Hınk demiş kayınpederinin burnundan düşmüş!

Tayyip Erdoğan’ın iki damadı var, ikisi de birbirinden kibirli ve saygısız.

Daha ötesi ifadeler de kullanılabilir ama kötü sıfatları sayıp mide bulandırmaya gerek yok.
Berat Albayrak’ı biliyorsunuz, AKP seçim kazansın diye Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını sıfırlayan bakan olarak tarihe geçti.

17 Aralık’taki sıfırlama hadisesi de kariyerinin en sefil basamaklarından biri.
Erdoğan’ın diğer damadı Selçuk Bayraktar ise ürettiği Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) gündeme geliyor.

Yandaş medyada olduğu gibi, babası Özdemir Bayraktar’ın ulusalcı kesime yakınlığı nedeniyle ulusalcı medyada da imtiyazlı bir konuma sahip.

Hem kayınpederinden aldığı güç hem de medyadaki imtiyazı nedeniyle, artık saygısızlık ve hatta terbiyesizlik olarak kendini gösteren aşırı bir kibri ve özgüveni var.

Bayraktar’ın kibri ve terbiyesizliği, gazeteci yazar Çiğdem Toker‘i sosyal medyada hedef gösteren sözleriyle kendisini ele verdi.
Bayraktar, Toker için “Gazeteci müsveddesi” ifadesini kullandı.

Mütevelli Heyeti Başkanlığı‘nı yaptığı T3 Vakfı, gazeteci Çiğdem Toker‘in “İBB’den Vakıflara Hizmet Raporu” başlıklı köşe yazısı nedeniyle dava açtı.

Mahkeme Toker’e 30 bin lira tazminat cezası verdi.
Bayraktar, Twitter’da gazeteci Çiğdem Toker‘i hedef göstererek, “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar… Bu, 2019 yerel seçim döneminde vakfımız aleyhine başlatılan kirli kampanyayı ve İBB’den para aldığı yalanını ilk yayan gazeteci müsveddesi. Gazetecilik; yalancılık sahtekarlık yüzsüzlük arsızlık da değildir” dedi.
Hınk demiş aynen kayınpederinin burnundan düşmüş.

Yandaş yargıyı da arkasına almasının rahatlığıyla ahkam kesiyor damat bey.

Kayınpederine özenmiş, kimin gerçek gazeteci kimin de müsvedde olduğunu karar verme hakkını kendinde görüyor.
Kibir, terbiyesizlik ve saygısızlık paçalarından akıyor.

Erdoğan damat seçerken ince elemiş sık dokumuş, tıpkı kendisine benzeyen iki kibir abidesini tercih etmiş.
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.