Gazete manşetleri
1134 sanatçıdan müzik yasağına karşı ortak açıklama: Bu ülkenin tek sahibi değilsiniz

1134 müzisyen “Müzik Susturulamaz, Müzisyenler Susmaz” başlıklı ortak bir açıklama yayınladı.
Açıklamada, “Bu ülkenin tek sahibi değilsiniz. Bu ülkenin sahibi hepimiziz ve bu ‘hepimiz’in içinde sizin kadar biz de varız. Bizler, yaratmak istediğiniz gri dünyayı her zaman şarkılarımızla, türkülerimizle danslarımızla gökkuşağının tüm renklerine boyamaya devam edeceğiz” denildi.
91 yaşındaki sanatçı Rüçhan Çamay’ın ilk imzacılarından olduğu bildiriye; Aynur Doğan, Belkıs Akkale, Burhan Şeşen, Bülent Ortaçgil, Cahit Berkay, Ceylan Ertem, Edip Akbayram, Erkan Oğur, İlhan Şeşen, İlkay Akkaya, Hayko Cepkin, Melek Mosso, Jehan Barbur, Athena, Redd, Babazula, Mor ve Ötesi, Zülfü Livaneli’nin de olduğu pek çok sanatçı imza attı.
1134 müzisyenin yaptığı ortak açıklama şöyle:
“Mutluluğu ya da mutsuzluğu yasaklayabilir misiniz? Neşelenmeyi ya da hüzünlenmeyi? Acıyı? Sevinci? Yası, hasreti, öfkeyi, umudu, coşkuyu yasalarla, yasaklarla ya da valilik kararlarıyla yok edebilir, ortadan kaldırabilir misiniz? İşte bu yüzden müziği de sanatı da yasaklayamazsınız. Olsa olsa bir konseri, bir sanat yapıtını ya da etkinliğini yasaklarsınız ve böylece sanata, müziğe, şarkılara, türkülere, stranlara engel olduğunuzu zannedersiniz. Yanılırsınız. Tarih bu yanılgılarla dolu. Yanılanlar yok olup gitti; yasakladıklarını zannettikleri türküler bin yıldır dillerde. Müziğe saldırı tümden insanlığın ruhuna saldırıdır. İki yıldır pandemi tedbirleri gerekçe gösterilerek müzisyenlere yönelik yasaklar ve kısıtlamalar, sektörde faaliyet gösteren birçok müzisyeni derin bir yoksulluğa mahkûm etti. Sanatından başka geçim kaynağı olmayan, enstrümanlarını satmak zorunda kalan, müzikle sanatla hiç ilgisi olmayan işlerle hayatta kalmaya çalışan binlerce müzisyenin sorunları, çığlıkları yazık ki bu yasakları koyanların vicdanına ulaşamadı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi şimdi de peş peşe gelen konser yasaklarıyla İktidarın sanat ve sanatçılar üzerindeki baskıları son bir ayda yeni bir boyuta geçti.
Bu yasaklara gerekçe olarak “kamu güvenliği”, “toplumun ahlâkî değerleri” gibi ucu açık ifadeler kullanılıyor. Bu kararların ardında talimatı, altında imzası olanlara seslenmek istiyoruz: Bu uydurma gerekçelerin neyi perdelemek için kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Bir konser yasaklandığında, sadece müzisyenler değil, o müziğin tüm dinleyenler de cezalandırılıyor. Bu kadarla da kalmıyor, menajerleri, organizatörleri, ses ve ışık teknisyenlerini, doğrudan ya da dolaylı olarak sektörden beslenen herkesi, aileleriyle birlikte cezalandırmış, sofralarındaki ekmeği almış oluyorsunuz. Kendi yaşam anlayışınızı bütün topluma dayatmaya çalışıyorsunuz. İstiyorsunuz ki, koca bir toplum sizin istediğiniz gibi, siz istediğiniz sürece ve sizin izin verdiğiniz kadar yaşasın. Bunun için sanata, sanatçıya, emeğe, şarkılara saldırarak insan ruhuna topyekûn pranga vurmak istiyorsunuz.
Büyük yanılgı içindesiniz. Bu ülkenin tek sahibi değilsiniz. Bu ülkenin sahibi hepimiziz ve bu ‘hepimiz’in içinde sizin kadar biz de varız. Bizler, yaratmak istediğiniz gri dünyayı her zaman şarkılarımızla, türkülerimizle danslarımızla gökkuşağının tüm renklerine boyamaya devam edeceğiz. Dilediğimiz kıyafetle sahneye çıkıp; şarkılarımızı istediğimiz dilde, dilediğimiz gibi söyleyeceğiz.
Sanatçıların koruma altında olduğunu söyleyen yasalar günü gelecek gerçekten uygulanacak. Sanat hepimiz için. Müzik hepimiz için. Gözünüze, kalbinize, vicdanınıza indirilmiş perdeyi kaldırın. Şarkıların, dünü bugüne, bugünü yarına bağladığını; bizleri ayrıştırmadığını, aksine birleştirdiğini göreceksiniz.”
91 YAŞINDAKİ DİVA RÜÇHAN ÇAMAY İLK İMZACI OLDU
Sanatçılar tarafından hazırlanan videoda ise açıklama metnini; Rüçhan Çamay, Tolga Sağ, İlkay Akkaya, Edip Akbayram, Belkıs Akkale, Şükrü Erbaş, Kemal Sahir Gürel, Ayşe Tütüncü, Gökhan Şeşen, Mehtap Meral, Saki Çimen, Mercan Erzincan, İrşad Aydın, Deniz Arcak, Serdar Keskin, Melike Demirağ, Erdal Bayrakoğlu, Fuat Talay, Kemal Kahraman, Hüseyin Turan, Yasemin Göksu, Hayko Cepkin, Serap Yağız, Babazula, Ceylan Ertem, Cahit Berkay, Esra Öztürk, Burhan Şeşen, Metin Kahraman, Alper Bakıner” okudu.
Gazete manşetleri
Canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç açıkladı: 2 şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim

Serdar Ortaç TikTok’a küfür etme nedenini açıkladı. Sinir krizi geçirdiğini öne süren Ortaç, “TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah” dedi.
Sosyal medya platformu TikTok’un kendisine kısıtlama getirmesi üzerine açtığı canlı yayında küfür eden Serdar Ortaç, yeni bir yayın yaparak konuyla ilgili açıklama yaptı. Annesinin de video nedeniyle kendisine kızdığını belirten Ortaç, “Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim” dedi.
‘BENİM SUÇUM YAYIN YAPMAK’
Ortaç açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Sinir krizi geçirdim abi, oradaki ben değilim. İki şişe alkol, 10 tane ilaç içmiştim. TikTok’u ben nasıl kapatacağım abi? Onu devlet yapar inşallah. Bir hastalık, MS, içki. Benim suçum yayın yapmak ve yaparken de içki içmek. Benim eşekliğim.”
Serdar Ortaç söz konusu yayında “Türkiye’de TikTok’u yasaklatmazsam… Sen koskoca Selçuklu’dan Osmanlı’ya 3500 yıllık Türk milletini dize getireceğini mi zannediyorsun?” diye konuşmuştu.
Gazete manşetleri
Siyasete gireceğini söylemişti: Hakan Peker ilk hamlesini yaptı

Bir dönemin popüler şarkıcılarından Hakan Peker, siyasete gireceği yönündeki açıklamasının ardından ilk hamlesini yaptı. Safranbolu Belediye Başkanı olmak isteyen Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşerek destek istedi.
Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde Karabük’ün Safranbolu ilçesinden Belediye Başkanlığı’na adaylığını koyacağını açıklayan Hakan Peker, çalışmalara başladı. Peker, iş insanı Şefik Dizdar ile görüşme yaparak destek istedi.
Görüşme ile ilgili açıklamalarda bulunan Hakan Peker, şu ifadeleri kullandı:
“Safranbolu’da ev almıştım, çalışmalara başlıyorum onun için gelmiştim. Şefik Dizdar ile görüşerek istişarede bulunduk. Safranbolu’nun eksikleri, neler yapabilir, edilebilir ile ilgili bilgi alışverişinde bulunduk. Onun tecrübeleri ve burada yaşayışı ile bize çok şey kattı. Eğer Belediye Başkanı seçilirsek nasıl uygulayıp hayata geçirebiliriz diye fikir edindik.”
“DURAĞAN DEĞİL, DİNAMİK”
“Genç, dinamik, bol tanıtımlı, çok büyük aktivitelerin olabileceği, bütün turistlerin buraya gelebileceği bir Safranbolu hayal ediyoruz” diyen Peker, şöyle devam etti:
“Daha eğlenceli, durağan değil, dinamik olan, insanların merak ettiği, sanatsal, kültürel olarak daha çok öne çıkacak Safranbolu istiyoruz. UNESCO’nun tarihi miras kentinin hakkını verecek bir şekilde yönetilecek bir Safranbolu hayal ediyoruz.”
