Gazete manşetleri
Dergiciler çıkmazda: İflas ediyoruz
Ekonomik kriz nedeniyle basılı dergilerden kimisi için yolun sonu göründü, kimisi de iflasın eşiğine geldi. Yayıncılar, yaşadıkları darboğazı “İflasın eşiğindeyiz. Bu durum Kültür Bakanlığı’nın büyük bir utancıdır” sözleriyle değerlendirdi.
İktidarın yarattığı kriz her alanda kendini gösteriyor. Yüksek enflasyon, maliyet artışları ve her geçen gün düşen alım gücünden en çok etkilenenlerden biri de basılı dergiler oldu. Başta kültür-sanat alanında olmak üzere; bilimden felsefeye, spordan sinemaya dek birçok disiplinel alanda faaliyet sürdüren dergicilikte, ekonomik krizin etkileri her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Birer birer kapanan basılı dergilerin sayısı da hızla artıyor. Yayıncılar, bu duruma tepki göstererek “Sesimizi duyun, iflas ediyoruz, sektör darboğazda” dedi. Bir yılda yüzde 250 artan kâğıt maliyetleri birçok yayıncıyı çıkmaza soktu. Dışa bağımlı kâğıt ve baskı maliyetleri, Türk lirasının döviz karşısında değer yitirmesi sonucunda yükseldi. Kültür Bakanlığı, destek olarak seçili olan bazı dergilerden yılda yalnızca 100 ila 150 arasında alım yapıyor. Sonuç olarak Masa, Ecinniler, Temmuz, Dergâh gibi birçok dergi tamamen yayın hayatına son verdi. Edebiyat dergisi Notos da yıkıcı ekonomik koşulların altında ezildiklerini belirterek okurlarına destek çağrısı yayımladı.
SOCRATES DERGİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ CANER ELER: Hayal kırıklığı yaşıyoruz
8 yıldır yayın hayatına devam eden ve spor alanında faaliyet gösteren Socrates Dergi, emekçileri de ekonomik nedenlerden dolayı basılı faaliyetlerini şimdilik sonlandırdığını duyurdu. En çok satan dergilerin başında gelen Socrates’in bu kararı dergiciliğin içinde bulunduğu durumun vahametini gözler önüne serdi. Socrates Dergi Genel Yayın Yönetmeni Caner Eler, kapanma kararının sürecini şu sözlerle açıkladı: “Her üretim başına maliyetten zarar edilmeye başlandı. İkinci baskıya gittiğimiz sayılardan bile zarar ettiğimiz dönemler oldu. Bu tamamen enflasyona bağlı olarak maliyetlerin çok hızlı yükselmesiyle ilgili. Kâğıt, matbaa, dağıtım, kargo fiyatları çok fahiş noktalara geldi. Özellikle kâğıt ve matbaa ücretleri zaten avro ile endeksli. Sizin ekstra zamlar yapmanız lazım. Bu sefer okuyucuya durumu anlatmakta zorlanıyorsunuz. Doğal olarak satın almalar da düşmeye başlıyor. Her ne kadar Socrates’in satışı hiç düşmese de bizim için ciddi bir karanlık tablo oluştu. Bu nedenle böyle bir ekonomik karar vermek durumunda kaldık. Beni ve ekibi çok üzen bir karar ama Socrates dergi, ismi ve şemsiyesi altında durmaya devam edecek. Hâlâ da hayal kırıklığını yaşıyoruz.” Basılı dergi umudunun Socrates için tamamen rafa kalkmadığını, yalnızca askıya alındığını ifade eden Eler, “Türkiye’deki şu anki ekonomik tablo ve Türkiye’nin genel yapısı çok büyük bir sarmala sürüklüyor. Bunun içinden bir rahatlama gerekiyor ve onun da tabana inecek bir doğru yönetimle olması gerekiyor. Şu an cidden oksijeni çok az. Ekonomik koşulların nispeten biraz daha normalleşebilme umudu farklı periyodik zamanlarla üretmek gibi planlar getirebilir. Tabii ki keşke her ay üretebilsek ama şu anki konjonktürde Türkiye’nin ekonomik şartları bunu pek vadetmiyor ne yazık ki” ifadelerini kullandı.
VARLIK DERGİSİ YAZI İŞLERİ MÜD. FİLİZ NAYIR DENİZTEKİN: Kriz tuz biber oldu
Geçmişi 90 yıla dayanan Varlık dergisi de mağduriyet yaşayanlar arasında. Bir dönem okur desteği ile çıkan derginin Yazı İşleri Müdürü Filiz Nayır Deniztekin, “Sürdürüyoruz ama çok zor. Kâğıt ve matbaa maliyetlerimiz katlanarak artıyor” dedi. Satışlarının maliyetlerini karşılamadığını ifade eden Filiz, “Arada mecburen fiyat artırmak zorunda kalıyoruz. O da satışları düşürüyor. Biz de ne yapacağımızı şaşırdık” siteminde bulundu. Derginin yurtdışı aboneliklerinin de ciddi oranda düştüğüne dikkat çeken Deniztekin, “Dış maliyetleri oldukça azaltarak çıkarmaya çalışıyoruz ama sabit maliyetler çok yüksek. Dergicilik hiçbir zaman destek görmedi zaten ama ekonomik kriz tuz biber oldu. Mevcut iktidarın kültüre karşı anlayışı da belli. Köstek olmasın yeter diye düşünüyoruz. Dergiciliğin işi hiç olmadığı kadar zor. Ekonominin acilen durulması gerekiyor. Önümüzü göremiyoruz” ifadelerini kullandı.
***
Büyük işçi kıyımı geliyor
Dergiciliğin zor günlerden geçtiğini ifade eden Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği (YAYBİR) Başkanı Mustafa Aksoy, şöyle konuştu: “10 yıl felsefe dergisi çıkarttım. Bana bir ev parasına patladı. Hele periyodik yayın yapmak çok zor. İşin bir taraftan editöryel, bir taraftan telif yanı, bir taraftan fiziki maliyet bedelleri yanı var. Bir taraftan da dağıtım, satış ve tahsilat sorununuz var. Süreli yayıncılık, kitap yayıncılığından çok daha zor. Günümüzde ilan almıyorsa çıkması neredeyse imkânsız. Kâğıt, matbaa maliyetlerinin ötesinde işletme maliyetleri de çok yükseldi. Bir işletmenin ayakta kalabilmesi çok zorlaştı. Asgari ücret yükseldi, enflasyon da aldı başını gitti. Doğal olarak çalışanların ayakta kalabilmesi için ona göre bir gelir artışı olması lazım. Artık içerik çok önemli.” Kültür Bakanlığı’nın dergiciler için nasıl bir destek verdiğini sorduğumuzda ise, “Bakanlık desteği abonelik sistemiyle çalışıyor. 100’le 150 arasında alım yapıyor” yanıtını verdi.
Yayıncılar Kooperatifi (Yay-Koop) Yönetim Kurulu Başkanı Elif Akkaya ise yayıncılar açısından finansal anlamda açığın çok ciddi anlamda büyüdüğünü belirtti. Akkaya, yaşananları şöyle özetledi: “Zaten üretim problemli, satamıyor. 10 aydır ne kadar ürettiysek onlar da elimizde bir finansal borç olarak duruyor. Önümüzdeki süreçte ciddi bir işçi kıyımı da gelecek. Bu son enflasyon artışları, asgari ücret zamları artık büyük ve orta ölçekli yayınevlerini zorda bırakıyor. Küçük yayıncılar zaten kendi emeğiyle tek başına sürdürüyordu. Onlar zaten kabuğuna çekildi. Orta ve büyük ölçekli olanlar iflasın eşiğinde. Kültür sanat dünyasının içinde olduğu bu darboğaz Kültür Bakanlığı’nın büyük bir utancı olmalı.”
Gazete manşetleri
Kılıçdaroğlu’ndan Uğur Dündar’a zehir zemberek sözler
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Tarih onu affetmeyecek’ diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden kendisini eleştiren Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
14-28 Mayıs Genel Seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’a kaybetti.
Seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun adaylığı muhalif cephede tartışmalara neden oldu.
Kılıçdaroğlu’nu eleştiren isimlerden biri de Sözcü yazarı Uğur Dündar.
Uğur Dündar, katıldığı bir televizyon programında yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel seçimlerde aday olması ile muhalefetin tarihi bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak “Tarih onu asla affetmeyecek” dedi.
Dündar ayrıca geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında cumhurbaşkanlığı seçimi için ‘Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi gerektiğini, CHP’nin ve ‘Altılı Masa’nın başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun resti görmek yerine, kendi adaylığını dayattığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini’ kaleme aldı.
Kılıçdaroğlu, kendisini ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını hedef alan CHP yandaşı Sözcü yazarı Uğur Dündar’a ateş püskürdü.
Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim! Sayın Uğur Dündar’a açık mektubumdur…
Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin “Bizim Uğur”u, TRT Genel Müdürü…
Bizim kuşağın onur abidelerinden Tarık Akan’ın yumruklaştığı, dürüst ve mücadeleci gençlik-kafalarında bitlerle işkencelerden geçerken-ayağına taş değmemiş, nezaket ziyaretlerinin müdavimi Uğur Dündar…
“Gün geçmiyor ki” cümlesiyle başladığı her haber programında, fonda gerilim müzikleriyle süslediği ve toplumun inanç noktalarına temas ederek 28 Şubat sürecinin alt yapısında emeği olan, iş başörtü sorununa geldiğinde; “İnadına mini etek, inadına dekolte” sloganlarına katkı sunan Uğur Dündar…
Sağlık skandalı haberi adı altında “Tesettür Faciası” başlığıyla, toplumdaki kutuplaşmanın her daim ekmeğini yiyen, fildişi kulelerinin tepesindeki konforlu alanını inşa edebilmek için büyük “fedakarlıklar” yapan, andıçların Uğur Dündar’ı…
“SİZİN ÇARKINIZ YİNE ‘ŞANLI ŞANLI’ DÖNER”
Her alanda, mevcut baskıcı iktidarın, sizin de içerisinde arkadaşlarınızın olduğu (ki bence onlar öyle sanıyor) muhalifler, davalarla, hapislerle, saldırılarla mücadele edip bedel öderken, sizin çarkınız yine “şanlı şanlı” döner Uğur Bey.
Senin de bildiğin ama hiç hoşuna gitmeyecek bir sır vereyim; Biz helalleştik… Bu ülkede, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakın oy vermeyi, adını duyunca besmele çeken muhafazakârlarımızla helalleştik.
1960’lardan kalma sağ sol kavgasının kötü mirasıyla yüzleştik. Bizlere inançsız ve din düşmanı gözüyle bakan sağcı kardeşlerimizle de helalleştik…
İç Anadolu ve doğusu dahil, bırakın milletvekili çıkarmayı temsilci gönderemediğimiz şehirlerimizle konuştuk, anlaştık, helalleştik…
Darbelerle, 28 Şubatlarla, faili meçhul cinayetlerle, idamlarla yüzleştik.
Geçmişte yaşadığımız bütün travmalarımızı, öfkelerimizi, intikam duygularımızı ebediyen toprağa gömdük. Bütün farklılıklarımızı kabul ettik, sevdik ve kucaklaştık. Artık buradan size ve temsil ettiğiniz kimliğe ekmek çıkmaz!
Bunu vatanperver dostlarımızla yaptık. Başta kıymetli dostum Sayın Karamollaoğlu olmak üzere 6’lı masanın liderleri ile yaptık.
Nasıl yaptığımızı da anlatayım. Berkin Elvan’a da ağladık, Eren Bülbül’e de… Sinan Ateş ile de vurulduk, Tahir Elçi ile de… Deniz Gezmiş’le de sehpaya çıktık, Mustafa Pehlivanoğlu ile de…
Ergenekon kumpası mağdurlarına da destek olduk, suçsuz günahsız KHK mağdurları anaokulu öğretmenlerine de…
Yürüdük Uğur Bey. Hak için halk için yürüdük. Yolumuza kurşunlar bırakıldı yürüdük…Pislikler döküldü yürüdük…
“SİYASİ RÜŞVET ALDINIZ” İMASINA SUSMAM!
Terör örgütleri kuşun sıktı, linçlendik, içerisinde bulunduğumuz ev için “Yakın o evi” dediler, defalarca ölüm tehditleri ve suikastlara karşı yürüdük.
Cumhuriyet Halk Partisi çok değişti Uğur Bey. Artık toplumun büyük bölümünü öcü gibi gördüğü bir parti değil. Bakın TV programında değerli kardeşim Cemal Enginyurt, size karşı millet ittifakını ve helalleşmemizi nasıl savunuyor, siz ise nasıl da inkar ediyorsunuz.
Siz hiç değişmemişsiniz! Hala 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda yaptığınızı yapmaya çalışıyorsunuz. Bu sefer olmaz!
Toplumun inanç ve değerleri ile siz ve temsil ettiğiniz kimliğiniz, mıknatısın iki ayrı kutbu gibisiniz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve toplumsal barışa yaklaştıkça seçimlerde broşürlerimizi dağıtan başörtülü kardeşlerimiz, bütün kırgınlıklarını unutan Kürt kardeşlerimiz, vatanperverlik çatısı altında bütünleştiğimiz sağcı kardeşlerimiz, kısacası bu ülkenin ötekileri bizden uzaklaşıyor. Buna müsaade edemeyiz.
Belki biraz kırıcı oldu ama kusura bakmayın Uğur Bey bunlar gerçekler. Bana, canlı yayınlarda Dış devletlerin ajanı olup olmadığımı soracak kadar dengenizi yitirdiniz, ses çıkarmadım.
Şahsıma dilediğiniz kadar saldırabilirsiniz ama kardeşliğimizi dinamitlemenize müsaade etmem.
Kendi adaylığımı dayatmak için siyasi rüşvet dağıttım iddialarınıza susarım ama 6’lı masa bileşenlerine “siyasi rüşvet aldınız” imasına susmam, bu birlikteliği bozdurmam!
“TARİH KİMİ AFFEDECEK, KİMİ AFFETMEYECEK?”
Sizin tabirinizle; “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu 70’li yıllardan beri tanırım. Kemal Bey’in asıl işi hesap sormaktır. Devletin nice kayıp trilyonlarını, tüyü bitmemiş yetim hakkını, yurt dışından getirmiş ve hazineye irat kaydettirmiştir.” El hak doğrudur Uğur Bey. Benim asıl işim hesap sormaktır.
Büyük emeklerle ve ödenen bedellerle tesis edilen bu kardeşlik yapısına, bu toplumsal ittifaka ve bu helalleşmeye saldırmayı sürdürürseniz, milletin uygarlık yolundaki bu anlaşmaya halel getirmeye çalışırsanız, bunun hesabını sorarım.
Toplumu kutuplaştırma, ayrıştırma, partimi yeniden halktan koparma çabaları ve çalışmaları olduğunu hissettiğim zaman Uğur Bey, SİYASİ ARENADA MAKOSENLERİMİ TEKRAR GİYERİM ve bedeli ne olursa olsun bu uğurda mücadelemi veririm.”
Gazete manşetleri
Gazeteci Türkeş, Dilipak ailesinin İsrail’le ticari ilişkilerini deşifre etti
Yazar Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
Gazeteci Muhammed Tayyar Türkeş, muhafazakar yazar Abdurrahman Dilipak hakkında ilginç bir iddiayı sosyal medya hesabından paylaştı.
15 Temmuz sonrası röportaj yaptığı Dilipak’ın kendisinden oğlu için bir ricada bulunduğunu belirten Türkeş, muhafazakar yazarın ailesinin İsrail’le olan ticari ilişkilerini de deşifre etti.
İddiaya göre Bursa TV’de yayınlanan röportaj sonrası Dilipak, Türkeş’ten oğlunun İsrailli ortakları ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde girdiği bir ihale konusunda yardım istedi.
Türkeş’in paylaşımı şöyle:
İŞİ İSRAİLLİ PARTNERİMLE YAPIYORUM
“Şimdi Dilipak..
15 Temmuz sonrası Abdurrahman Dilipak ile Bursa TV olarak evinde bir röportaj gerçekleştirdik.
Bu röportaj bitiminde Bursa’dan geldiğimizi bildiği için bize Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde oğlunun bir işinin olduğunu ve halle olması için yardım etmemi istedi.
Ve ertesi gün oğlu Taha ile Beylerbeyi Mado’da buluştuk.
Nasıl yardımcı olabileceğimi sorduğumda,
Bursa Büyükşehir belediyesine sanal şehir uygulaması için teklif verdiğini kamerayla tüm şehrin Sokak sokak adım adım dolaşılacağını kaydedeceklerini isterse insanların burada Bursa’ya gelmeden sanal ortamda gezebileceklerini anlattı.
Ben de kendisine Türkiye’de böyle bir teknolojinin olmadığını bu teknolojinin hangi ülke menşeili olduğunu sordum.
O da bana, “İsrailli bir ortağım var!
Bu teknoloji İsrail’e ait ben bu işi partnerim ile beraber yapıyorum” dedi.
“Bir bakacağım” diyerek yanından ayrıldım.
Bursa’ya döndüğümde ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki o dönem yetkili o işe bakan arkadaşla görüşerek aynen şu cümleleri söyledim. (Fehim)
“Bak” dedim “Bu Abdurrahman Dilipak Denen kişinin oğlunun kartı ve bu şirketin ortağı bir Yahudi eğer bu şirkete Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden herhangi bir iş verdiğinizi duyarsam canınızı okurum” diyerek elimden geleni yaptım.
Hikaye bu kadar..
Ne Dilipak, Ne de Elleri…”
https://x.com/tayyarturkes/status/1777640673275007384?s=46&t=36bb5QIaP8Zy2yh6yMBx_Q
Gazete manşetleri
Mustafa Sandal’dan Aleyna Tilki’ye tavsiye: Bırak dışarıyı, şarkılarına konsantre ol
Mustafa Sandal, Aleyna Tilki ve menajeri arasında yaşanan tartışma hakkında, “Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” dedi.
Mustafa Sandal, son dönemde Aleyna Tilki ile menajerinin arasında yaşanan tartışma hakkındaki konuştu. Sandal, “Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol” ifadesini kullandı.
Habertürk’ten Eren Gürel’in haberine göre, Tilki’ye tavsiyelerde bulunan Sandal, “Aleyna, çok özel bir yetenek. Zaman zaman her kariyerde zorlandığın anlar olabilir. İstemediğin yerlere sürüklendiğin anlar da olabilir. Bazı durumlarda bunları aşabilmek lazım. Kendi yeteneğine güveneceksin bence. Sen bırak dışarıyı, şarkılara, işine konsantre ol. Pozitif ol her zaman. Benim düşüncem bu yönde” dedi.
‘DAHA ÇOK HIRSLANIP, DAHA ÇOK İSTEMESİ LAZIM’
Sandal sözlerine, “Ben böyle bir zorbalığa maruz kaldıysam da umursamadım. Bana bile engel teşkil etmedi bu durumlar. Hep şarkılara konsantre oldum. Olmuşsa da teğet geçmiştir beni… Belki bizim için de haz etmeyenler olmuştur. Bunlar her zaman olacak, onun daha çok hırslanıp, daha çok istemesi lazım” diye devam etti.
Muhabirlerin, “Yılbaşı ve özel günlerde sahnede oluyorsunuz. Bir özel günü evde geçirmek ister misiniz?” sorusuna yanıt veren Sandal, “Bizim işimiz bu. Nasıl ki hemşire, doktor işinin başında oluyorsa biz de sahnede olmak zorundayız. Özel günlere benim bakış açım biraz farklı. Hayat ile olan ilişkim, sağlıklı olduğum her gün aslında özel gün. Çocuklarınla olduğun bir günde pozitif bir gün geçirebiliyorsan zaten özel gün diyebiliriz buna. Ben öyle bakmıyorum hayata yani… Hayata her adımımı attığım gün, her sabaha uyandığım gün özel bir gün aslında…” ifadelerini kullandı.
‘TAMAMEN NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMIŞ BİR YIL OLSUN’
2023 yılını da değerlendiren Mustafa Sandal, “2024 ülkemize ve bütün dünyaya güzel enerjiler getirsin. Duyduğumuz abuk sabuk şeyler inşallah olmaz. Ben tamamen negatif enerjilerden arınmış bir yıl olsun istiyorum. 2023’te çok kötü günler yaşadık. Deprem canımızı çok yaktı. Birlikte kenetlenip, pozitif şeyler yaşamaya ihtiyacımız var” dedi.
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Gazete manşetleri1 yıl önce
Aslı Erdoğan: Sesimizin Almanya’da ustalıkla kısıldığını düşünüyorum
-
Televizyon2 yıl önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz2 yıl önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Hande Fırat’ın eşi Ukrayna’yı işte böyle dolandırdı !
-
Gazete manşetleri2 yıl önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar