Bizi Takip Edin

Televizyon

Erdoğan’ın metin yazarı, gazeteci Ali Murat Güven: Çok pişmanım!

AKP’nin kuruluş sürecinde Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’ın metin yazarı olarak çalışan gazeteci yazar Ali Murat Güven, TV5’te yayınlanan “Düşünme Vakti” programında dikkat çeken bir çıkış yaptı. Erdoğan’ın 14 Ağustos 2001 günü, Ankara, Beykent Otel’de, partiyi dünyaya ve Türkiye’ye duyururken yaptığı 45 dakikalık konuşmayı kendisinin yazdığı belirten Güven, “Para da almadım, yalnız Hüseyin Besli’den 3 paket sigara istedim” dedi.

Güven, “Yazdığınıza pişman mısınız?” sorusunu şöyle yanıtladı:

Çok pişmanım tabii ki. Bugün olsa yazmam. Neden pişmanım, çünkü, onlar benim hayallerimmiş, partinin hayalleri değilmiş. İnanmamış, içselleştirmemiş, empati kurmamış. Okumuş, ‘Çok güzel, harika yazılmış’ demiş. Bire bir kullandı, ben de televizyon başında, İstanbul’da takip ettim. Tek bir kelimeyi bile çıkarmadı, birkaç pekiştirici ekleme yaptı. Hepsini okudu küçük küçük kartonlara bölünmüş olarak. Gözlerim doldu; lakin şeye gelince… Mesela ben ne yazmışım? ‘Bizim iktidarımıza hiçbir milletvekili, parmak kaldırma makinesine dönüşmeyecektir. Türk demokrasisinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

İşte Güven’in açıklamalarının videosu;

Gazeteci ve Yazar Ali Murat Güven, iktidara yönelik şu ifadeleri kullandı:

“Çok güzel bir söz var, İsmet Özel’in sanıyorum: ‘Allah, insanı iddiası ile sınar.’ İddiamızla sınandık ve çoğumuz çuvalladık. Kendimi de bunun içine katarak söylüyorum. Arkadaş, bunca yıllık eziklikten sonra o hanlar, hamamlar, 5 yıldızlı oteller, o şatafat, o lüks, o arabalar, o cep telefonları… Bu sefer, vicdanlar sızlamaya başladı. Bir iftar yemeği düzenleniyor, yemeğin yarısı atılıyor. İlk savrulmada, 2010’a kadarki evrede vicdanlar sızlamaya başladı. Bu sefer, açıklamalar geliştirilmeye başlandı: Öyle oluyor da, böyle oluyor da, her şeyi yönetemiyoruz da, devlet böyle bir mekanizma, bazen kaçaklar oluyor, yüzde yüz İslam düşüncesini devlete yansıtabilmek mümkün değil… Bu tür açıklamalar, 2011’den sonra da bunlardan da vazgeçildi. Yaklaşım şu olmaya başladı: ‘Arkadaş, biz bu kadar yapabiliyoruz. Sen, okula gidebiliyor muydun başörtünle? Gidemiyordun. Bak şimdi hakim oluyorsun, polis oluyorsun, asker oluyorsun… Yat kalk reisine dua et, buna şükret. Sen, bir daha reise oy verme, CHP gelecek, yine aynı yasakları, ondan sonra yaparsın hakimlik.’

Şimdi, küstah bir tepeden bakış, küstah, kibirli… Bu memlekette şu cümle sarf edildi: ‘Sizin yerinize bir kereste koysam, odun koysam yine seçilir. İsimlerinizin hiçbir önemi yok. Bu isimler, o listede varsınız diye önemli.’ Kısmen de haklı aslında söyleyen, kısmen de haklı. Bu kadar ‘Tek sistemli’ bir parti, varislerini yetiştirmeyen, bu kadar milletvekili olan…”

“CUMHURBAŞKANININ İLK KONUŞMASINI BEN YAZDIM”

Güven, Erdoğan’ın AKP’nin kuruluşunu duyurduğu açıklamasını kendisinin yazdığını anlatırken “14 Ağustos 2001 günü, Ankara, Beykent Otel’de, partiyi dünyaya ve Türkiye’ye duyururken yaptığı, 45 dakika-1 saat yaptığı konuşmayı ben yazdım satır satır. Para da almadım, yalnız Hüseyin Besli’den 3 paket sigara istedim” ifadelerini kullandı.

Program Sunucusu Mehmet Ali Kayacı’nın, “Yazdığınıza pişman mısınız?” sorusu üzerine Güven, şu cevabı verdi:

“Çok pişmanım tabii ki. Bugün olsa yazmam. Neden pişmanım? Çünkü, onlar benim hayallerimmiş, partinin hayalleri değilmiş. İnanmamış, içselleştirmemiş, empati kurmamış. Okumuş, ‘Çok güzel, harika yazılmış’ demiş. Bire bir kullandı, ben de televizyon başında, İstanbul’da takip ettim. Tek bir kelimeyi bile çıkarmadı, birkaç pekiştirici ekleme yaptı. Hepsini okudu küçük küçük kartonlara bölünmüş olarak. Gözlerim doldu; ama şeye gelince… Mesela ben  ne yazmışım? ‘Bizim iktidarımıza hiçbir milletvekili, parmak kaldırma makinesine dönüşmeyecektir. Türk demokrasisinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.  Genel başkan olarak ben dahil, hiçbir parti yetkilisi 3 dönemden daha fazla seçilmeyecek, partiyi meşgul etmeyecektir.’ Ben, ne yazdığımı çok iyi biliyorum. Partiden o dönemde gelen bazı isimlerle istişare ettik bunları. O içeriği, ben kafamdan atmadım.  Bana bir yol haritası verildi,  ben o yol haritasından zengin göndermeli, bol teşbihle, dünya tarihine ve dünyadaki ünlü liderlere  bol göndermelerle dolu, nitelikli bir siyasal metin yazdım, o da seslendirdi. Sayın Cumhurbaşkanı, o zaman başbakan adayı… Genel başkan… Bir hafta tartışıldı:  Her köşe yazarı, ‘Burada ne demek istedi? Şurada şu umudu verdi, şuraya göz kırptı.’ falan…  Bugün geldiğimiz noktada, metin hala duruyor.

“HİÇBİR KARİYER PLANLAMAMDA SİYASAL BİR PARTİYE GİRMEK OLMADI”

“Siz o ortamdan saf dışı mı kaldınız yoksa kendiniz mi dışarı çıktınız?” sorusu üzerine Güven, şu açıklamalarda bulundu:

“Şimdi bu, bana çok sorulan, çok rahatsız olduğum bir soru; ama bu bir fırsattır, söyleyeyim: Ben, İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo, Televizyon ve Sinema mezunu, sinema ve televizyon üzerine, yeni medya üzerine iki kez yüksek lisans yapmış, cebinde basın kartı olan, 38 yıllık bir gazeteciyim. Hiçbir kariyer planlamamda siyasal bir partiye girmek, o partide ilerlemek, siyasetçi olmak, o partinin içinde basın danışmanı olarak dahi bulunmak olmadı. 1985, üniversitenin ilk yılı ile ülkücü bir dergide çalışmaya başladım. Çalışmak zorundaydım, ailemiz yoksuldu. O tarihten bu yana aralıksız çalışıyorum. Bayramlar dahil, yılbaşı dahil her zaman da çalışmışımdır, nöbet tutmuşumdur en kötü ihtimalle. Bana diyorlar ki: ‘Seni saf dışı bıraktıkları için, parsadan pay alamadığın için bugün AK Parti düşmanısın, AKP düşmanısın.’ Ben, AK Parti’nin içinde, daha kurulurken bir fiskelik emek verseydim, bir pozisyon kazanırdım.”

