine uyum sağlayamadı. İyi bir televizyon programcısı olmasına karşın yönetim yeteneği gösteremedi” açıklamasıyla yanıt verdi:
“Tüm basın kuruluşları ekonomik açıdan zor durumda ama bu grup ısrarla gazeteye saldırıyor. Cumhuriyet Vakfı ve Cumhuriyet gazetesi bir Kuvayı Milliye kurumudur; işgal edilemez, satılamaz, satın alınamaz.”
Bu gelişmelerin ardından Mollaveisoğlu’nun Genel Yayın Yönetmenliği’ne son verildi ve adı bugünkü Cumhuriyet’in künyesinden çıkarıldı.
Cumhuriyet soruları yanıtlamalı
Cumhuriyet yönetimi, “Saldırı altındayız” savunmasıyla geçiştirmek yerine ortaya çıkan sorulara tatmin edici yanıtlar vermesi gerekli. Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiş olması da bu dosyanın kapanması için yeterli gerekçe olamaz.
Çünkü Mollaveisoğlu’nun da vurguladığı gibi bu artık ceza davasının değil, gazetecilik meslek etiğinin konusu. Cumhuriyet’in üzerine düşen gölgeyi kaldırmak için yanıtlanması gerektiğine inandığım soruları sıralayayım:
1- E-ticaret şirketinden yeni çıkan yasa aleyhine haber yapmak için 500 bin lira alındı mı?
2- Bu konuda gazete içinde inceleme başlatıldı mı; başlatıldıysa sonucunda nasıl bir işlem yapıldı?
3- Kamu yararı yerine piyasada tekel konumunda olan bir e-ticaret şirketinin çıkarlarını koruyan haberler yayımlamak gazetecilik etiğine ve Cumhuriyet’in ilkelerine aykırı değil mi?
4- Temmuz 2022’de ilk çıktığında yasaya destek veren Cumhuriyet, neden Aralık 2022’de tam tersi bir tutum alarak yasa aleyhine tam altı haber yayımladı?
5- Yasayı destekleyen ilk haberde mesleki kodlara uygun olarak karşı görüşe de yer verilirken, Aralık 2022’deki altı haberde de sadece yasa aleyhine görüşlerin kamuoyuna yansıtılması etik açıdan sorunlu bir tutum değil mi?
6- Neden bu haberlerde yasal düzenlemeye şirketler değil de yasanın asıl muhatapları olan tekelleşmenin önlenmesi ve tüketiciler açısından bakılmadı?
Aslına bakarsanız bu soruların bir bölümü Habertürk yazarı Güntay Şimşek ile e-ticaret yasasının yürürlüğe giriş tarihi yaklaşırken aniden aleyhte kampanyaya başlayan diğer yazarlar ve medya kuruluşları için de geçerli. Kampanyaya altı yazıyla destek veren Güntay Şimşek, neden yasayı olumlu bulanların da görüşüne yer vermeden Trendyol şirketinin sözcüsü gibi davrandı? Cumhuriyet ve Güntay Şimşek, bu soruların yanıtını öncelikle okurlarına vermek zorunda.
Tabii Trendyol da yasa aleyhine medyada yürütülen kampanyada rolü olup olmadığı konusunda kamuoyunu aydınlatmak zorunda. Zira Cumhuriyet hakkındaki iddialar ortaya atıldığında da Trendyol’un adı gündeme gelmişti.
Üstelik yürütülen kampanya etkili de oldu. Danıştay 10. Dairesi, yasanın uygulama yönetmeliğinin yürütmesini durdurdu. Anayasa Mahkemesi de CHP’nin iptal talebini esastan görüşmeye karar verdi.”
Gazete manşetleri
Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
14-28 Mayıs Genel Seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’a kaybetti.
Seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığı muhalif cephede tartışmalara neden oldu.
Kılıçdaroğlu’nu eleştiren isimlerden biri de Sözcü yazarı Uğur Dündar.
Uğur Dündar, katıldığı bir televizyon programında yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel seçimlerde aday olması ile muhalefetin tarihi bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak “Tarih onu asla affetmeyecek” dedi.
Dündar ayrıca geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında cumhurbaşkanlığı seçimi için ‘Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğini, CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini’ kaleme aldı.
Kılıçdaroğlu, kendisini ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef alan CHP yandaşı Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar’a açık mektubumdur…
Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü…
Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…
“Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; “İnadına mini etek, inadına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…
Sağlık skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” yapan, andıçların Uğur Dündar’ı…
“SİZİN ÇARKINIZ YİNE ‘ŞANLI ŞANLI’ DÖNER”
Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.
Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.
1960’lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…
İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik…
Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.
Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!
Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6’lı masanın liderleri ile yaptık.
Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de…
Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…
Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…Pislikler döküldü yürüdük…
“SİYASİ RÜŞVET ALDINIZ” İMASINA SUSMAM!
Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.
Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.
Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!
Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.
Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.
Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.
Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6’lı masa bileşenlerine “siyasi rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!
“TARİH KİMİ AFFEDECEK, KİMİ AFFETMEYECEK?”
Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey’in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır.
Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.
Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.”
Gazete manşetleri
Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti
Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
Gazeteci Muhammed Tayyar Türkeş, muhafazakar yazar Abdurrahman Dilipak hakkında ilginç bir iddiayı sosyal medya hesabından paylaştı.
