Gazete manşetleri
Erdoğan’dan Binali Yıldırım’a: Bir daha 15 Temmuz’u sorduğunu duymayacağım!

Gazeteci yazar Levent Gültekin, yeni kitabı ‘Yaklaşan Kasırga’da 15 Temmuz’a dair önemli anektotlar aktarıyor.
Türkiye’nin son 20 yılda planlı olarak ‘Ortadoğululaştırıldığını’ anlatan Gültekin, 15 Temmuz’un da bu senaryonun önemli bir parçası olduğunu söylüyor.
Gültekin’in sağlam kaynaklardan aktardığı bilgilere göre dönemin başbakanı Binali Yıldırım, Erdoğan’a 15 Temmuz’la ilgili sorular sorunca şu cevabı alıyor: “Binali, bir daha 15 Temmuz’la ilgili bir soru sorduğunu duymayacağım. Bir daha 15 Temmuz’u karıştırdığını duymayacağım.”
Binali Yıldırım, AA’nın Editör Masa’sında kendisine yöneltilen, “Hoşunuza gitmeyen bir proje oldu mu? sorusuna, “Hoşuma gitmeyen proje 15 Temmuz! diyerek cevap vermişti.
Gazeteci yazar Levent Gültekin, T24’ün YouTube kanalına konuk oldu. Yeni çıkacak olan ‘Yaklaşan Kasırga’ kitabını anlattı. ‘Yaklaşan Kasırga’dan kastının Türkiye’nin Ortadoğululaşması olduğunu söyledi.
TÜRKİYE, PLANLI OLARAK ORTADOĞULULAŞTIRILIYOR
“Ortadoğululaşmak zaten başlı başına kasırga yemiş olmaktır.” diyen Gültekin, “Hukuk yoktur, demokrasi yoktur, yoksulluk vardır, toplum yoktur, inanç ve kimlik üzerinden ayrışma vardır, devlet yoktur, bilim, sanat edebiyat yoktur, şatafat vardır. Gerçek Müslümanlık yoktur ama din istismarı en yüksek seviyededir. Orada ümit yoktur, karamsarlık vardır. Huzur yoktur, birbirini yeme vardır. Türkiye adım adım 20 yıldır buraya sürükleniyor.” ifadelerini kullandı.
2023 SEÇİMLERİ SON KAVŞAK
Levent Gültekin, 2023 seçimlerinin önemini ise şöyle anlatıyor: “Eğer 2023 seçimlerinde Türkiye bu kaderini değiştirecek bir yaklaşık ortaya koymazsa, ben bunun büyük bir kasırgaya dönüşeceğini düşünüyorum. Büyük bir tahribat aldık zaten. Yoksulluk, işsizlik, gençlerin ülkeyi terk etmesi, kurumların ortadan kalkması, tek adam rejimi, hukukun ortadan kalkması… Korkunç bir tablo var Türkiye’de… Asıl sonucunu ise ben 2023’ten sonra bekliyorum. Eğer 2023’te bu süreci terse çevirecek bir akıl ortaya çıkmazsa, ben bunun Türkiye’yi bir kasırgayla karşı karşıya bırakacağını söylüyorum. ”
SENARYOYU FARK EDİNCE 15 GÜN UYUYAMADIM
Kitabı yamaya başladığında kafasında ‘Ortadoğululaşma’ kurgusu olmadığını anlatan Gültekin, kitabı bitirdikten sonra bunu fark ettiğini anlatıyor:
Bu fotoğrafı gördüğümde 15 gün uyuyamadım. Acaba ben yanılıyor muyum dedim. Delirdiğimi düşündüm. Ankara’ya gittim. Devlette çok önemli makamlarda bulunmuş insanlarla görüştüm. Tabloyu anlattım. Tamamı bana ‘doğru’ dediler. Başbakanlık, dışişleri bakanlığı, meclis başkanlığı, muhalefet liderleriyle konuştum. Türkiye’de sanki bir senaryo var.
ERDOĞAN NE ZAMAN SIKIŞSA, ÇANTASINA TAVŞAN GİRİYOR!
O senaryoda Tayyip Erdoğan da oyuncu gözüküyor, bana göre. Toplumda ‘Tayyip Erdoğan çantadan bir tavşan çıkaracağı’ algısı var ya; aslında Tayyip Erdoğan’ın önünün sıklıkla açıldığını, adamın çantasına sürekli birilerinin tavşan olarak girdiği… Yani adam tavşan çıkarmıyor; adamın ne zaman başı sıkışıyorsa çantasına tavşan giriyor.