“TEKKEYİ BEKLEYEN ÇORBAYI İÇMEZ Mİ?”

Güven şöyle devam etti:

“Yani, düşünebiliyor musunuz? Genel başkanın sağ kolu Hüseyin Besli ile çay, kahve içiyoruz. Ben, başkanın metinlerini yazıyorum 6 ay boyunca. Daha partinin bir bürosu yok o sırada. Ankara’da, küçücük bir odada bir masa var. Abdullah Gül oturuyor, Tayyip Erdoğan ayağa kalkıyor, Abdüllatif Şener oturuyor, Abdullah Gül kalkıyor… Tek masayı paylaşıyorlar. Böyle bir pozisyonda, tekkeyi bekleyen çorbayı içmez mi? ‘Ben, siyasal bir ikbal istiyorum Hüseyin Abi, Ahmet Abi, Abdullah Abi…’ Ben, gazeteciyim ya, benim böyle bir planım yoktu. Hüseyin Besli, benim Yeni Şafak’tan genel müdürümdü. Kalemimin kıvraklığını biliyordu, partinin parası yoktu, bir reklam ajansı ile, bir metin yazarlığı servisi ile sürekli profesyonel bir bağ kurabilecek bütçesi yoktu. Biz eski kuşak Müslümanlar, zor zamanlarda devreye gireriz biliyorsunuz.  Bana geldi,  ben bir ajansta çalışıyorum. ‘Bir hafta var, parti kuruluyor. Elimizde bir metin yok, benim de kafam durdu.’ Dedi. Ben, o metni değil, Anıtkabir’e ilk ziyaretinde deftere yazdığını da yazdım. İlk ziyaretinde, çelenk koyduğunda, Anıtkabir’e yazdıklarında da, ilk meclis grup toplantısı… Ağustos’ta başladık, yıl sonunda bir ajansla anlaştılar. Merhum Şehit Erol Olçok, ‘Bu işler, böyle Ankara-İstanbul arası mekik dokumayla olmaz’ dedi ve bir ajans çatısı altında, profesyonelce yönetmeye geçtiler. Biz partinin, hareketin çocukları olarak, ‘Tamam ağabey’ dedik, ‘Yeterli midir?’, ‘Yeterli Ali Muratçığım, teşekkür ediyoruz’…  Profesyonellere bıraktık.”

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN;

Devamını Oku
Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gazete manşetleri

Canlı yayında tırnaklarını kesen Hakan Bayrakçı özür diledi

CNN Türk canlı yayınında tırnaklarını kesen SONAR Araştırma şirketinin sahibi Hakan Bayrakçı, özür diledi. Bayrakçı, “Canlı yayından hemen önce elime ve parmaklarıma bulaşan sıcak sıvı mumun verdiği acıdan ve özel durumdan kurtulmak için yayında yaptığım bir müdahale..” ifadelerini kullandı.

Canlı yayında tırnaklarını kesen SONAR Araştırma şirketinin sahibi Hakan Bayrakçı, parmaklarına sıvı mum yapıştığını ve bu acıdan kurtulmak için tırnaklarını kestiğini belirtti.

CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge programında tırnak kesme anları gündem oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin konuşulduğu yayında Hakan Bayrakçı program esnasında tırnaklarını kesti.

Eleştirilere yanıt veren Bayrakçı, Twitter’dan şu açıklamayı yaptı:

“Canlı yayından hemen önce elime ve parmaklarıma bulaşan sıcak sıvı mumun verdiği acıdan ve özel durumdan kurtulmak için yayında yaptığım bir müdahaleden ötürü özür diliyorum. Ancak böyle bir durumu fırsat bilip hakaret yağdıranların da asıl amacını biliyorum.”