SİNEMACILARDAN DESTEK İSTEYECEK
Uluslararası Altın Safran Festivalinin daha çok ön plana çıkması gerektiğini ifade eden Peker, “O da birazcık sinemadan destek almakla olacak. Sinema sanatçılarından destek almakla olacak. Burada yapılacak aktiviteler, konserler ve ödül geceleriyle beraber bu festivalin çok çok öne çıkacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Gazete manşetleri
TV programında evinin yenilendiğini gören ev sahibi mahkemeye gitti

Kiracı olan diş hekimliği öğrencisi, bir TV programıyla görüşüp oturduğu evi baştan aşağı değiştirtti. Program TV’de yayınlanınca ev sahibi evdeki değişikliklerden haberdar oldu ve mahkemeye başvurdu.
Son dönemde ev sahipleri ile kiracılar arasındaki anlaşmazlıklar sık sık gündem olmaya devam ediyor. Ancak bu kez yaşanan ‘dava’ olayı daha önce çok rastlanır türden olmadı. Olayda, davaya konu olan ev, bir TV programında yayınlandı. Ev sahibi de o TV programını izleyince harekete geçti
Halk TV’de yer alan habere göre; tarafların ev sahibi ile kiracı olduğu dava dosyasının içeriği, son dönemde yaşanan anlaşmazlıklarda olduğu gibi fahiş kira artışları değil. Dava dosyasına göre, Rukiye Molla ile oğlu Tamer Molla, Beşiktaş Nüzhetiye Caddesi’nde bulunan evlerini baştan aşağı yeniledi. Kendileri oturakları için evi elden geçiren aile, bir süre sonra yurt dışına taşınmak durumunda kalınca, yenilenmiş bu dairenin kiraya verilmesi gündeme geldi.
Aile, dairelerini diş hekimliği fakültesi öğrencisi Ecem Özsarp’a kiraladı. Özsarp, bir süre sonra da kiracısı olduğu ev için bir TV kanalında yayımlanan programla temasa geçti. Oyuncu Evrim Akın’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Evrim Akın ile Ev Kuşu’ programına başvuran Özsarp, oturduğu evin yenilenmesini istedi.
Sunucu Evrim Akın’ın ziyaret ettiği eve bir süre sonra ustalar girdi ve ev baştan aşağı yenilendi. Evdeki bazı kapılar sökülürken yerine de duvar örüldü. Duvar tavanları ve kolonlarda değişiklik yapıldı. Ev sahipleri ise, evde yapılan değişikliklerin TV’de yayımlanması sonrası bunlardan haberdar oldu.
Ev sahibi aile adına, kiracıya karşı tazminat davası açıldı. Dava dilekçesinde, eve önemli ölçüde zarar verildiği öne sürüldü. Dava dilekçesine göre, eve verilen zararın 120 bin TL seviyesinde olduğu ileri sürüldü. Dilekçede, TV programının verdiği eşyaların da kiracı tarafından alındığı öne sürüldü. Dava dilekçesinde, kiracının dışında programın yayımlandığı TV kanalı ile ilgili programın yapımcısı şirketin de sorumlu tutulması talep edildi.
Kiracı adına yapılan savunmada ise, evin eskisine göre daha güzel hale geldiği öne sürülüp “Kiralanan ev olduğu gibi iade edildi. Bir zarar söz konusu değil. Davanın reddine karar verilsin” ifadeleri kullanıldı. Şimdi, mahkemenin, değişiklik yapılan evde keşif yaptıktan sonra bilirkişi raporu hazırlatması bekleniyor.
-
Gazete manşetleri1 sene önce
SBK listesi medyada bir gazetecinin daha biletini kesti !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
AKP Cehaleti: TRT, Çanakkale Zaferi ile Sarıkamış’ı karıştırdı
-
Televizyon1 sene önce
Can Ataklı: Normal bir ülke olsa Cevheri Güven’in anlattıklarıyla kıyamet kopardı !
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Aynur Doğan konser yasağına karşı sessizliğini bozdu
-
Analiz1 sene önce
Cüneyt Özdemir’in Pelikan itirafları ve gazeteciliği: Herkes yesin, bulaşmıyorum
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Latif Şimşek istifa etti: Kalleş saldırıyı kınamadılar
-
Gazete manşetleri1 sene önce
Bülent Keneş: Keşke Deniz Feneri’ni daha fazla araştırsaymışım
-
Gazete manşetleri1 sene önce
“Daha dün 3 liraydı”