DEĞİŞİME KARŞI OLAN TEK İSİM ERDOĞAN’DI
Mesela 2002 yılı… İslamcılar dönüşüyorlar. Yüzlerini AB’ye çevirmeleri… AK Parti’nin ana kadrosu AB yanlısı. Ana kadronun içinde değişime karşı olan, radikal İslamcılığı hala savunan, hala Türkiye’yi Ortadoğu aklıyla gören bir kişi vardı; Tayyip Erdoğan… Yasaklıydı…
Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağı parti başkanı olmasını da engelliyor. Ama AYM böyle bir karar verdiği halde 3 yıl boyunca bunu çekmeceden çıkarmıyorlar. Sanki bir el ‘bırakın’ diyor. Sonra Abdullah Gül başbakan, AK Parti iktidar olmuş, AB, içeride bir barış rüzgar esiyor.
İSLAMCILARDAKİ DEĞİŞİM KALICI OLMAMALI!
Sonra birileri diyor ki; İslamcılardaki değişikliğin kalıcı hale gelmemesi lazım. Çünkü bu kalıcı hale gelirse Türkiye uçacak. Muhafazakar toplum Atatürk’le, cumhuriyetle, demokrasiyle barışacak, AB ile entegre olacak. Bunu bir şekilde durdurmamız lazım diyorlar.
DENİZ BAYKAL, ‘CAN SİMİDİ’ OLUYOR
Bir sabah kalkıyoruz Deniz Baykal diyor ki Tayyip Erdoğan’ın yasağını kaldırmamız lazım. O dönem AK Parti’nin her sözüne kıyamet koparan devlet, bir şekilde bir anda ittifak ediyor. Siirt seçimlerini iptal ediyorlar, Tayyip Erdoğan milletvekili oluyor ve apar topar Abdullah Gül’den başbakanlığı devralıyor.
Tayyip Erdoğan’ın bir iki tane radikal sözü üzerine oluşan Cumhuriyet mitingleri, kapatma davası, 367 krizi muhafazakar İslamcı camiadaki değişimi durduruyor. Orada Erdoğan mağdur ediliyor!
BAHÇELİ, KRİTİK ANLARDA DEVREYE GİRİYOR
Tayyip Erdoğan çıkıp ‘başörtüsü yasağını kaldıracağız’ diyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, vazgeçmezseniz kapatma davası geliyor’ diye haber gönderiyor. AK Partililer geri çekme kararı alıyorlar. Aradan 6 ay geçiyor. Tayyip Erdoğan, İspanya’ya gidiyor ve orada ‘Velev ki simge. Başörtüsü yasağını kaldıracağız’ diyor.
Bunu konuştuğum çok üst düzey bir AKP’li yetkili diyor ki; ‘Biz bir anda panik yaptık. Ya arkadaş bir Yargıtay’a söz verdik. Eğer bunu yaparsak kapatma davası açacaklar. İspanya’dan dönmesini bekliyoruz. Ancak bir sabah kalktık Bahçeli açıklama yapmış. ‘Getir yasayı, değiştirelim.’ demiş. Artık yapacak bir şeyimiz kalmamıştı’
MEZHEP TARTIŞMALARI KIŞKIRTILIYOR
Levent Gültekin, üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesini, Gezi olaylarını, Abdullah Gül’ün bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin ortay adayı olmamasını, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye’ye destek açıklamasını da ‘Türkiye’yi Ortadoğululaştırma’ senaryosunun parçası olarak yorumluyor.
7 HAZİRAN’DA BAHÇELİ, ERDOĞAN’I KURTARIYOR
7 Haziran seçimlerinden sonra yaşananları ise şöyle anlatıyor: “Muhalefet Devlet Bahçeli’ye ‘gel hükümeti sen kur’ diyor. Ancak Bahçeli kabul etmiyor. ‘Hayır, erken seçim yapacağız’ diyor. PKK sahneye iniyor. Hendek savaşları başlıyor. IŞİD devreye giriyor. Bombalar patlıyor. Tayyip Erdoğan’a diyorlar ki, ‘Bu ülkenin Ortadoğu ülkesi olması için senin kalman gerekiyordu.’ Yeniden seçimle iktidara geliyor.
Seçimi kazandıktan sonra diyorlar ki; buranın otoriter tek adam rejimi olması lazım. Bir sabah kalkıyoruz ‘Allah’ın lütfuyla’ 15 Temmuz olmuş. Sorulara cevap verilmiyor.
HAKAN FİDAN: SORULARINIZIN CEVABI CUMHURBŞAKANINDA
Çok güvendiğim bir üst düzey bürokrattan dinledim: ‘Gittim Binali Yıldırım’a dedim ki, ‘ya sen başbakansın, MİT Başkanı’na sormadın mı? Sana nasıl bilgi vermez’ Binali Yıldırım, ‘Sordum. Hakan Fidan’ı çağırdım. Ya sen bana bağlısın. benim nasıl tek bir şeyden haberim yok’ Hakan Fidan demiş ki; ‘Efendim sizin sorularınıza benim verebileceğim hiç bir cevap yok. Sorularınızın cevabının tamamı Sayın Cumhurbaşkanında.”
ERDOĞAN: BİNALİ, BİR DAHA 15 TEMMUZ’U SORMA
Binali Yıldırım, bunun üzerine Erdoğan’ın yanına gidiyor. Hakan Fidan’a sorduğunu ancak cevap alamadığını söylüyor. Bunun üzerine Erdoğan, “Binali, bir daha 15 Temmuz’la ilgili bir soru sorduğunu duymayacağım. Bir daha 15 Temmuz’u karıştırdığını duymayacağım.” diyor. 15 Temmuz’la birlikte Ortadoğululaşmaya bir adım daha atılmış oldu.
DEMİRTAŞ’IN TUTUKLANMASI DA SENARYONUN BİR PARÇASI
Fakat buranın tek adam rejimi olması için Anayasal dayanağı olması lazım. Bir sabah kalkmışız; Bahçeli demiş ki ‘getir yasayı değiştirelim.’ Tıpkı başörtüsü yasağında olduğu gibi.
Daha sonra Selahattin Demirtaş tutuklanıyor. ‘Barış’ diyen adam cezaevine gönderiliyor. Kandil’in önü açılıyor. Siyasetin önü tıkanıyor. Ardından kayyımlar, felaketler… Aman Kürtler bu ülkeyle duygu birliği kurmasın diyorlar.
Gazete manşetleri
Canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç açıkladı: 2 şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim

Serdar Ortaç TikTok’a küfür etme nedenini açıkladı. Sinir krizi geçirdiğini öne süren Ortaç, “TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah” dedi.
Sosyal medya platformu TikTok’un kendisine kısıtlama getirmesi üzerine açtığı canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç, yeni bir yayın yaparak konuyla ilgili açıklama yaptı. Annesinin de video nedeniyle kendisine kızdığını belirten Ortaç, “Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim” dedi.
‘BENİM SUÇUM YAYIN YAPMAK’
Ortaç açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim. TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah. Bir hastalık, MS, içki. Benim suçum yayın yapmak ve yaparken de içki içmek. Benim eşekliğim.”
Serdar Ortaç söz konusu yayında “Türkiye’de TikTok’u yasaklatmazsam… Sen koskoca Selçuklu’dan Osmanlı’ya 3500 yıllık Türk milletini dize getireceğini mi zannediyorsun?” diye konuşmuştu.
Gazete manşetleri
Siyasete gireceğini söylemişti: Hakan Peker ilk hamlesini yaptı

Bir dönemin popüler şarkıcılarından Hakan Peker, siyasete gireceği yönündeki açıklamasının ardından ilk hamlesini yaptı. Safranbolu Belediye Başkanı olmak isteyen Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşerek destek istedi.
Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde Karabük’ün Safranbolu ilçesinden Belediye Başkanlığı’na adaylığını koyacağını açıklayan Hakan Peker, çalışmalara başladı. Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşme yaparak destek istedi.
Görüşme ile ilgili açıklamalarda bulunan Hakan Peker, şu ifadeleri kullandı:
“Safranbolu’da ev almıştım, çalışmalara başlıyorum onun için gelmiştim. Şefik Dizdar ile görüşerek istişarede bulunduk. Safranbolu’nun eksikleri, neler yapabilir, edilebilir ile ilgili bilgi alışverişinde bulunduk. Onun tecrübeleri ve burada yaşayışı ile bize çok şey kattı. Eğer Belediye Başkanı seçilirsek nasıl uygulayıp hayata geçirebiliriz diye fikir edindik.”