15 Temmuz sonrası röportaj yaptığı Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
İddiaya göre Bursa TV’de yayınlanan röportaj sonrası Dilipak, Türkeş’ten oğlunun İsrailli ortakları ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde girdiği bir ihale konusunda yardım istedi.
Türkeş’in paylaşımı şöyle:
İŞİ İSRAİLLİ PARTNERİMLE YAPIYORUM
“Şimdi Dilipak..
15 Temmuz sonrası Abdurrahman Dilipak ile Bursa TV olarak evinde bir röportaj gerçekleştirdik.
Bu röportaj bitiminde Bursa’dan geldiğimizi bildiği için bize Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde oğlunun bir işinin olduğunu ve halle olması için yardım etmemi istedi.
Ve ertesi gün oğlu Taha ile Beylerbeyi Mado’da buluştuk.
Nasıl yardımcı olabileceğimi sorduğumda,
Bursa Büyükşehir belediyesine sanal şehir uygulaması için teklif verdiğini kamerayla tüm şehrin Sokak sokak adım adım dolaşılacağını kaydedeceklerini isterse insanların burada Bursa’ya gelmeden sanal ortamda gezebileceklerini anlattı.
Ben de kendisine Türkiye’de böyle bir teknolojinin olmadığını bu teknolojinin hangi ülke menşeili olduğunu sordum.
O da bana, “İsrailli bir ortağım var!
Bu teknoloji İsrail’e ait ben bu işi partnerim ile beraber yapıyorum” dedi.
“Bir bakacağım” diyerek yanından ayrıldım.
Bursa’ya döndüğümde ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki o dönem yetkili o işe bakan arkadaşla görüşerek aynen şu cümleleri söyledim. (Fehim)
“Bak” dedim “Bu Abdurrahman Dilipak Denen kişinin oğlunun kartı ve bu şirketin ortağı bir Yahudi eğer bu şirkete Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden herhangi bir iş verdiğinizi duyarsam canınızı okurum” diyerek elimden geleni yaptım.
Hikaye bu kadar..
Ne Dilipak, Ne de Elleri…”
https://x.com/tayyarturkes/status/1777640673275007384?s=46&t=36bb5QIaP8Zy2yh6yMBx_Q
Gazete manşetleri
Mustafa Sandal’dan Aleyna Tilki’ye tavsiye: Bırak dışarıyı, şarkılarına konsantre ol
Mustafa Sandal, Aleyna Tilki ve menajeri arasında yaşanan tartışma hakkında, “Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” dedi.
Mustafa Sandal, son dönemde Aleyna Tilki ile menajerinin arasında yaşanan tartışma hakkındaki konuştu. Sandal, “Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol” ifadesini kullandı.
Habertürk’ten Eren Gürel’in haberine göre, Tilki’ye tavsiyelerde bulunan Sandal, “Aleyna, çok özel bir yetenek. Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. İstemediğin yerlere sürüklendiğin anlar da olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Kendi yeteneğine güveneceksin bence. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol. Pozitif ol her zaman. Benim düşüncem bu yönde” dedi.
‘DAHA ÇOK HIRSLANIP, DAHA ÇOK İSTEMESİ LAZIM’
Sandal sözlerine, “Ben böyle bir zorbalığa maruz kaldıysam da umursamadım. Bana bile engel teşkil etmedi bu durumlar. Hep şarkılara konsantre oldum. Olmuşsa da teğet geçmiştir beni… Belki bizim için de haz etmeyenler olmuştur. Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” diye devam etti.
Muhabirlerin, “Yılbaşı ve özel günlerde sahnede oluyorsunuz. Bir özel günü evde geçirmek ister misiniz?” sorusuna yanıt veren Sandal, “Bizim işimiz bu. Nasıl ki hemşire, doktor işinin başında oluyorsa biz de sahnede olmak zorundayız. Özel günlere benim bakış açım biraz farklı. Hayat ile olan ilişkim, sağlıklı olduğum her gün aslında özel gün. Çocuklarınla olduğun bir günde pozitif bir gün geçirebiliyorsan zaten özel gün diyebiliriz buna. Ben öyle bakmıyorum hayata yani… Hayata her adımımı attığım gün, her sabaha uyandığım gün özel bir gün aslında…” ifadelerini kullandı.
‘TAMAMEN NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMIŞ BİR YIL OLSUN’
2023 yılını da değerlendiren Mustafa Sandal, “2024 ülkemize ve bütün dünyaya güzel enerjiler getirsin. Duyduğumuz abuk sabuk şeyler inşallah olmaz. Ben tamamen negatif enerjilerden arınmış bir yıl olsun istiyorum. 2023’te çok kötü günler yaşadık. Deprem canımızı çok yaktı. Birlikte kenetlenip, pozitif şeyler yaşamaya ihtiyacımız var” dedi.
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Gazete manşetleri1 yıl önce
Aslı Erdoğan: Sesimizin Almanya’da ustalıkla kısıldığını düşünüyorum
-
Televizyon2 yıl önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz2 yıl önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Hande Fırat’ın eşi Ukrayna’yı işte böyle dolandırdı !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar