Analiz

Tokatçı Muharrem Sarıkaya’nın hünerleri! Bir elinde bin marifet…

Yoldaşlar, Habertürk denilen ucube mi ucube yerin skandallarına bir süre değinmemek için kendime söz vermiştim.
Demiştim ki, ‘yahu o kadar yazdın yazdın, sağ olsunlar seni haklı çıkardılar, bırak bir sonraki skandala kadar ara ver’ dedim.

Ammaaaaa ne mümkün…
Şeytanın aklına düşmüş gibi, şu uzun mu uzun hayatımda duyduğum en absürt hikayeler beni buldu.
Sizinle paylaşmazsam vallahi olmazdı.

Muharrem Sarıkaya’nın tokat skandalından sonra, iki Ankara gazetecisi bana ulaştı.
Ve yıllardır herkesin bildiği, gazetecilerin kendi arasında konuştuğu ama kimsenin kamuoyuyla paylaşmadığı çok acayip Sarıkaya hikayeleri anlattılar.
Hikaye kelimesi az!
Medya fıkrası desem yeri.
Kah güldüm kah üzüldüm, ne hissedeceğimi şaşırdım.
Neyse lafı daha fazla uzatmayayım da kısa cümleler halinde, Muharrem Sarıkaya’nın Ankara fıkralarını anlatayım, tabii ki meslektaşların ağzından:

⁃ Abdullah Gül ile asansörde “Merhaba nasılsınız? İyiyim siz nasılsınız?“ dışında tek cümle konuşmadığı halde özel haber diye köşe uydurmuş. Gül, Sarıkaya’yı herkesin önünde rezil etmiş.
⁃ Uluslararası bir uçuşta görevliyle tartışırken “Do you know who I am? (Sen benim kim olduğumu biliyor musun?) demesi üzerine görevli “Hemen ambulans gönderin, adam hafızasını yitirdi “ demiş.

⁃ Yıllarca Neşet Ertaş’a bağlama çalmayı kendisinin öğrettiğini iddia etmiş.

⁃ Ancak Güney Afrika’da Yüksel Uzel’in evinde tüm foyaları ortaya dökülmüş. Yüksel Hanım arka odadan bağlama getirince, Sarıkaya ‘bu bağlamanın ayarı bozuk’ diyip, bu yalan atağını da savuşturmayı başarmış. En azından öyle zannetmiş 🙂

⁃ Güneydoğu’da kafasına kurşun girdiğini ve kurşunun yıllardır kafasında durduğunu pek çok kişiye anlatırmış.

⁃ Mustafa Erdoğan’ın Anadolu Ateşi fikrinin kendisine ait olduğunu ve ismi kendisinin önerdiğini öne sürermiş.

⁃ Yıllardır iyi derecede Fransızca ve Rusça bildiğini iddia edip tam konuşması gerekirken yorulduğu için asla konuşmazmış.

⁃ Buz tutmuş gölde beyzbol sopasıyla balık avladığını anlatırmış.

⁃ Tansu Çiller’in bozulan helikopterini “çekilin, ben pilotum” diyerek uçurmaya çalıştığını yıllardır herkese söylermiş.

⁃ En güzel hikayelerden biriyse, Yasemin Dalkılıç’a 150 metre tüpsüz dalış yaptığını söylemesi 🙂

Yani anlaşılan o ki tüm Ankara gazetecileri yaşadıklarını yazsa roman olur…

Cinnah Caddesi’ne (Hürriyet’in eski Ankara bürosunun olduğu yer) uçakla indiğini anlattığını da aktaran varmış.

Fakat kendi favorimi en sona sakladım:

Bir fotomuhabir motosiklet almış. Sarıkaya “Ben çok iyi motorcuyum” diyerek ısrar edip emekçinin motoruna binmiş ve motoru duvara çarpmış. Motosiklet sıfırmış!

Artık ben diyeyim Vecihi…
Siz diyin atma Ziya…
Bir başkası desin tutmayın küçük enişteyi…
Yeşilçam’ın ne kadar karakteri varsa adeta Sarıkaya’da vücut bulmuş!

Bu hikayelerden sonra eminim ki siz de o tokat vakasının ardından Sarıkaya’nın Fatma Şahin karşısında dakikalarca yaptığı anlamsız hareketlerin nedenini anlamışsınızdır.

Tabii buradaki soru, yıllardır mitomanik hikayelerin parçası olduğu herkesçe bilinen Muharrem Sarıkaya Ciner Medya Grubu’nda nasıl yıllardır kalabildi?

Sarıkaya’ya kim neden kol kanat gerdi?

Sorunun cevabını Ankara gazetecileri biliyor aslında.

Yukarıda yazdığım ve aklından zoru olduğunu düşündüren hikayelerin parçası olan birinin yıllardır Ankara Temsilciliği görevi yapabilmesi, medyadaki şizofrenik ilişkilerin varlığını da teyit ediyor.

Bir diğer iddiayı da hatırlatalım bu aşamada…
Habertürk Ankara temsilcisi Bülent Aydemir’in kızağa çekilmesinde Muharrem Sarıkaya’nın payı olduğu iddiası var.

Aydemir ortalardan kaybolduktan sonra sazı tam olarak eline alan Sarıkaya’nın gece gündüz; deyim yerindeyse sürekli ekranda olması canlı yayındaki malum skandalını körüklemiş iddialara göre…

Yazı: Keskin Kalem, Medyaradar

https://www.medyaradar.com/cnn-turkte-cakma-odul-skandali-makale-2069520

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Öne Çıkanlar

Exit mobile version