Devamını Oku

Gazete manşetleri

Barış Manço’nun vasiyeti, ölümünden 24 yıl sonra açıklandı

Barış Manço’nun eşi Lale Manço Ahıskalı, sanatçının yıllar önce dile getirdiği bir vasiyetini paylaştı. Ahıskalı, “2023’te Barış Manço’yu mutlaka sahneye çıkaracağız” ifadelerini kullandı.

Anadolu rock ve pop şarkıcısı, besteci, söz yazarı ve televizyon programcısı Barış Manço, ölümünün 24’üncü yılında anılıyor. Manço’yu anma etkinlikleri kapsamında, sanatçının Moda’daki evi bu yıl da bugün saat 24.00’e kadar ziyarete açık olacak. Ayrıca Barış Manço Vapuru, 5 Şubat’ta sanatçının sevenlerini ağırlayacak.

Anma günü kapsamında AA’ya konuşan Barış Manço’nun eşi Lale Manço Ahıskalı, sanatçının yıllar önce dile getirdiği bir vasiyetini paylaştı.

Barış Manço’nun “Kayaların oğlu” ifadesinin yer aldığı şiirsel bir prologla başlayan “2023” eserinin çok enteresan bir beste olduğunu söyleyen Ahıskalı, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023’teki yani 100. yılına atfedilerek yazılmış bir metin ve onun Türkiye Cumhuriyeti’ne inancını, onun gücüne ve nasıl ayakta duracağına inandığını gösteriyor. Çok etkileyici bir metin olduğunu düşünüyorum” dedi.

Ahıskalı, 2023 eserinin bestelenmesinin üzerinden 50 yıl geçtiğini sözlerine ekleyerek, şunları söyledi:

“Barış Manço’nun bir de vasiyeti var 2023 parçasıyla ilgili olarak, ‘Ben 2023’te 80 yaşında olacağım. O zaman belki Doğukan’ın kolunda sahneye çıkacağım ve 2023 bestemi bir senfoni orkestrası eşliğinde icra edeceğim’ diyor. Bu bizim vasiyet olarak kabul ettiğimiz bir şey ve yerine getirilmesi gereken bir emir diye kabul ediyoruz ve bunu mutlaka gerçekleştireceğiz.”

Barış Manço’nun hologramının da yer alacağı projeye ilişkin bilgi veren Ahıskalı, “Barış Manço’yu biz 2023’te mutlaka sahneye çıkaracağız ve senfoni eşliğinde 2023’te dinleyeceğiz” dedi.

Lale Manço Ahıskalı, 1975’te henüz 20 yaşındayken tanıştığı sanatçıyla dolu dolu 25 yıl geçirdiklerini söyledi.

Sanatçı ile bir tesadüf eseri karşılaştığını dile getiren Ahıskalı, “Hep böyle üçer yıl aralıklarla hayatımızda bir takım etaplar oldu. 1975’te tanıştık, 1978’de evlendik, 1981’de Doğukan, 1984’te Batıkan doğdu. Bu süreç Barış Manço’nun Türkiye’de çok popüler olduğu dönemlerdi. Muhteşem konserlerini yaptığı, harika bestelerini verdiği, çok güzel albümler çıkardığı sahnedeki Barış Manço dönemiydi” dedi.

Ahıskalı, Barış Manço’nun sunduğu “7’den 77’ye” adlı yapıma 1988’de başladıklarını ve programın 10 sene ekranlarda izleyiciyle buluştuğunu aktararak, “Ölümüne kadar, 10 sene sürdü. 1998’de bitti. Zaten 1999’da Barış’ı kaybettik. O kadar bağlı olduğu bir şey belki onun hayatında bir eksiklik yaratmış da olabilir diye içimden geçirmiyor değilim. Çünkü insan tutkuyla yaptığı şeylere çok bağlanıyor, bir hayat motivasyonu oluyor” ifadelerini kullandı.

Lale Manço Ahıskalı, ölümünden sonra da sanatçının şarkılarının gençlerin ruhuna dokunmaya ve beğenilerek dinlenmeye devam ettiğini vurguladı.

Barış Manço’nun hatırasının ölümünün üzerinden seneler geçmesine rağmen halen canlı olduğuna işaret eden Ahıskalı, şunları söyledi:

“Bugüne kadar bizim karşılaştığımız ve temasta olduğumuz Barış Manço sevenlere baktığımız vakit, gerçekten bu sevgi hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor. Hâlâ beni yolda çevirip boynuma sarılıp ağlayan insanlar var. Barış Manço tutkusu olan küçücük çocuklar var. Şimdi işte bu evimizde, Barış Manço Evi’ndeyiz. Burası müzeye dönüştü biliyorsunuz. Sadece ocak ayında 13 bin ziyaretçisi oldu. 24 sene sonra Barış Manço Evi’ne bir ay içerisinde 13 bin kişi gelebiliyorsa, bu sevginin ve tutkunun devam ettiğini gösteriyor. Neden diye sormak lazım. Bu da işte bir sanatçının en ulaşmak istediği bence nirvana noktası. Çünkü gönüllere girmesi, kalıcı olması, en büyük idealleri, yaptıkları eserler ve hayatta bıraktıkları her şeyin buna yönelik olduğunu düşünüyorum ve Barış Manço bunu başarmış insanlardan biri. Gönüllere öyle bir girmiş ki hâlâ çıkmıyor. Ne mutlu.”

“Barış Manço şarkısı söylediğiniz vakit, kendinize veya yaşadığınız ortama ait çok şey buluyorsunuz. ‘Evet bu benim duygum, ben bunlarla yaşadım’ diyebiliyorsunuz” diyen Ahıskalı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aktardığı şeyler yani en basit çocuk şarkısında bile, ki Barış Manço bunu kabul etmezdi herhalde çünkü herkese şarkı yapan bir insandı. Sadece çocuklara yapmazdı ama çocuklar tarafından çok sevilen şarkıları oldu. Mesela ‘Ayı’ gibi. ‘Ayı’ bir çocuk şarkısı değil, bence toplumsal bir mesaj şarkısı. Toplumsal davranış biçimimizi belirleyen bir mesaj şarkısı olduğunu düşünüyorum ben. Ama tabii o ‘ayı’ repliği çok tatlı, çok şeker.”

Barış Manço’nun kaynağının halk olduğunu dile getiren Ahıskalı, hem mütevazı hem de insanlarla temas kurmayı çok iyi başaran biri olarak her gün Moda caddesi üzerindeki iş yerine yürüyerek gidip geldiğini, yolda herkesle konuşup sohbet ettiğinin altını çizdi.

Ahıskalı, bir aile içinde, her yaştan Manço hayranlarının bulunabildiğini vurgulayarak, “Barış Manço’nun hayatında özel şoförü, koruması olmadı. Çünkü ‘Beni halkın sevgisinden koruyacak bir koruma düşünemiyorum. Beni koruyacak olan, onların sevgisidir’ derdi” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Gazete manşetleri

Ajda Pekkan: Bugün sanat hayatımın en önemli noktalarından biridir

Hayrettin Karaman, Yılmaz Erdoğan ve Yavuz Bülent Bakiler gibi isimlerle birlikte Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü(ne layık görülen Ajda Pekkan gurur ve heyecan içinde olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Ajda Pekkan, Süleyman Saim Tekcan, Yılmaz Erdoğan, Hayreddin Karaman, Varol Yaşaroğlu, Ömür Akkor, Yunus Emre Akkor, Tan Sağtürk, Hilmi Şenalp, Yavuz Bülent Bakiler ve Sevan Bıçakçı’ya verildi.

Erdoğan, konuşmasının ardından ödülleri layık görülen isimlere verdi.

Ödülünü Erdoğan’ın elinden alan Ajda Pekkan, yaptığı yazılı açıklamada Müzik alanında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülmesi dolayısıyla büyük gurur ve heyecan içinde olduğunu belirterek, “Bugün sanat hayatımın en önemli noktalarından biridir” dedi.

Müzik hayatı boyunca Türkiye’ye bağlılığı ve sevgisi ile milli değerlerinin daima önemli ve öncelikli olduğunu vurgulayan Pekkan tören öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’la da bir araya geldi.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sinema dalında Yılmaz Erdoğan’a verildi.

‘İlim-Kültür’ alanında ödülün sahibi Hayreddin Karaman oldu.

Dans-Bale alanında Tan Sağtürk ödüle layık görüldü.

Devamını Oku
Gazete manşetleri8 saat önce

İsmail Saymaz: AKP, Fulya Öztürk’e adaylık teklifi götürdü

Gazeteci İsmail Saymaz, AKP’nin, CNN Türk ‘Özel Haberler Şefi’ Fulya Öztürk’e milletvekili adaylığı teklifi ilettiğini söyledi. Gazeteci İsmail Saymaz, Twitter...

Gazete manşetleri2 gün önce

Fatih Portakal’dan Fahrettin Altun’a: Şu diplomayı gösterin

Sözcü TV spikeri Fatih Portakal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversite diploması konusunda İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a çağrıda bulundu: “En azından...

Gazete manşetleri2 gün önce

Ata Demirer’den ‘kadın taksi şoförü’ paylaşımı: Umarım sayıları artar

Ata Demirer, bindiği taksinin kadın şoförüyle çektirdiği bir fotoğrafı paylaşarak “Umarım kadınların sayısı bu sektörde de artar zira tertemizdi araba”...

Gazete manşetleri3 gün önce

Habertürk’te canlı yayın kazası: Celal Şengör küfür etti

Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek Bilim programına katılan Prof. Dr. Celal Şengör’ün Amerikalı gökbilimci ve astrobiyolog Carl Sagan hakkında konuşurken...

Gazete manşetleri5 gün önce

Güldür Güldür’den Nureddin Nebati’ye gönderme: ‘Önde yer kapma sanatı’

Güldür Güldür Show, Maraş’taki depremin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın basın açıklaması sırasında yaşanan ‘yer kapma’ anlarının yer aldığı bir...

Gazete manşetleri6 gün önce

Abdurrahman Dilipak’tan Aile Bakanı Yanık ve AKP’li Özlem Zengin’e: Milletin sinir uçlarında tartışırsanız bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız

Habervakti yazarı Abdurrahman Dilipak, AKP’nin seçim ve deprem gündemine odaklandıklarını belirterek, “İkisinde de süreci iyi yönetemiyorlar. Seçimde, ittifaka dahil ettikleri...

Gazete manşetleri6 gün önce

Farah Zeynep Abdullah’a Musa Orhan’a “hakaret” suçundan para cezası

Oyuncu Farah Zeynep Abdullah, İpek Er’e cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen Musa Orhan’a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada 65 gün...

Gazete manşetleri1 hafta önce

Gazetecilere küsen Muharrem İnce, Ahmet Hakan’a açıkladı: Kesin adayım

Memleket Partisi lideri Muharrem İnce, gazeteci Ahmet Hakan’a yaptığı açıklamada 14 Mayıs’taki seçimlerde adaylığının kesin olduğunu söyledi. İnce, “Üç beş...

Gazete manşetleri1 hafta önce

Şahan Gökbakar Kızılay Başkanı Kerem Kınık’a 26 yıl öncesini hatırlattı

Şahan Gökbakar Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın 26 yıl önce yaptığı konuşmayı paylaşarak, “Eminim ki 26 yıl önceki Kerem Kınık, şimdiki...