“DURAĞAN DEĞİL, DİNAMİK”
“Genç, dinamik, bol tanıtımlı, çok büyük aktivitelerin olabileceği, bütün turistlerin buraya gelebileceği bir Safranbolu hayal ediyoruz” diyen Peker, şöyle devam etti:
“Daha eğlenceli, durağan değil, dinamik olan, insanların merak ettiği, sanatsal, kültürel olarak daha çok öne çıkacak Safranbolu istiyoruz. UNESCO’nun tarihi miras kentinin hakkını verecek bir şekilde yönetilecek bir Safranbolu hayal ediyoruz.”
SİNEMACILARDAN DESTEK İSTEYECEK
Uluslararası Altın Safran Festivalinin daha çok ön plana çıkması gerektiğini ifade eden Peker, “O da birazcık sinemadan destek almakla olacak. Sinema sanatçılarından destek almakla olacak. Burada yapılacak aktiviteler, konserler ve ödül geceleriyle beraber bu festivalin çok çok öne çıkacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Gazete manşetleri
TV programında evinin yenilendiğini gören ev sahibi mahkemeye gitti

Kiracı olan diş hekimliği öğrencisi, bir TV programıyla görüşüp oturduğu evi baştan aşağı değiştirtti. Program TV’de yayınlanınca ev sahibi evdeki değişikliklerden haberdar oldu ve mahkemeye başvurdu.
Son dönemde ev sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıklar sık sık gündem olmaya devam ediyor. Ancak bu kez yaşanan ‘dava’ olayı daha önce çok rastlanır türden olmadı. Olayda, davaya konu olan ev, bir TV programında yayınlandı. Ev sahibi de o TV programını izleyince harekete geçti
Halk TV’de yer alan habere göre; tarafların ev sahibi ile kiracı olduğu dava dosyasının içeriği, son dönemde yaşanan anlaşmazlıklarda olduğu gibi fahiş kira artışları değil. Dava dosyasına göre, Rukiye Molla ile oğlu Tamer Molla, Beşiktaş Nüzhetiye Caddesi’nde bulunan evlerini baştan aşağı yeniledi. Kendileri oturakları için evi elden geçiren aile, bir süre sonra yurt dışına taşınmak durumunda kalınca, yenilenmiş bu dairenin kiraya verilmesi gündeme geldi.
Aile, dairelerini diş hekimliği fakültesi öğrencisi Ecem Özsarp’a kiraladı. Özsarp, bir süre sonra da kiracısı olduğu ev için bir TV kanalında yayımlanan programla temasa geçti. Oyuncu Evrim Akın’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Evrim Akın ile Ev Kuşu’ programına başvuran Özsarp, oturduğu evin yenilenmesini istedi.
Sunucu Evrim Akın’ın ziyaret ettiği eve bir süre sonra ustalar girdi ve ev baştan aşağı yenilendi. Evdeki bazı kapılar sökülürken yerine de duvar örüldü. Duvar tavanları ve kolonlarda değişiklik yapıldı. Ev sahipleri ise, evde yapılan değişikliklerin TV’de yayımlanması sonrası bunlardan haberdar oldu.
Ev sahibi aile adına, kiracıya karşı tazminat davası açıldı. Dava dilekçesinde, eve önemli ölçüde zarar verildiği öne sürüldü. Dava dilekçesine göre, eve verilen zararın 120 bin TL seviyesinde olduğu ileri sürüldü. Dilekçede, TV programının verdiği eşyaların da kiracı tarafından alındığı öne sürüldü. Dava dilekçesinde, kiracının dışında programın yayımlandığı TV kanalı ile ilgili programın yapımcısı şirketin de sorumlu tutulması talep edildi.
Kiracı adına yapılan savunmada ise, evin eskisine göre daha güzel hale geldiği öne sürülüp “Kiralanan ev olduğu gibi iade edildi. Bir zarar söz konusu değil. Davanın reddine karar verilsin” ifadeleri kullanıldı. Şimdi, mahkemenin, değişiklik yapılan evde keşif yaptıktan sonra bilirkişi raporu hazırlatması bekleniyor.
-
Gazete manşetleri1 sene önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon1 sene önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz1 sene önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Gazete manşetleri1 sene önce
“Daha dün 3 liraydı”