Diğer
Cem Küçük, hedef göstermeye devam etti: Birce Akalay, Gökhan Özoğuz, Şahan Gökbakar…

Cem Küçük, hayat pahalılığına tepki gösteren oyuncu Birce Akalay‘ı bir kez daha hedef gösterdi. Küçük müzisyen Gökhan Özoğuz, komedyen Şahan Gökbakar gibi isimlere yönelik suçlamalarda bulundu.
“Birileri ülkeyi yemeye ve satmaya devam ediyor, yargılanacağınız günleri görebilmek ümidiyle” diyen ünlü oyuncu Birce Akalay‘ı hedef alan Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, komedyen Şahan Gökbakar‘ı ve Athena’nın solisti Gökhan Özoğuz‘u da hedef aldı.
Küçük, bugünkü yazısında “Hiç kimse Türk milletinin aklıyla dalga geçmesin ve yalan söylemesin. Bunlar alenen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinden aynı Adnan Menderes ve ailesine yapıldığı gibi ağır bir intikam alınmasını istiyorlar. Gerçek niyetleri bu” dedi.
Küçük, şu ifadeleri kullandı:
Biraz dürüst olun ey solcular, ey Marksist-Leninistler. Sizler intikam istiyorsunuz. Mert olun. Biz bu duruma Gezi kalkışmasında da hazırdık. 17-25 Aralık darbesinde de hazırdık, 7 Haziran-1 Kasım döneminde de hazırdık. 15 Temmuz darbe girişiminde de hazırdık. Görelim bakalım kim kaçıyor, kim kalıyor?
Engin Özkoç ile aynı kafaya sahip CHP’li Aykan Erdemir fare gibi kaçmadı mı? Şimdi bana organize küfrettiren; Birce Akalay’larla, Athena Gökhan’larla, Şahan Gökbakar’larla aynı kafaya sahip Gezi kalkışmacısı Mehmet Ali Alabora ülkemizden fare gibi kaçmadı mı? Tam 8 senedir Londra’da İngiliz emperyalizmine sığınmış durumda Alabora… PKK’lılar, Marksistler fare gibi kaçtılar Türkiye’mizden. Bunlar da kaçacak. Biz dimdik ayakta kalacağız her zaman olduğu gibi.
Biz bu ülkenin Türk milliyetçileri ve Müslüman muhafazakârları yani Türklük gururuna ve İslam şuuruna sahip kahir ekseriyeti mücadeleye hazırız. Biz kefenimizi cebimize koymuş insanlarız. Bizler ölümden korkmayız ama sizler tavuklar gibi korkaksınız…
…
Türk siyasal literatüründe, ‘Yargılanacağını göreceğiz’ demek bal gibi de o kişinin geceyarısı sıcak yatağından alınıp tutuklanması demektir. Aynı 27 Mayıs’ta Demokrat Partililere yapılanın AK Partililere, MHP’lilere, BBP’lilere, hatta Vatan Partililere bile yapılmasını istiyor Birce Akalay gibiler. Bunlar böyle intikamcı. Yargılama-margılama bunlar kaypakça laflardır. Hukukçu Rezzan Epözdemir de o gün TV yayınımızda maalesef dürüst davranmadı…
Birce Akalay bir örnekleme. Bunlar sadece Cumhurbaşkanımızın değil büyük devlet adamı Sayın Devlet Bahçeli’nin de tutuklanmasını istiyorlar. Devleti yöneten konumdaki tüm yetkililerimizin tutuklanmasını istiyorlar. Tüm MHP’lilere, ülkücü kardeşlerimize aynen Marksist savcı Nurettin Soyer’in 1980’lerde yaptığı zulmün yeniden uygulanmasını istiyorlar. Hem AK Partililer hem MHP’liler hem de Sayın Metin Feyzioğlu gibi devletine sahip çıkan gerçek Atatürkçüler zulüm görsün istiyorlar. Başbuğ Alpaslan Türkeş, sözde savcı Nurettin Soyer’in Kemalist görünümlü Marksist olduğunu o mahkeme sürecinde resmen belgeleriyle ispatlamıştı. 5 sene Başbuğ Türkeş’i hapiste tuttu Marksist Soyer. İşte Birce Akalay gibiler yine bu zulüm dönemi başlasın istiyorlar. MSP’ye, yani merhum Erbakan Hocamız ve arkadaşlarına uydurma dava açan da yine bu Marksist-Leninist Nurettin Soyer’di.”
Diğer
TELE1 3 gün karartılıyor

İktidarın sansür aygıtı RTÜK’ün TELE1′e hukuksuzca verdiği 3 günlük ekran karatma cezası Ankara Bölge İdari Mahkemesi’nin kararıyla 23-24-25 Şubat tarihlerinde uygulanacak.
İktidarın sansür aygıtı RTÜK bir karara imza atarak TELE1 ekranlarını “dil, din, ırk ayrımı gözeterek yayın yaptığı” gerekçesiyle 3 gün kararmasına karar vermiş, oy çokluğu ile alınan kararın gerekçesi olarak, TELE1’de Enver Aysever’in sunduğu ‘Ayrıntılar’ programına konuk olarak katılan TİP Milletvekili Sera Kadıgil’in “Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir” eleştirisi gösterilmişti.
RTÜK’ün kararı üzerine TELE1 yürütmenin durdurulmasını talep etmiş, mahkeme oy birliğiyle istemin kabulüne karar vermişti. RTÜK’ün mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararına itirazı üzerine, karar Ankara Bölge İdari Mahkemesi’ne gitti. Mahkemede 2’ye 1 oy çokluğuyla yürütmeyi durdurmanın iptaline karar verildi.
Böylece, RTÜK’ün 3 günlük ‘ekran karartma’ cezası 23-24-25 Şubat tarihlerinde uygulanacak. Esas hakkındaki dava ise devam ediyor. Davayı TELE1’in kazanması halinde uğranılan maddi ve manevi zararın nasıl giderileceği (tazmin edileceği) ise belirsizliğini koruyor.
MERDAN YANARDAĞ: BOYUN EĞMEYECEĞİZ
TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, mahkemenin kararının ardından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“1- TELE1 ekranı 23-24-25 Şubat tarihlerinde üç gün karartılacak. RTÜK, bir canlı yayında TİP’li Milletvekili Sera Kadıgil’in Diyanet’e ilişkin eleştirilerini ceza gerekçesi yaptı.. Mahkemeden yürütmeyi durdurma (YD) karırı almıştık, RTÜK itiraz etti, karar 2’ye 1 oyla kaldırıldı.
2- Boyun eğmeyeceğiz. TELE 1’in karartıldığı Türkiye, daha iyi, daha güzel ve daha demokratik olmayacak. Bütün demokrasi düşmanları, yandaşlar, dönekler, iktidarın eteğine tutunanlar, gericiler ve faşistler kına yakabilirler. Ama bu devran dönecek, hesap sorma günleri de gelecek.”
1- TELE1 ekranı 23-24-25 Şubat tarihlerinde üç gün karartılacak. RTÜK, bir canlı yayında TİP'li Milletvekili Sera Kadıgil'in Diyanet'e ilişkin eleştirilerini ceza gerekçesi yaptı.. Mahkemeden yürütmeyi durdurma (YD) karırı almıştık, RTÜK itiraz etti, karar 2'ye 1 oyla kaldırıldı.
— Merdan Yanardağ (@merdanyanardag) February 20, 2023
Diğer
Ünlü isimlerden Diyanet’in fetvasına tepki: Siz bizi çıldırtmak mı istiyorsunuz?

Diyanet’in “Depremzede çocuklar evlat edinebilir mi?” sorusuna verdiği “Evlatlıkla evlenme engeli doğmaz” yanıtı ünlü isimlerin tepkisini topladı.
Diyanet’in “Depremzede çocuklar evlat edinebilir mi?” sorusuna verdiği yanıt sosyal medyada tepki topladı. Verilen yanıtta, evlatlığın mirasçı olma hakkı bulunmadığı belirtilerek, “Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz” denildi. Bu cevabın yer aldığı sayfalar, olayın gündeme gelmesinin ardından silindi. Aralarında Eser Yenenler, Ceylan Ertem, Aslı İnandık ve Demet Evgar’ın da yer aldığı birçok isim Diyanet’in yanıtına tepki gösterdi.
“Siz bizi çıldırtmak mı istiyorsunuz!!”
“Yahu siz böyle şeyleri düşünüp, karara bağlayıp, açıklayacak vakti nereden, nasıl buluyorsunuz? Hiç mi işiniz yok?”
“Benim not aldıklarım da bunlar.”
“Konu nasıl buraya gelir yahu bu nasıl sorulabilir? Bu cevap nasıl bir zihinde türer? Kahretsin!”
“Midem bulandı bu mu derdiniz, aklınızdaki bu mu?”
“Şu soruyu soran, cevap veren, savunan kim varsa bir çıksın ortaya kendini göstersin… Kim bu sapkınlar bilelim. Bu fikrin arkasında duran kuruma göz mü yumulacak, susacak mıyız, inanç özgürlüğüdür mü diyeceğiz? Neresinden tutacağız bu rezilliği?”
“Diyanet işleri depremzede çocuklarımızla ilgili “evlenme engelinin olmadığı” açıklamasında bulundu. Ne yazsam hafif kalıyor. Yazıyorum siliyorum. Kanım donuk, beynim uyuştu, kalbim yanıyor…Bu cümlenin üstüne yatamayız. Bu vatanın çocuklarını koruyamazsak, ölsek de uyanamayız.”
“‘Depremzede çocuklarla evlenebilir’ diyen din simsarı sapıklar sizi ülkenin tüm meydanlarında toplayıp yüzlerinize tükürecek milyonlarca erdemli insan var… Korkun!”
“Diyanetin kapatılmasını, okullardaki din derslerinin kaldırılmasını söylüyoruz yıllardır. Söyledikçe ‘din düşmanı’ diyorlar, din bu mu, dînin görevi bu mu?”
“Biz sizi ayıplamaktan yorulduk ama!”
Diğer
RTÜK: Medyaya baskı yapmıyoruz ki…

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yayımladığı açıklamada, “Hiçbir siyasi partinin tehditlerine boyun eğmeyeceğimiz gibi RTÜK’ü hedef alan açıklamaların kanunla bize verilmiş görevleri yerine getirmemize engel olmasına müsaade etmeyeceğiz” ifadelerine yer verdi.
Yarınki toplantı öncesi yapılan açıklamada, bazı medya kuruluşlarına ‘yaptırım’ uygulanacağı mesajı da verildi. Açıklamada, “Yüzlerce yayıncı içinde bir elin parmak sayısını geçmeyen medya kuruluşlarına uygulanacak olası müeyyide kararları, asla ve asla medyaya baskı değildir” denildi. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, RTÜK’ün deprem yayınlarına müdahale girişiminde bulunacağını iddia etmişti.
RTÜK yarın deprem yayınlarıyla ilişkin gündemle toplanacak. Yayınlara bir ceza çıkıp çıkmayacağı merak edilirken RTÜK’ten açıklama yapıldı. “Üst Kurulun vazifesini yapması bazılarınca engellenmeye ve baskılanmaya çalışılmaktadır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, “hiç kimse RTÜK’ten görevini yapmamasını talep edemez, hatta daha da ileri giderek bağımsız RTÜK’ü tehdit etmeye yeltenemez” denildi.
“Bazı çevreler RTÜK’ün yasa dışı hareket etmesini beklemektedir”
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Radyo ve Televizyon Üst Kurulumuz haftalık olağan toplantısını yarın gerçekleştirecektir. Ancak, daha toplantı yapılmadan kabul edilmesi mümkün olmayan açıklamalar ve devamında planlı haberler dikkat çekmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, 6112 sayılı Yasayı uygulamakla görevli Üst Kurulun vazifesini yapması bazılarınca engellenmeye ve baskılanmaya çalışılmaktadır. Bazı çevreler, RTÜK izleme uzmanlarının yayıncılık ilkelerini ihlal ettiği düşünülen yayınlarla ilgili hazırladığı raporları görmezden gelmemizi istemektedir. Hülasa RTÜK’ün yasa dışı hareket etmesini beklemektedir.
“Hiçbir siyasi partinin tehditlerine boyun eğmeyeceğiz”
Ancak, görevi ne olursa olsun hiç kimse RTÜK’ten görevini yapmamasını talep edemez, hatta daha da ileri giderek bağımsız RTÜK’ü tehdit etmeye yeltenemez. Hiçbir siyasi partinin tehditlerine boyun eğmeyeceğimiz gibi RTÜK’ü hedef alan açıklamaların kanunla bize verilmiş görevleri yerine getirmemize engel olmasına müsaade etmeyeceğiz.
“Kimseden izin alacak değiliz”
Üst Kurulumuz deprem yayınları sırasında sürekli medya kuruluşlarımızı yanlış bilgi, dezenformasyon, milli birlik ve beraberliği zedeleyecek yayınlar konusunda iyi niyetli olarak uyardı. Ancak bu uyarıları hiçe sayan adeta toplumu kutuplaştırmayı hedef edinmiş medya kuruluşlarına kanun gereği yaptırımları uygularken de kimseden izin alacak değiliz.
“Bir elin parmak sayısını geçmeyen medya kuruluşlarına uygulanacak olası müeyyide kararları, asla ve asla medyaya baskı değildir”
Siyasi partileri anayasal bir kurum olan RTÜK’ü hukuka aykırı bir şekilde tehdit etmekten vazgeçmeye ve gerçek fonksiyonlarını yapmaya davet ediyoruz. Yüzlerce yayıncı içinde bir elin parmak sayısını geçmeyen medya kuruluşlarına uygulanacak olası müeyyide kararları, asla ve asla medyaya baskı değildir. Yaptıkları bilinçli hataların ve yanlışların farkında olan yayıncılar, hatalarını kabul ederek milletimizden özür dilemek yerine, birileriyle işbirliği içinde sözüm ona düşünce özgürlüğü kisvesi altında kafaları karıştırmayı hedeflemektedir.
“Duyarlı medyamız tek yürek olarak üzerine düşeni layıkıyla yerine getirmiştir”
Hangi demokratik ülkede yalan, iftira, karalama “haber ve ifade özgürlüğü” olarak kabul edilir.
Yanlışta ısrar eden, uyarıları dikkate almayan, yasaları hiçe sayan bir kaç medya kuruluşunun ülke barışına ve bütünlüğüne kasteden yayınları görmezden gelinemez. Ülkemizi derinden yaralayan deprem felaketi sonrasında Üst Kurulumuz ana gündemini medyamızın hep birlikte hareket ederek yaptığı ortak yardım kampanyasına odaklamıştır. Duyarlı medyamız tek yürek olarak üzerine düşeni layıkıyla yerine getirmiştir. Gün, kısır tartışmaların bırakılıp tıpkı dün akşam olduğu gibi birlik ve beraberlik günüdür.”
-
Gazete manşetleri8 ay önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri7 ay önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon11 ay önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri10 ay önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz8 ay önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri8 ay önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri10 ay önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Diğer6 ay önce
Ahmet Hakan: Sokak röportajı yasaklansın