Gazete manşetleri1 hafta önce

Hadise: Yeter artık diye bağırmak istiyorum

Şarkıcı Hadise, Urfa ve Adıyaman’da yaşanan sel ile ilgili sosyal medya hesabından paylaşım yaptı. Şarkıcı, “Depremde hayata tutulan insanlarımızı şimdi...

Gazete manşetleri1 hafta önce

Nagehan Alçı’dan ‘dönüş’ yanıtı: Çetin Altan ve Taha Akyol da ‘dönmüş’ isimlerdir

İktidarın değişeceğini öngörünce AK Parti’yle arasına mesafe koymaya çabalamakla eleştirilen Nagehan Alçı, kendi tutumunu anlattığı yazısında Çetin Altan ve Taha...

Gazete manşetleri1 hafta önce

MHP’li Çiçek, ‘Güldür Güldür’ü hedef aldı

MHP Genel Başkanı Basın Danışmanı Yıldıray Çiçek, Ali Sunal’ı ve ‘Güldür Güldür’ programını hedef aldı. Çiçek, “Programın oyuncu kadrosunun büyük...

Gazete manşetleri2 hafta önce

95. Oscar Ödülleri sahiplerini buldu

95’inci Oscar Ödülleri, Los Angeles’ta bulunan Dolby Tiyatro’sunda gerçekleşen törenle sahiplerini buldu. En İyi Film Ödülü, “Her Şey Her Yerde...

Gazete manşetleri2 hafta önce

LeMan’dan Kızılay’ın ‘çadır satmasına’ gönderme: Parası olan var mı?

Haftalık mizah ve karikatür dergisi LeMan, Kızılay’ın depremzedelere göndermesi gereken çadırları satmasına ilişkin bir paylaşım yaptı. Paylaşımda, enkaz altında kalan...

Gazete manşetleri2 hafta önce

Fatih Portakal açıkladı: Sözcü TV ile anlaştık

Fox TV’den ayrıldıktan sonra ekranlara ara veren Fatih Portakal, Sözcü TV’de ana haber için anlaştığı iddialarına ilişkin, “Bir de benden...

Gazete manşetleri2 hafta önce

Gazeteci Fırat Bulut serbest bırakıldı

Gazeteci Fırat Bulut, deprem haberleri gerekçe gösterilerek gözaltına alındığı Ankara’da serbest bırakıldı. Malatya’dan geldiği Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alınan Gazeteci...

Gazete manşetleri2 hafta önce

Nagehan Alçı: Osman Kavala ve Hakan Altınay’a zulmeden, rakiplerine siyasi yasak getiren bir siyasi tarafta bulunamam; bunları alkışlayan bir AK Parti’den yana olamam

HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, “Osman Kavala ve Hakan Altınay gibi insanlara zulmedenlerden taraf olamam, Türkiye’yi AB mensubu yapma kararlılığında bir...

Gazete manşetleri2 hafta önce

Sezen Aksu, Hatay’da Emel Korkmaz’ı ziyaret etti

Sanatçı Sezen Aksu, Hatay’da Ali İsmail Korkmaz’ın annesi ve ALİKEV Başkanı Emel Korkmaz‘ı ziyaret etti. Hatay’da bulunan sanatçı Sezen Aksu,...

Gazete manşetleri2 hafta önce

Yılmaz Özdil duyurdu: Sözcü gazetesinde buraya kadar

Yılmaz Özdil, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Sözcü gazetesinde buraya kadar” diyerek Sözcü gazetesinden ayrıldığını duyurdu. Özdil, 1 Mart’ta yayına...

Gazete manşetleri2 hafta önce

Fazıl Say’dan Meral Akşener’e HDP eleştirisi: Yapmayın şu ayrımcılığı, açın ittifakın önünü

Ünlü piyanist Fazıl Say, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “CHP, HDP ile görüşebilir ama bizim bulunduğumuz masaya asla getiremez”...

Öne Çıkanlar

Copyright © 2019 Medyatrend. Tüm Hakları Saklıdır.